“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!” der Mehmet Akif.
Millet kelimesi, Kur’an’da din anlamında kullanılır. Kur’an’da “millet-i İbrahim” ifadesi geçer ki din anlamındadır.
Suriye’de 61 yıl süren Eset diktatörlüğü, Suriye Müslümanlarını uyandırdı. Zulüm rejimini yıktılar; Hafız Eset ve oğlu Beşar’ın putlarını temizliyorlar.
İsrail, Suriye’deki kargaşadan faydalanarak ülkeyi işgal ediyor.
İslam ülkeleri; “Muhakkak ki müminler kardeştir” âyetini hayata geçirmeli.
1.5 milyar Müslüman tek yürek olmalı, 7.5 milyonluk katil Siyonist’e haddini bildirmeli.
Müslümanların bölünmüşlüğü, katil İsrail’i cesaretlendiriyor. Siyonistler güçlü değil, Müslümanlar dağınık.
Kudüs’ü, Hz. Ömer döneminde 636 yılında Bizans’tan alındı. Filistin 513 sene Müslüman yurdu oldu.
1149 senesinde Avrupalılar Haçlılık ruhuyla birleşip Kudüs’ü saldırdılar ve şehri işgal ettiler, katliamlar yaptılar.
Büyük komutan Selahattin Eyyubi, Müslümanları bir araya getirdi ve 1187’de Kudüs’ü tekrar fethetti.
1517 Ridaniye savaşından sonra Kudüs Memlûklülerden Osmanlılara geçti. Yavuz Sultan Selim İslam Birliği idealini hayata geçirmek için İran ve Mısır’a seferler düzenledi ve İslam Birliğini sağladı.
Osmanlı sultanları Yavuz’dan itibaren halifeydi, Filistin’i 1917 yılına kadar 400 sene korudular. Birinci Dünya Savaşında Filistin cephesinde binlerce şehit verdik. Osmanlı yenildi, İngilizler Filistin’i işgal etti, Siyonist Yahudilerin Filistin’e yerleşmesini teşvik ettiler.
1948’de Filistin topraklarında katil Siyonist çeteler tarafından İsrail devleti kuruldu.
O gün bugün Siyonistler Filistin’de katliamlar yapıyor, cinayet işliyorlar.
Kur’an, Müslümanları bir ve beraber olmaya çağırır:
“İyilik ve takva konusunda yardımlaşın.” buyurur.
Peygamberimiz (sav) “Müminler birbirlerini sevme, birbirlerine acıma ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulur” buyurur.
Osmanlının yıkılışından sonra İslam ülkeleri işgale uğradı, emperyalist İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya makasla kâğıt kesip doğrar gibi Osmanlı yurdunu bölük pörçük ettiler.
Müslümanlar arasına ırkçılık tohumu ektiler, “eşitlik, adalet, kardeşlik, medeniyet, modernizm, hukukun üstünlüğü, hümanizm” yalanları atarak zihinleri işgal ettiler. Yalanlar ve zihinlerin işgal sürüyor.
Medeniyet maskesi takanların 1915’te Çanakkale Boğazı’na gelip yurdumuzu işgal etmeye kalkıştığını gören Mehmet Akif, şöyle haykırmıştı:
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün;
Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz;
Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz!”
Akif’in sesi duyan çok olmadı, İslam kardeşliği zihinlerden silindi. Müslümanlar Arap, Türk, Kürt, Acem, Arnavut ırkçılığını savunmaya başladılar. Batılı emperyalistlerin işi kolaylaştı.
İslam’dan ayrılan Müslümanlar zayıf düştüler. O gün bugün perişan bir hâldeyiz.
Bu böyle sürüp gitmez, gidemez.
Her gün Kur’an okuyup kardeş olduklarını öğrenen müminler bir araya gelmek ve yeniden kardeşlik bağlarını güçlendirmek zorunda.
Rabbimiz bizi Kur’an’a sarılmaya ve birlik olmaya çağırıyor.
İslam, Kur’an, Hz. Muhammed (sav), Mekke, Kâbe, sahabe, büyük İslam bilginleri, tarih, coğrafya bizi kardeşliğe davet ediyor.
Daha önemlisi işgalci İsrail, vahşi Batı, zalim Amerika bizi bir ve beraber olmaya zorluyor.
Katil İsrail’in Suriye’ye saldırısı milat olmalı. Müslümanlar bir araya gelmeli, Siyonist zulmü durdurmalı.
Asla ümitsiz olmamalıyız. Ümitsizlik küfürdür.
Mehmet Akif bizi şöyle cesaretlendirir:
Âtiyi (geleceği) karanlık görerek azmi bırakmak;
Alçak bir ölüm varsa eminim, budur ancak!
Dünyada inanmam hani görsem de gözümle,
İmanı olan kimse gebermez bu ölümle!
Ey dipdiri meyyit (ölü), iki el bir baş içindir;
Davransana, eller de senin baş da senindir!
Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır;
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır!”
İslam Birliğini kurmak için Mısır ve İran üzerine sefer yapan Yavuz Sultan Selim Han şöyle der:
“Milletimde ihtilaf u tefrika endişesi,
Kuşe-i kabrimde dahi bîkarar eyler beni.
İttihatken savlet-i a’dayı defe çaremiz,
İttihat etmezse millet dağdar eyler beni.”
İslam ülkeleri aralarındaki ırk, mezhep, dil, rejim, sınır gibi ayrıştırıcı unsurları bir tarafa koymalı; tek yürek ve tek yumruk olmalı; katil ve işgalci İsrail’i durdurmalı.