1908 darbesiyle Sultan Abdülhamit Han’ı indirip iktidara çöreklenenler, 16 Nisanda kesin bir tokat daha yemeli. 2007’de Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı oluşuyla iktidarı kaybettiler. Öfkeleri çok büyük. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi hiç işlerine gelmez. Onlar bu milletle kavgalı.
Altmış beşime bastım, kendimi bugünkü gibi hiç birinci sınıf vatandaş hissetmedim. Ak Parti öncesi dönemlerde dindarlar hep itilip kakılır, küçümsenir, horlanırdı.
Ak Parti döneminde horlanmaktan, aşağılanmaktan, itilip kakılmaktan kurtulduk.
Çok değil, 16 sene önce 2001 yılı 26 Şubat’ında Eyüp İmam Hatip Lisesi önüne polis dizilmiş, başörtülü öğrencilerim okula alınmamış, onların eğitim hakkını savunduğum için okuldaki görevime son verilmişti.
26 öğretmen arkadaşım, başlarını kapattıkları için meslekten atılmışlardı. Yönetmelikleri uygulasalardı ne öğrencilerin okuma hakkını ellerinden alabilir ne de öğretmenlerin çalışma hürriyetini gasp edebilirlerdi. Kanun ve yönetmelikler uyarma ve kınama cezası verilir diyordu. Ecevit’in başbakandı, CHP zihniyeti iktidar. Başörtülü oldukları için öğrencilerim okula alınmadı, öğretmen arkadaşlarım meslekten atıldı.
Laikliği ağızlarında sakız yapıp çiğneyenler, kanun tanımazlıkla başörtülüleri ve dindarları aşağıladılar, hakaret ettiler, zulmettiler, meslekten ettiler.
Okula alınmayan öğrencilerimin direnişini ÇIĞLIK, üniversite öğrencilerin çığlığını HANÇER SAPLI YÜREĞİMDE adlı romanlarımda anlattım. Söylediklerimi hikâye zannedenler, belgeli konuştuğumu bilsinler.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Adalet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Prof. Ali Fuat Başgil, imanlı biri olduğu için tehdit edilerek adaylıktan vazgeçirildi. Darbeci Orgeneral Cemal Gürsel cumhurbaşkanı seçildi(!)
Gazetelere, “Ordu ültimatom verdi” manşeti çekilmişti.
Ülkeyi yöneten mason-laikçi-dinsiz elit hep kiriz çıkardı, inançlı biri aday olunca ölümle ve darbeyle tehdit etti.
1966’da Adalet Partisi çoğunluğa sahip olmasına rağmen cumhurbaşkanı adayı çıkaramadı, CHP zihniyetinden çekindi, emekli Orgeneral Cevdet Sunay’ı cumhurbaşkanı seçtirdi.
1973’te Oramiral Fahri Korutürk cumhurbaşkanı seçtirildi.
Fahri Korutürk, İran gezisi sırasında ünlü şair Hafız-ı Şirazi’nin türbesini ziyaret eder. Büyükelçi Oğuz Gökmen, izin verirseniz Fatiha okuyabilir miyim, der.
Korutürk tedirgin olur:
“Canım nereden çıktı bu? Biz laikiz. Ne münasebeti var böyle bir teklifin?”
Bunun üzerine büyükelçi, yüksek sesle Yahya Kemal’in meşhur şiirini okur:
“Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış,
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış,
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.
Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde,
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter,
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar her gece bir bülbül öter.”
Fahri Korutürk ne dese beğenirsiniz:
-Fatiha’yı ne kadar güzel okuyorsun!
Heyette olanlar donup kalırlar.
Bu ülkede şiiri Fatiha zanneden adamlar cumhurbaşkanlığı yaptı.
12 Eylül 1980 öncesi hiçbir parti gerekli çoğunluğa sahip olmadığı için Meclis aylarca cumhurbaşkanı seçemedi. Sonunda Kenan Evren cuntası darbe yaptı. 1982’de Kenan Evren cumhurbaşkanı seçildi.
Rakibi yoktu, tek adaydı. Bu memlekette nice demokrasi tiyatroları oynandı.
1989’da rahmetli Turgut Özal cumhurbaşkanı seçildi. Özal mason değildi ve locaların tasvibini almamıştı. Zehirlenerek öldürüldü.
1992’de Süleyman Demirel seçildi.
1997’de gazetelerde Meclis’e ayar veren manşetler atıldı:
“Orduyu zorlamayın” Cumhuriyet’in manşetiydi.
Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı seçildi. 28 Şubat sürecinde başörtülüler ikinci sınıf vatandaş ilan edildi, okullardan atıldı, Medine Bircan hastanede tedavi edilmedi, vefat etti.
2007’de gazeteler “Askerin Çankaya kriterleri, Cumhuriyet değerlerine sözde değil, özde bağlılık” manşetleri attı. Meclis Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçmesine rağmen, 367 çoğunlukla toplanmadı diye geçersiz sayıldı.
Ak Parti seçime gitti, büyük çoğunlukla seçimi kazandı. Seçim sonrası Meclis, Gül’ü yeniden seçti.
Yasalar değiştirildi, Recep Tayyip Erdoğan milletin seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu.
Umre yapan, namaz kılan, Allah diyen, torununa Kur’an öğreten, İslam ülkelerini birleşmeye, darbe olunca milleti meydanlara çağıran cumhurbaşkanlarını millet bundan önce görmedi.
Ak Parti ülkeyi beş kat zenginleştirdi. Yollar, köprüler, tüneller, fabrikalar yapıldı. Kişi başına düşen milli gelir 2001’de 2.100 dolar idi. Bugün 10 doları buldu.
Halkın seçeceği cumhurbaşkanları ile yönetilmek için evet diyeceğim. Kimse bu millete mason localarında, ABD’de, Avrupa’da belirlenen Batı’nın yeniçerilerini dayatmasın, dayatamasın, vesselam.