banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Nerde bir savaş, nerede bir deprem yahut yokluk, kıtlık gibi bir afet bir felaket meydana gelse oralarda yaşanan insani krizlere müdahale etmek üzere gönül birliği etmiş sivil toplum kuruluşları vardır. Bunlar, Allah rızası için her türlü tehlikeye ve zorluğa rağmen bir nebze olsun acıları dindirmeyi, insan yüreğine dokunmayı en güzel ibadet bellemiş fedakâr insanların bir araya gelerek oluşturdukları umut adacıklarıdır.

        Bu adacıklardan biri ‘Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’dür mesela. Tek amaçları insan kurtarmak olan bu örgütün üyelerinden bazıları ne yazık ki Gazze’de olduğu gibi öldürmeyi ibadet bellemiş Siyonistler tarafından öldürülmüşlerdir.

        Bugün yeryüzünde yegâne amacı insanı yaşatmak olan hayır kurumları olduğu kadar, varlığını kendinden olmayanlara hayat hakkı tanımamaya yani resmen ve alenen öldürmeye programlamış örgütler hatta devletlerin varlığından da söz edebiliyoruz.

        Faaliyetlerini en bariz örnekleriyle uzun zamandır izlediğimiz ve bu nedenle eşkâllerini az çok tanıdığımız için bu yazımda onlardan değil ama başka bir şeyi, açıkça ‘hakikati’ öldürmekonusunda oldukça deneyim kazanmış olduğunu görebildiğimiz bir örgütten söz etmek istiyorum ki bana göre bu örgüte Sınır Tanımayan Yüzsüzler Örgütü dense yeridir.

        En bariz vasfı hakikati öldürmek olan bu örgüt adının zihnimde bu şekilde karşılık bulmasını kolaylaştıran, rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ındaki şu mısralar olmuştur:

        “Şarka bakmazgarbı bilmezedepten yok payesi,

 Bir kızarmaz yüzbir yaşarmaz göz bütün sermayesi.”

İşte en genel hatlarıyla tablo bu…

Cehalet başta olmak üzere edepsizlik var utanmazlık-arlanmazlık ve sermaye var. Bu tabloya dikkatle bakıp da sayılan kusurlarıngüncel versiyonlarını merak ettiğimiz zamanalamet-i farikaları en bariz gerçeklerin üzerini örtüp yok sayma, yalan söyleme, hakikatin ortaya çıkmasını engelleme, hâkimi tehdit, evrakta sahtecilik, hırsızlık, gasp, vatan hainine koruma kalkanı olma, teröriste destek gibi birçok hünerleri olduğu aşikârolan örgüt üyelerinin belirledikleri hedeflere ulaşmak için her yolu mubah görüp bu uğurda hiçbir sınır tanımadıklarınave neler yapabileceklerine dair önemli bir perspektife sahip olabiliyoruz.

Bir insanda edep yoksa onu insaf dairesinde tutabilecek bir sınır, sınır yoksa böylelerinin hakikate ulaşmak gibi bir dertleri olabilir mi?

Bu ve benzeri nedenlerle özellikle de hiçbir kutsalı olmama, hiçbir sınır tanımama konusundaki akıl almaz cüretleri nedeniyle diyebiliriz ki bunlar olsa olsa ‘Sınır Tanımayan Yüzsüzler Örgütü’dür.

Örgütün saymaya çalıştığım örgütlü eylemlerinden daha elim ve daha vahim olanı taraftar bulması, taraftarın da yüzsüzlüğü, arsızlığı sahiplenip alenen savunur hale gelmesidir. Canımızı çok acıtsa da bugünkü gerçeğimiz ne hazin ki budur. Algılarla her yere kolayca savrulabilmenin mümkün hale geldiği toplumlarda galeyana kapılmaya son derece müsait varlıklar olup çıktığımız içinRabbimizin içimize yerleştirdiği akılmantık ve makuliyet denilen hassas terazi yanımızdan yörelerimizden Kaf dağlarının ardına savuşup gitmiştir çünkü.

Safahat’ında İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği günlerde bu gerçeği yani sokaklara taşan halkın galeyan halini şöyle anlatmıştı rahmetli Akif:

“Galeyan geldi mi mantık savuşurmuş, doğru;

Vardı o gün her kimi gördümse aklından zoru”

PKK denen bela yıllardır bu ülkede cana kıyıyor, kan döküyor; yakıp yıkıyor; halkımızın içinden devşirdikleriyle millete zulmediyor!

Yurdumuzun bir bölümünü kopararak Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak istediklerini bilmeyenimiz var mı? Hayır!

ABD- AB- İsrail YPG-PKK’ya her türlü desteği sağlıyor mu? Evet!

Bunların ayakları bastıkları topraklarda ot bitiyor mu? Hayır!

Terör örgütlerinin içimizdeki siyasi figürleri bu örgütlere her türlü desteği sağlayanlardan farklı düşünüp farklı şeyler yapabilirler mi?

Ahval şeraite bakınca bu da pek mümkün görünmüyor.

Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta Fransızların kurşun izleri hala duruyor.

Dün Anadolu’muzun üzerine çullanan işgal kuvvetlerinin içimize, yanımıza yöremize yerleştirdikleri vekillerini kullanarak savaşmaya devam ettikleri gerçeği malumun ilamı değil mi?

O zaman bu ‘Sınır Tanımayan Yüzsüzler Örgütü’ son tahlilde kime hizmet ediyor olabilir?

Zulüm, nereden, kimden gelirse gelsin; kime, neye yönelik olursa olsun; amasız, fakatsız karşısında durabiliyor muyuz? 

Kimiz, nerede, nerelerde kimlerleyiz?

Bir kıvılcımla dünyayı yakacak bir kin ve nefretle galeyana gelip ölçüyü, teraziyi kaybetmediysek, eminim, bu terazi doğru tartacaktır

Düşünelim bir kere, bin kere.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/18 Kasım 2024

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.