Bu benzetmeyi çok sevdim.
Bunu dilime düşüren Başbakan’ımız Sayın Ahmet Davutoğlu Hoca’ya müteşekkirim doğrusu. Yaklaşan seçimler dolayısıyla ziyaret ettiği illerden birinde yanılmıyorsam Denizli Mitingi’ndeki konuşmasında kullandı zengin çağrışımları de olan bu benzetmeyi: “Elif gibi dik durduk, kimse bizi eğip bükemedi.” Sonra Uşak veya Kütahya gibi başka illerdeki konuşmalarında da darbelere, vesayetçilere, halkın iradesini gasp etmeyi alışkanlık haline getiren kimi odaklara karşı dik durduklarını bu “Elif gibi ”benzetmesiyle sürdürdü.
Aktif siyasetin içinde olmayı yahut herhangi bir siyasi partinin fanatik taraftarı olmayı sevmesem de siyaset erbabının dilimizi zenginleştirdiklerini bu nedenle halkımızın düşüncelerini daha rahat ifade edebilmelerine bir şekilde imkan sağladıkları için takdir edilmeleri gereken insanlar olduklarını düşünürüm. Dil tarlasını sabahtan akşama her gün ekip biçenler içinde siyaset adamları da önemli bir payın sahipleri olmuşlardır.
Bazı belgesellerde konuşmalarından kesitler verilen rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in; memlekete ve millete kazandırdıkları kadar söz söylemede inceliğe verdiği önemle, oldukça etkili, şiirsel bir dile sahip iyi bir hatip olarak da gönüllerde taht kurduğu gerçeğini görmemek mümkün mü?
Rahmetli Erbakan Hoca’nın özellikle TBMM’de bütçe görüşmeleri esnasında yaptığı konuşmaların neredeyse tiryakisi olmuştu millet. Oy veren vermeyen pek çok insan, takdir etmek ne kelime, bayılırdı Hoca’nın içini zarif nüktelerle doldurduğu konuşmalarına. Elif benzetmesini o da kullanmış mıydı bilmiyorum; ama siyasetle uğraştığı dönemin şartları göz önüne alınırsa zorluklarla mücadelesinde elif gibi dik durmanın kitabını yazanlardandı Erbakan Hoca.
Dedim ya, ben bu elif gibi benzetmesini çok sevdim. Aslında hepimiz ezelden aşinasıyız bu ismin; çünkü Allah’a en yakın yerde bir yerde durur daim. Bu nedenle milletimizin en çok sevdiği isimlerden olmuştur yüz yıllar içinde. Bir torunumun adı da Elif. Elif incecik bir dal, Elif endam, elif dosdoğrunun ve dosdoğru olmanın anıt ismi olmuştur İslami geleneğimizde, kültürümüzde. Hattatları belki en çok elifi çizmek yormuş, belki en çok kalemleri onun üzerindeyken mutluluğun doruğunda hissetmişlerdir kendilerini, bilmiyorum; yalnız şairlere, ediplere heyecan ve ilham kaynağı olduğunu “ Güzel sever diye isnat ederler/ Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var?” diyen Karacaoğlan’ın “Elif” semaisini bilen herkesin bildiğini çok iyi biliyorum.
Karacaoğlan bu semaisinde Elif’i bakın nelerde görür:
İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi...
Elif’in uğru nakışlı,
Yavru balaban bakışlı,
Yayla çiçeği kokuşlu,
Kokar Elif, Elif deyi...
Elif kaşlarını çatar,
Gamzesi sineme batar.
Ak elleri kalem tutar,
Yazar Elif, Elif deyi...
Nerden Nereye... Bir benzetmeden yola çıkınca ister istemez birçok yere uğramadan olmuyor. Elif gibi benzetmesini Hikmet Anıl Öztekin isimli bir kardeşimizin de sevdiğini öğreniyorum bu vesileyle. Yazar, Din/ Tasavvuf, şiir türünde yazdığı eserine Elif Gibi Sevmek adını koymuş. Diyor ki:
“İki aşkım var bu dünyada
Biri günde beş vakit
Biri ömrümde tek vakit
Sevmelerin en güzelidir Elif gibi sevmek
Elif gibi sevmek...
Varlığı bir olan Allah’a şahadet eder gibi sevmektir”
Bir benzetmeyle başlayan yolculuğumuzu internet ortamında “Elif ile Vav” başlığıyla hazırlanmış bir çalışmadan beğendiğim daha güzel bir benzetmeyle bitirelim:
“İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır.İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır.”
Selamların en güzeliyle...
H. Halim Kartal 15 Mayıs 15