banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

“Doğduğu güne, öleceği güne ve diri olarak kabirden kaldırılacağı güne selam olsun!” Hz. Yahya için kullanılan bu ilahi ifadeler 21. yüzyılın adanan adamı Yahya Sinvar için taze bir ahide dönüşüyordu sanki. Doğduğu coğrafya ve mekân, geçirmiş olduğu süreçlerle adeta yukarıda ki ayetleri yaşayan bir öncüydü Sinvar. Doğumu, yaşamı, şehadeti ile öncü ve rol model bir ricaldi o.

1962 yılında bir mülteci kampında mücadele, mahrumiyet ve mağduriyet içinde doğmuş, bütün eğitimini açık hava hapishanesine dönüştürülen tutsak yurdunda tamamlamış, dil ve kültür alanında öne çıkmıştı. Elbettesadece dil ve kültürü değildi alamet farikası; birde ondan ayrılmayan vasıfları vardı. Teşkilatçı kişiliği, askeri cesareti, tavizsizliği, disiplini, gayreti ve ihanete pirim vermeyen gözü pekliği.

 

Daha henüz lise yıllarında İslami çalışmaların içinde aktif rol almış bundan dolayı henüz yirmili yaşlarda siyonist rejimin hedefi olmuş ve hayatının baharında işgal zindanlarında bulmuştu kendini. Neredeyse bir gencin ömrü olan tam yirmi iki yılını işgal zindanlarında geçirmiş ve kendisini ilim, tarih, düşman stratejisi ve dil öğrenimi (İbranice) olmak üzere birçok alanda geliştirmiş çok fonksiyonlu karizmatik bir liderdi.

 

Esir takası ile 2011 yılında serbest kalan Sinvar içeride cezaevinde ki teorik olarak geliştirdiği tüm stratejik dehasını sahaya aktarmaya başlamıştı. Uzun süre Hamas’ın Gazze sorumluluğunu yapmış ve israil’in birçok suikast girişimini atlatmıştı. Bundan dolayı düşman onu tanımlamak için “yürüyen ölü” diye vasıflandırmıştı ancak onlara inat aslında o inançlı yüreklerin nazarında yürüyen şehid ve şahitti. İşgalci ve gasıp israil’in2021 yılının Gazze saldırılarında öldürüldüğü iddia edilince bir evin enkazının önünde tıpkı şeyhinin (Şeyh Yasin) cezaevinde işgalcilere vermiş olduğu fotoğraf gibi bir poz vermiş, bir koltuğa oturup bacak bacak üstüne atarak işgalciyle istihza etmiş ve meydan okumuştu.

 

 Son Anları ve Şehadeti

 

Dava arkadaşı, sırdaşı, can yoldaşı İsmail Heniyye kendisinden iki buçuk ay önce hain bir suikastla şehid olunca liderlik kendisine tevdi edilmişti. Zaten sahada ter akıtan, toz yutan lider ve önderlerden biriydi. Öncülüğünü yaptığı Aksa Tufanı israil’in yenilmezlik efsanelerini yıkıp geçmişti. İsral’in ve arkasındaki tüm haçlı ittifakının öfkesini üzerine çekmişti Sinvar. Bir yıldır Gazze’de taş üstüne taş, gövde üstünde baş bırakmayan, yakan, yıkan talan eden işgalciler tek bir Hamas yetkilisine dahi ulaşamamıştı. Gölge şehid, yürüyen şahid olan Yahya Sinvar’a ulaşamayan düşman onun savaştan kaçtığını, tünellerde saklandığını, rehinleri kendisine kalkan edindiğini iddia ederek ona ulaşamadıklarını öne sürüyordu. Ama hakikati düşman elinden çıkan görüntüler ayan beyan ortaya serecekti. Meğer Yahya Sinvar kendi dava arkadaşları ile bir yıldır tünelde değil, yerin üstünde, onların saklandıkları inlere ve merkezlere yakın yerlerde onlara zayiatlar verdiriyormuş.

İhlas ve kahramanlık timsali Yahya Sinvar üç arkadaşıyla Siyonistlerle çatışmış yaralanan Sinvar bir binaya sığınırken yaralı haliyle bile koluna kan kaybetmemesi için telden bir turnike yaptırmış, binanın girişine kendi imkanları ile bombalı tuzak kurarak işgalci askerlerin ağır yaralanmalarına sebep olmuştu. Bu kahramanlığı gören düşman onun arkasından takip etmeye cesaret edemeyerek binayı tanksavarlarla vurmuş ancak cesaretini inancından alan bu yiğidi hala öldürememişti.

Binaya girmekten korkan ölüm ve hayat tutkunu sapkın güruh binanın içine dron göndermiş ve tarihe altın harflerle yazılacak bir hikâyenin anlatılmasına vesile olacak bir olayın gafil bir icracısı olmuştu. Belki de Allah kendi yolunda mülteci olmuş, esir düşmüş, ihlasla cihad etmiş bir kahramanı düşmanı eliyle efsaneleştirmek istiyordu.

Son nefesine kadar kefiyesini yüzünden çıkarmayan, kendini düşmana yem etmeyen bu kahraman adam yine koltukta tek kullanabildiği sol eliyle dünyaya son mesajını veriyordu. 2021 yılında koltukta bacak bacak üstüne atıp İsrail’in sahte kabadayılığıyla alay eden kahraman son nefesinde de yine aynı şacaatle bir bacağı ve bir elini kullanamasa da oturduğu koltukta sol elinde ki sopayı israil’in putlaştırdığı teknolojik ilahına sallamıştı. Bir mesajdı bu dosta ve düşmana verilen bir derin mesaj.

 

Dosta mesaj; dik durun, zillete düşmeyin, arkanıza bakmayın siz sizden ve yapabileceklerinizden sorumlusunuz. Beklenti ile, keder ile, umutsuzluk ile kendinizi heder etmeyin. Beklenen siz, umut edilen siz, iki dünyalı olan sizsiniz. Kaybedecek bir şeyi olmayan, ölümü yeni bir hayatın köprüsü bilen sizsiniz. O halde inancınıza yaraşır davranın. Gücünüzün farkına varın. Reel politik, pragmatist ve hesabi davranmayın. Hasbi olun dünya ile irtibatınız ilkeli ve ahlaki değerlere dayansın.

 

Düşmana mesaj; kıyametim olan ölümüm gelse de son mermimi size atmadan, son sopayı size fırlatmadan, son nefesimi vermeden size teslimi silah çekmeyeceğim. Diriyken sadece secdede eğilen bu başımı mermilere sığınak yaparım da zilletle önünüzde eğip bükmem.

Ben, Huneyn’de Muhammed b. Abdullah’ım diyerek tek başına binlerin üssüne dalan Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) askeriyim, ben, eli kolu kesildiği halde kılıcını bırakmayan Cafer b. Ebi Talibin yareniyim. Ben, Beni Kureyza’dayahudinin kalemini kıran Sad b. Muaz’ın öfkesiyim. Size öfke ile büyüyen bir nesil bırakıyorum. Aksa tufanını Kudüs’ün fethiyle nihayete erdirecek bir gazap ve azap ordusunu arkamda bırakarak şehid olan kardeşlerime sarılmaya gidiyorum.

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.