İnsanoğlu yaratılış itibariyle zayıf yaratılmış ise de bu zayıflık nereye kadar olmalıdır. Ya da bu zayıflık bizi nereye götürür bilen var mı?
Zayıflık mecazi anlam mı mı yoksa fiziki anlam da mı var. Elbetteki her iki anlamda da zayıflık vardır. Buna da sıkça şahit oluyoruz. Zayıflığın ölçüsü de olmalıdır. Öyle zayıfız diye eğilip bükülmemeli sözünün sahibi olmalı dik durmalı ve yerel ağız ile babayiğit olunmalıdır.
İşte burada bu noktada maalesef çok sıkıntılar mevcut güncel yaşamımızda ve yaşantımızda söz nedir ne gerektirir hatır gönül var mıdır. Vefa duygusu ne anlama gelir bunun kadri kıymeti var mı bundan haberimiz var mı varsa ne kadar var. İşte sorunda tam burada. İnsanoğlu olarak bu noktadalar da gerçekten çok zayıfız Belkide canlılar içerisinde yapılan iyilik ve yardımı en çabuk unutan insanoğludur. Bu zayıflığın en bariz göstergesidir.
Hatta iyilik ve yardımı bir yana bırakın verdiği sözün resmi tescilli olan imzasını, imzasının resmi senedi olan tasdikini, anasının babasının hatırını, bir çırpıdan işi bitti diye kenara atacak kadar zayıf olunabiliniyor. Zavallı olunabiliyor. Düşüncede yoksun olunabiliyor. Buna ne yazık ki şahit oluyoruz.
Şimdi bu hareketin tarifi nasıl olur bunu kendisine uygun gören zatlara ne demek gerekir. Bu zayıflığın çaresi ne olmalıdır. İnsanoğlu beşer şaşar gibi hafifletici teze mi sarılmalı mı yoksa zayıflığın danış kası mı denilmelidir.
Bence sözünün arkasında durmamak attığın imzada ki kişiliğini ayaklar altına almak insanın kendisi ile yaratılış gayesi ile bil cümle kısaca adamlığı ile ciddi çelişmektedir. Öyle çelişmekte ve sakınca taşımaktadır ki bu tarz davranışlar toplumda ki güven duygusunu, iktisadi ve sosyal yaşamımızı en derinden tehdit eder. Kime nasıl güvenerek gelecek kuracak ve iş çıkaracaksın her işe her davranışa şüpheli tereddütlü bir yaklaşım sergilenerek toplumdaki güven tamamen yok olmasına neden olacak bu tarz yaklaşımlar. Sonuçta huzursuz mutsuz güven duygusunda yoksun bireyler ancak birbirlerine zarar verecektir. Bu da cibiliyetsizliğin göstergesi olur. Bu na en uyun da bir üstadın dediği gibi çukur var çukur var 1 metrelik çukur var 100 metrelik çukur var işte bunlar en derin çukurunun temsilcileridir.
Birde bunların pişkinliği var ya; İnsanı deli edercesine, bu pişkinlikler gayet normal bir davranışmış gibi, hiç bir şey olmamışcasına normal duruşu yapmaya çalışmaları, kendilerince salağa yatmaları, başka bir anlamda zayıflıklarını neredeyse notere tescili gibidir. Bari yaptığınızın arkasında durma basiretini gösterin, gösterin ki en azından kırık olan adamlığınızın savunucusu olasınız. O da yoksa sende sen ne yapasın, ben ne yapayım. O zaman var git yolunu bekle, keser döner sap döner gün gelir hesap döner..
