banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Aslında bu yazı bir geç kalınmış bir seçim değerlendirme yazısı değil, seçmenlere yapılan hakaretlere dikkat seçme yazısıdır.

Geçtiğimiz mayıs ayında iki seçimi birden yaşadık. Ülkemizde seçme ve seçilme hakkına sahip olan yaklaşık 64 milyon kişiden yine yaklaşık 55 milyon kişi bu seçimlerde hem TBMM’nde beş yıl boyunca görev yapacak milletvekillerini hem de yine ülkemizi beş yıl süreyle yönetecek olan ve yürütmenin başı olacak cumhurbaşkanını seçti.

Mayıs 2023 seçimlerinde yaklaşık olarak yüz kişide 87 kişi oy haklarını kullandılar. Bu oran dünyadaki bütün seçimlere katılma oranlarının üzerinde bir orandır.

Dünyada çeşitli ülkelerde son yapılan parlamento seçimleri dikkate alındığında seçime katılma oranları; Türkiye yüzde 86,2, ABD yüzde 62,8, Almanya yüzde 76,6, Birleşik Krallık yüzde 67,3, Avustralya yüzde 89,8, Brezilya yüzde 79,4, Fransa yüzde 46,2, Güney Kore yüzde 66,1, İspanya yüzde 66,2 ve İtalya yüzde 63,7...  Demokrasinin beşiği sayılan ülkelerde bile ülkemizdeki oranların altında kaldığı görülüyor...

Bu kısa bilgiden sonra konu başlığımıza uygun olan asıl meselemize geri dönelim.

Seçmenlerimiz, beş yıl önce seçtiği insanları takibe aldı, denetledi,  yaptıklarını not etti ve yeniden değerlendirerek sandığa gitti ve tercihini yaptı.

Aslında yıllar içinde yaptığı tercihleri dikkate aldığımızda seçmenin bir arayış içinde olduğunu da anlayabiliriz. Bu arayışın olduğu kanaatine nasıl vardığımı burada irdeleyecek değilim ama merak edenler son yirmi yılda partilere göre oy kullanım grafiğine bakarlarsa ne demek istediğimi anlayabilirler. Demek ki 20 küsur senedir tercih ettiği partilere verilen oy oranlarında iniş çıkışlar olsa da neticede bir değişikliğe gitmemesinin nedenini de iktidara gelemeyen partilerin sorgulamaları ve kendilerine bir özeleştiri yapmaları gerekir.

Son üç yıl, ‘muhalefette kimin cumhurbaşkanı olması gerektiği’  hususu beyinlerimizi adeta hallaç pamuğu gibi attı. 6’dan fazla parti ve lideri üç yıl boyunca toplandılar kalktılar, toplandılar kalktılar, kalktılar toplandılar, terk ettiler tekrar toplandılar. Neler konuştular neler. Bu olaylar hep milletin gözleri önünde cereyan etti.

Şehirlisi de köylüsü de yaylalısı da ‘Anadolu İrfan’ mektebinin mezunları olarak ve ellerinde son model cep telefonları, internet cihazları, evlerinde bin kanallı televizyonlar olmak üzere, olayları izlediler, akıl süzgeçlerinden süzdüler ve nihayetinde oy tercihlerini sandığa yansıttılar.

Netice de iktidar, hükümeti kurar kurmaz genelde her seçim sonrasında olduğu gibi ardı ardına zamlara başvurdu. Gerçekten de millet adeta bunaldı. Ancak millet tercihlerini yaparken bunun böyle olacağını zaten biliyordu.

Uzunca süren bir pandemi döneminden sonra, ardı ardına gelen sel ve diğer doğal afetlerden sonra,  bütün bunların ardından İzmir depremi, Malatya ve Elazığ depremleri, hepsinin üzerine çıkan ve dünya tarihinin en büyük afetlerinden olan 11 ilimizi yerle bir eden Kahramanmaraş depreminin ardından ekonomide her şeyin güllük gülistanlık olamayacağını bilerek oyunu kullandı seçmen.

İşte bundan sonradır ki bütün bu felaketlere rağmen, mevcut iktidarı yeniden iktidara getiren seçmene seçim sonrasında hakaretler, küfürler, aşağılamalar yapılmaya başlandı.

“Beter olun”, “koyunlar”, “cahiller”, “siz buna layıksınız”, “üzülürsem namerdim”, “mutlu musunuz?” vesair ifadelerle aslında gelecek seçimlerin de iktidar adına, temelini sağlama alan sözlerle mukabele etti muhalefet cenahı.Tıpkı, her seçim sonrasında olduğu gibi.

Gerçekte her seçim sonrasında yapılan bu hakaretler mevcut iktidarı hala iktidar etmeye devam ettiren en önemli etkendir. Muhalefet bu tavırları sebebiyle, kaybetme psikolojilerini biraz düzeltir gibi olsalar da kendilerine oy verme potansiyeli olacak insanları da üzmekte, küstürmekte ve kaybetmelerine kendi dilleriyle ve elleriyle zemin hazırlamaktadırlar.

Seçmen, sadece ekonomik kaygılarla gitmez sandığa. Türk Milleti bunu on yıllar boyunca ispatlamış ve ekonomik kaygılarından daha önemli kaygıları göz önünde bulundurarak oyunu kullanmıştır hep.

Biri kalkar, “hesap soracağız, hepinizi yaşadığınıza pişman edeceğiz” derse,

Diğeri “İHA SİHA’da neymiş, bunları yapanları rahatsız edeceğiz, bir daha İHA, SİHA, TCG lafı duymayacaksınız” derse.

Birisi kalkar, “Hızlı tiren projelerini durduracağız” derse,

Diğeri “havaalanının faaliyetlerine son vereceğiz” derse.

Diğeri kalkar Kavala’yı, Demirtaş’ı salıvereceğiz, KHK’ları yeniden ele alacağız  diyerek, terörden mahkum edilen bütün mahkumların salıverileceğine yönelik beyanlarda bulunur ise,

Nükleer enerji, HES ve diğer enerji kaynaklarımız hakkında olumsuz beyanat verirlerse, TOGG gibi, Kızılelma gibi, Milli savunma sanayimiz, doğalgaz projeleri, petrol keşifleri hakkında milletin gözünün içine baka baka olumsuzlukları dillendirirlerse, millet cebi boş olsa bile, midesi guruldasa bile size oy vermez ve vermedi de zaten.

“Beka Meselesi” diyenlerle dalga geçmeniz size seçimi tekrar kaybettirmiştir. Seçmeni suçlayacağınıza gidin kendi yanlış politika uygulayan liderlerinize hesap sorun daha iyi netice alırsınız. Yoksa o “cahil” dedğiniz milletin seçtikleri tarafından yönetilmeye devam edersiniz.

Hani şimdi “Beter olun, mutlu musunuz?” diye soruyorsunuz ya, eğer sandıktan tersi birseçim sonucu çıkmış olsaydı, şu anda “mutlu musunuz, beter olun!” sözlerine muhatap olan sizler olacaktınız. Zira o mutsuzluklar ekonomik mutsuzluklar değil, daha derin, daha önemli mevzulardan kaynaklı olacaktı.

İşte bu kaygılarla yaptı millet tercihlerini. O “cahil”, o “fakir”, o “dünyadan habersiz” dediğiniz kitle sizin de memleketin de geleceğini kurtardığını düşünüyor ve çok mutlular.

Bunun böyle olduğunu, suçladığınız seçmene değil “bu kafayla seçimleri iyi ki kazanamamışız” diyen 6’lı masa üyelerine sormak daha isabetli cevaplar almanızı sağlayacaktır.

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.