Hesaplaşalım mı?
Elbette hesaplaşalım, sorulur mu? Hesaplaşmadan kâr mı ettik zarar mı, nereden bileceğiz? Sonra içimiz rahat olacak mı hesabımızı bilmeden? Aldıklarımızı, sattıklarımızı; alacaklarımızı, vereceklerimizi bilmek zorundayız; çünkü devam edip etmeyeceğimiz bu hesaplaşma sonucu belli olacak.
Unutur veya ihmal edersen, kar etiğin sanısına kapılarak kendini kandırabilirsin.
Hesaplaşma; ticaretin, hayatın, her şeyin olmazsa olmazı. Aksi halde “Ne alıp sattın da kar ettiğini düşünebiliyorsun ondan haber ver! Elde var kaç? Onu söyle!” demezler mi adama. Bir de ticaret sahasından tamamen çekilip sora da kar ve zarardan bahsedenler var ki bunlar temelli ziyanda demektir. Cümle alem herkesin bildiği bir gerçeği bir türlü kabul etmezler, kendilerini kandırmakla uğraşarak geçirdikleri zamanları ticaret sanırlar.
Her yıl sonu insana hesabı düşündürmeli, hesaba sevk etmeli kişiyi; hesaplı kitaplı bir yaşamın özlemini duyurmalı yahut o kritik soruyu Cahit Sıtkı Tarancı gibi de sorabilmeliyiz kendimize: “Ne yaptın tarlanı nerde hasadın?” Şair bu soruyu “Gençlik Böyledir İşte” adlı şiirinde soruyor bazı gerçekleri geç fark eden herkes gibi.
“İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalısında tekrar eder:
"Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir iste, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye."
Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr,
Gel gör ki, sular batıya meyleder.
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hatıralar!”
Hasat dedim de ‘hasadın hası’nı geçen gün Alaylar Camiinde gördüm bir namaz sonrası. Seydişehir’in medar-ı iftiharı sevgili Bahattin Paslı ağabeyimizin yeni çıkan Mani Mani Aşk Ummanı adlı kitabı, cemaatin görebileceği şekilde teşhir edilmişti. Bir tanesini alıp etrafıma bakındım, genellikle vakit namazlarını bu camide kılan o nazik, o beyefendi şairi göremedim. 634 sayfa olarak basılmış bu yeni eserini kendisi yerine kucaklayıp pazar yerine doğru yürürken kitabın ikinci sayfasına düşülen not, kitaba ‘hasadın hası’ dememi haklı çıkarıyordu. Bahattin Ağabey kitabı ilçemizde kamu yararına çalışan kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere, bütün cami ve Kur’an kursu derneklerine, okul aile birlikleriyle yaptırma ve yaşatma derneklerine, öğrenci yurtlarına, hayır kurumlarına bağışlanmıştı.
Mani Mani Aşk Ummanı adlı eserinde “aşk” teması öne çıkarılmış. Ama bu aşk bildiğimiz aşklardan başka. Kitabın arka kapağına konulan “Aşk! dlı şiirin ilk dörtlüğü bu aşkın farklılığını hatırlatır niteliktedir:
“Düşmeden bilinmez tarif arama,
Bir tanış,müşerref ol da gör, aşkı
“Aşırı sevgi!” der lügatler amma
Sen gel de bu garip kulda gör aşkı!”
Aşkının gereği olarak ahlaklı insanlardan oluşan imanlı bir toplum idealini mısra mısra dokuyan Bahattin Paslı Ağabey’in Mısra Mısra Aşk Ummanı’na korkmadan dalmanın tam zamanı. Bu ummandan çıkardığı inciler göz kamaştıracak kadar güzel. “Yoksulluk” başlıklı şiirinde işin sırrını bakın nasıl anlatır:
“Ticaret yap, sanat eyle
Nefsin ile inat eyle.
Git; yoksulun hakkını ver
Vuslat için kanat eyle…
Vermediğin, sanma karın
Yerler oğlun, kızın, karın
O hormonlu servetle de
Ya baş ağrır ya karın…”
Konu hesaplaşma olunca şairin “Yılbaşı” konusundaki uyarısına bakmamak olmaz.
“Dostum; nedir şu yılbaşı
Hangi çayın-dağın taşı?
Hangi şaşkın el taşıyla
Avlar iman denen kuşu…
Bir kulak ver şu hadise:
“Kim bir kavme benzer ise
Onlardandır!” buyurulur
Böyle mühim, bu hadise”
2012 yılı biterken ‘Hasadın hası’yla hemşerilerimizin gönüllerini bir kez daha fetheden Bahattin Paslı Ağabey’i tebrik ediyor, Rabbimden sağlık ve afiyetler, Seydişehirlilere bu aşkla armağan edeceği nice eserler kazandırmasını diliyorum.
Selamların en güzeliyle….