Bugün okullar açılıyor.
Yeni bir ders yılı… Yeni umutlar yeni heyecanlarla öğretmenler,öğrenciler,veliler yani milyonlar yollara dökülecek.
Okul bahçeleri, sınıflar, sokaklar, evler şenlenecek.
Yeni çehreler görecek öğretmenler,yeni arkadaşlar yeni öğretmenler görecek öğrenciler.
Yeni okullar,yeni sınıflar,yeni çehreler…
Her şey her yıl yenileniyor; her şey her an değişiyor. Hayatın akışı böyle…
Önemli olan bu değişime ayak uydurmak… Zaten zekâ da değişime yeni durumlara uyum gösterebilme yeteneği değil midir?
Biz işin neresindeyiz?
Okumayı okuyabildik mi?
Her gün binlerce kitap basılıyor.Binlerce milyonlarca sayfa yazı yayımlanıyor.Gazeteler, kitaplar, dergiler… Yani okunacak çok şey var, okumamız gereken daha doğrusu.
Okumak…
Bir kitabı,dergiyi,gazeteyi…
Okuyabilirsek kâinat kitabını…
Kendimizi mesela…
Yunus Emre, okumaya başlamada hareket noktasının kişinin kendisi olduğunu söyler.
“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Bu nice okumaktır.”
Başlayalım bir yerlerden okumaya.
Okuyalım;zira okunacak çok şey var.
Vatandaş olarak,öğretmen olarak,öğrenci olarak…
Hem de hiç vakit kaybetmeden.
Okuyalım ki kendimizi tanıyalım.
Okuyalım ki Rabbimizi tanıyalım.
Zira okumanın aynı zamanda ‘anlamak’ ve ‘anlamlandırmak’ demek olduğunu genellikle ıskalayarak, yaniokumadan geçen günlerimizde neler kazandığımızı biliyoruz:Can sıkıntısı,huzursuzluklar,kısacası hüsran…
Hoş, böyle durumlarda da okuyacak bir şey buluyoruz.
Neyi okuyoruz mu diyorsunuz?
Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde yığınla cevabı çıkıyor her gün.
Birbirimizin canına okuyoruz.
Birbirimizin canına okumamak için okumalıyız.
Birbirimizi daha çok anlamak,birbirimizi daha çok sevmek ve birbirimizden daha çok yararlanmak için okumalıyız.Buna çok hem de her zamankinden çok ihtiyacımız var.
Birbirini anlayan,birbirini seven,birbirine güvenen,birbirinden yararlanan insanların oluşturduğu bir toplum idealimizi başka nasıl gerçekleştirebiliriz?
İşçi, memur, esnaf, sanatkâr, köylü, kentli; çocuklarımızı okullara gönderiyoruz bin bir umutla, aşkla. Sonra hep nasihat: ‘Aman evladım, oku!’
İyi de bir gerçeği ya aklımıza getirmeyiz ya o kadar umurumuzda olmaz.
Onlara her halimizle olduğu gibi okumamızla da örnek olmamız gerektiği gerçeğini.
Çünkü gençlerimizin nasihate değil iyi örneğe ihtiyaçları var.
Biraz da bu gerçeği hatırda tutarak okuyalım ki daha bir güzel yetişsin çocuklarımız,göz ve gönül aydınlığımız gençlerimiz.
‘Okumak’ kelimesini ne vakit işitsem, bu sözün gerçek manasını Yunus Emre’nin şu dörtlüğünde bulduğunu düşünürüm:
“Okumaktan mana ne
Kişi Hakkı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.”
Yeni eğitim öğretim döneminin ilçemize, memleketimize ve milletimize iyilikler, güzellikler, başarılar ve mutluluklar getirmesini dileyelim, can u gönülden.
Selamların en güzeliyle…
H.Halim Kartal