Seydişehir Haber | seydisehirhaber.com

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

1972 senesinde 'futbol'un adını dahi duymadığım bir köyden ayrılıp 500 kilometre uzakta bir okula, devlet parasız yatılı öğrenci oldum. O yıllarda evlerde radyolar vardı. Olmadığı evler de vardı. Bizim bir radyomuz vardı. Radyolardan, adamın biri avazı çıktığı kadar bağırır, "Ahmet aldı Mehmet'e verdi, Mehmet, Cemil'e gönderdi, Cemil Alparslan'a uzatacaktı ki araya Şevki girip topu kaptı. Ziya'nın ayağına basan Gökmen hakem tarafından ikaz edildi ve bir faul düdüğü çaldı. Vuruşu Cemil kullandı ve gool ve gooolll ve goooollllll!"

 

"Bu adam deli midir nedir, niye bağırır durur?" diye kızar, radyonun düğmesini bir başka dalgaya çevirir, yurttan sesler korosunun türkülerini dinlemeye koyulurdum.

 

"Gol nedir, 'favul' (faul) neye denir, 'penaltı' ne ola ki?" diye merak bile etmezdim. Zira bana hitap eden bir konu değildi.

 

Ortaokulda, arkadaşlar arasında Galatasaray, Fenerbahçe, BJK gibi ifadelerin hâkim olduğu sohbetler, tartışmalar olurdu. Benim gibi köyden gidenlerin yanında, şehirde doğup büyüyen arkadaşlarım da vardı. Onlar bu işleri biliyorlardı demek ki.

 

Bir gün bir arkadaşım "Tayyar sen hangi takımı tutuyorsun?" diye sormasıyla 'kem küm, hık mık' derken ağzımdan 'Galatasaraylıyım ben' diye bir söz çıkıverdi.

 

Zira 1970-1973 yılları arasında, yazımın başında bahsettiğim radyodaki 'geveze adam' sürekli olarak "Galatasaray 3-0 yendi, Galatasaray 2-1 yendi, Galatasaray galip geldi" gibi cümlelerle bitiriyordu sözlerini. İşte kulaklarımda yankılanan o cümlelerden dolayı, "Ben Galatasaraylıyım" deyivermiştim. Demek ki "galip gelme'nin ne anlama geldiğini de öğrenmişim o aralar.

 

Meğerse radyodaki o 'geveze adam' devamlı surette Galatasaray'ın ‘galip geldiği’ni söylediği yıllarda Galatasaray üç yıl üst üste şampiyon olmuş. Bunu daha sonraki yıllarda öğrenecektim.

Ben de öylece 'Galatasaraylı' oluvermiştim.Sonraki yıllarda, Galatasaray'ın ne kadar futbolcusu varsa, onların resimlerini toplayıp deftere yapıştırır, defterdeki boş yerlere de yendiği takımların isimlerini ve maçların tarih ve skorlarını yazardım. Küçük Mehmet, Büyük Mehmet, Gökmen, Yasin Kardeşler, Şevkiler v.s.

 

Bir köy çocuğu niçin gider de İstanbul'da top oynayan, kendisi 'filiz akçe'ye bile muhtaçken maç bileti alır, paraya para demeyen bir futbol takımını tutar ve arkadaşlarıyla tartışır, kavga eder, yenildiğinde üzülür, yendiğinde sevinir ki?Herhalde bu gibi işlere deniyor 'kapitalizm' 'emperyalizm' ve daha birçok 'izm' takılı ifadeler.

 

Bu nasıl bir konudur ki milyonlarca insan, sağlığını hiçe sayar, beslenmesini yok sayar ama biriktirdiği harçlığını maç biletine verir ve hiç tanımadığı, maddi ve manevi bir menfaat görmediği insanların isimlerini bağıra çağıra, onun bunun namusuna küfre de küfre de o maçı seyreder?

 

Bu nasıl bir olay ki normal zamanda yüz yüze, biri diğerine küfretse cinayetle sonuçlanabilecek bir konuda sahadaki hakemlerin en mahrem yerlerine yakınlarına açık açık küfür edilir de hiç bir şey yokmuş gibi davranılır ve yaşamaya devam edilir?

 

"Penaltıydı, değildi, ofsayt vardı, ofsayt yoktu, taca çıktı auta gitti, gitmedi" tartışmaları arasında, televizyonların da icat edilmesiyle aklıma bir sistem gelirdi 1970'li yıllarda.

 

"Yahu bu kadar tartışma yapılıyor. Hâlbuki bu tartışmaları bitirmek için kolay bir çözüm yolu var. Her köşeye birer kamera birer de televizyon yerleştirilse, hakem tereddüt ettiği durumlarda gider filmi geriye sardırır tekrar oynatır ve kararını ona göre verir." derdim. Demek ki ben o tarihlerde VAR'dan bahsediyormuşum da haberim yokmuş.  Çok akıllı bir çocukmuşum ben demek ki. :)

 

Sonra 2020'lere geldik ve VAR icat edildi. Edildi edilmesine amma tartışmalar, kavgalar yine bitmedi.

 

Teknolojinin bütün imkânları da kullanılsa bu tartışmalar bitmez. Değil mi ki sporda, siyasette ve yaşamın bütün alanlarında 'ahlak', 'dürüstlük', 'vicdan', 'merhamet' gibi değerler yok edildi, işte bu nedenle bu tartışmalar asla bitmez.

 

Birinin 'ak' dediğine öbürü 'kara' diyor. Kimsenin doğru olan tarafta yer aldığı yok.

 

Mesela hakemin kararı doğru olsa ama bu karardan takımı zarar görecek olsa bile konu takımı lehine ve kendi menfaati doğrultusunda değerlendirmek zorunda kalınıyor. Buna futbolcu mahkûm, hakem mahkûm, yönetici mahkûm, çalıştırıcı mahkûm... Neye mahkûm? Elbette patronuna mahkûm... 'Ekmeğinden olacağını' düşünen birisi, parayı düşünen birisi doğrunun yanında mı yer alır yoksa patronunun yanında mı?

 

Olan budur. İyi de taraftar kime mahkûm? O niye "mahkûm" gibi davranıyor, anlaşılır gibi değil.  Bırakmış kendi ilinin takımını, İstanbul takımlarının borusunu çalıyor. Derdimiz ne kardeşim?

 

Her ay hesabımıza harçlık mı yatıran var? Bırakalım parayı "Her şey para değil." diyecek ne gibi bir gerekçemiz, manevi değerimiz var? O takımları bizim amcaoğlumuz mu kurdu da onun düdüğünü öttürüyoruz?

 

Bakıyorum baba ayrı takımın, evlat ayrı takımın peşinde. Maç anında o, ona küfür ediyor diğeri diğerine... Bu nasıl bir organizasyon bu nasıl bir üst akıl, bu nasıl bir sistem ki babayı oğula düşman ediyor?

 

Böyle devam ederse eğer; yalanı, iftirayı, vicdansızlığı, merhamet yoksunluğunu, kısaca insana ait değerlerimizi tamamen kaybedecek, 'kuru odun kıvamında bir tür' olarak yaşamımıza devam etmek durumunda kalacağız. 

 

Durum; siyasette de böyle, sporda da böyle hatta yaşamın diğer bütün alanlarında da maalesef böyle..."Atlar tepişiyor çimenler eziliyor."

 

Kendi takımına yapılan haksızlıkta dünyayı rakiplerinin başına yıkanlar, rakiplerine bir haksızlık olunca "gördün mü geçen hafta da bize yapılmıştı, oh olmuş!" diyorlar. Burada insanlık var mı ahlâk var mı dürüstlük var mı vicdan var mı?

 

Böyle toplum düzeni sağlanır mı? Bu şekilde geleceğin yöneticileri olacak olan evlatlarımıza doğru örnek olunabilir mi? Üretim artar mı icat eden bir toplum meydana gelir mi?

 

Ben yaklaşık 20 senedir 'çocuklarıma yansımasın, onlar da hastalanmasınlar’ diye gençliğimin 'hastalıklı taraftarlığını' bırakmış, maçları göz ucuyla izler duruma gelmiş bulunmaktayım.

 

Son olarak da "Konyaspor'un golünü göstere göstere iptal edenler rahat uyku uyuyabildilerse eğer, milletimize de geçmiş olsun, geleceğimize de geçmiş olsun, geçmişimize de özürler olsun." diyorum.

 

Her alanda hak yiyenlere de yazıklar olsun.

 

NOT: Yazım bittiğinde Galatasaray-Adana Demirspor maçının,  Adana Demirspor takımının sahadan çekilmesiyle yarıda kaldığını öğrendim. Spor, yöneticilerin tutum ve davranışları sebebiyle, devletimizin beka meselesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Allah yardımcımız olsun.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner226

banner225