banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

“Sizden bir kimse cennet ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse bu sefer cehennem ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cehenneme girer. Yine bir kimse cehennem ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cehennem arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse cennet ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cennete girer.” (Kenzu’l-Ummal, h. No: 576)

Nesai hariç Kutübüs-sitte’nin tamamında geçen bu hadis ehli imana bir havf (korku) tesiri bırakması, ehli fısk ve delalete de bir reca (umut) duygusu aşılaması açısından çok önemli bir uyarıdır. Aynı zamanda imanı çantada keklik görmenin yanlışlığını, yanmış bitmiş bir yeis halinin de isabetli bir düşünce olmadığını vurgulaması açısından önemlidir. Henüz devam eden bir hikâyenin kahramanı olamaz. Hikâyenin sonu gelmeden hiçbir şahıs efsaneleştirilemez. Dolayısıyla bitmeyen bir hikâyenin galibi ve mağlubu söz konusu olamaz. O halde iman selametini son nefese taşımayan birisinin kendi dindarlığıyla övünüp gaflet içinde olan günahkarı tahfif etmesi abestir. Tıpkı aşağıda verilen hikâye örneğinde olduğu gibi.

 

SAKIN YARGILAMA!

Şafii fakihi Ebu İshak eş- Şirazi(v:393 h) şöyle bir olay aktarır: Ben ve babam cezaevindeydik. Gece olunca babamla beraber teheccüt namazına kalktık. Diğer mahkumlar uyuyorlardı.

Dedim ki: “Çok yazık! Şu mahkumlardan hiçbiri iki rekât namaz kılmak için kalkmadı.”

Babam benim bu sözüme şöyle karşılık verdi: “Evladım keşke sen de kalkmasaydın. Diğer mahkumlar gibi uyuman, onlar hakkında bu tür konuşmalar yapmandan daha hayırlı olurdu. İyi bir dindar olman sana başkalarının yanlışları konusunda söz söyleme hakkını vermez. Günahkârlara öyle tepeden bakma. Kalpler onu yaradanın elindedir. İstediği gibi çevirebilir.”

“Allah seni kendisine ibadet etmeye sevk ettiyse, bu senin üstün bir özelliğinden yahut çok ibadet yapmandan değil, Allah’ın sana olan rahmet ve acımasındandır. Olur ki her an sendeki o ibadet aşk ve azmi alınabilir. Bundan dolayı yaptığın ibadet ve iyi işlerle gururlanma. Allah’ın yolundan sapıp dalalete düşenleri de küçümseme. Çünkü Allah’ın sana olan rahmeti olmasaydı sen de onlar gibi olacaktın. İbadetlere devam etmenin senin şahsi bir başarın olduğuna sakın inanmayasın ha! Allah Teâlâ insanların en hayırlısı olan Resulü Muhammed Mustafa Aleyhisselam hakkında şöyle demiş: “Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.” (İsra,74)

Yine Hz. Yusuf için Rabbimiz: “Eğer Rabbinin gerçeğe dikkat çeken delilini görmeseydi, o da ona meyletmiş olacaktı. Böylece biz, kötülüğü ve fuhşu ondan uzak tutuyorduk. (Yusuf, 24) buyurarak ilahi himaye ve korumanın onunla birlikte olduğu vurgulanıyordu.

Peygamberlerin hali böyle iken, ben ve sen gibiler de kim oluyoruz?

Ömer b Abdulaziz’in (ra) şu sözüyle yazımı nihayete erdirmek istiyorum. “Biz, bizden öncekilerden şunu gördük: Onlar kulluğu namaz veya oruç olarak görmüyorlardı. Başkaları hakkında ileri geri konuşmamanın hakiki bir kulluk olduğuna inanıyorlardı onlar. Gecesininamazla, gündüzünü oruçla geçiren kişi, eğer insanlar hakkında konuşmaktan el çekmedi, dilini korumadıysa kıyamet günü iflas edenlerden olacaktır.”

İlahi sen dilimizi de kalbimizdekoru. Bizi yarın iflasa uğrayanlardan eyleme! Âmin.

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.