banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Öncelikle,İlkokul, ortaokul, liselerde bugün eğitim öğretim yılı başladı. Tüm öğrencilerimizi ve eğitim camiasında görev alan kardeşlerimize başarılar dilerim.

Saat kullanan, konuşan, randevu verme, randevu alma, randevuya uyma bilinci 200 milyon tür olduğu kabul edilen, canlılar arasında sadece insanlara mahsus bir özgüdür.

         İnsanoğlunun geldiği nokta ve bugün itibariyle yaşadığı zamanın şartlarına göre, dumanla haberleşmenin olduğu devir ve şartlarda randevuya uyma daha da bir önem arz etmektedir.

         Aklını kullanan, çağını iyi anlayan, zaman bilinci olan, medeniyim diyen, sorumluluğunun bilincinde olan kişi, randevu saatine uygun davranmalıdır. Daha da önemlisi ise, belirlenen yerde, belirlenen saatten önce, orada mutlaka olmalıdır. Bu aynı zamanda, sözünde durma alametini taşıdığının bir belirtisidir.

Dünyaca büyük başarılara imza atan en kariyerli akıllı bir insan diyor ki;

“BEN BAŞARILARIMIRANDEVULARIMA BELİRLENENSAATTEN 10-15 DAKİKAÖNCE GİTMEME BORÇLUYUM”

Ama günümüzde pek çok insan, üzülerek belirtmeliyim ki, randevubilincine henüz ulaşmamış, bunlardan bazıları da bu bilince ulaşmasalar bile, hiç bilinç oluşmamış gibi davranabiliyorlar ya da böyle davranmada bir sakınca görmeyip, bilinçsizmiş gibi hareket sergileyebiliyorlar.

         Evde, ailede, ilkokul, ortaokul, lise, üniversitelerde çocukların derslerine, programlarına dakikalar öncesinden gidip hazır bulunması gerektiği, bunun bir sorumluluk görevi olduğu, aynı zamanda randevu için vakit ayıran insanların o zamanının boşa harcanması, beklemelerinin zaman israfı, kul hakkı ve hukuku olduğu öğretilmelidir. Bu daha sonra günlük yaşamındaki uygulamalara tesir eder ve otomatik alışkanlık haline dönüşür. Bu da eğitimin varılmak istenen hedefidir.

Randevulara sadık kalmamanın, mazeret uydurmanın vebalden kurtarmayacağı bilinci oluşacak şekilde ailede ve okullarda bu öğretiye önem atfedilmelidir.

Bursa’da okul eğitim ders araç gereçleri üretim ve satışı yapan Hatas firmasının sahibinden, 1985 yılında dinlemiştim. “Çalıştıracağım eleman ve özellikle idari görevlerde yetkili ve sorumluluk vereceğim insanların randevu konusunda hassasiyeti olmayandan seçmem. Bu prensibim bana çok olumlu dönüşler sağladı. Verimli oldukları gibi, başlangıca göre verimlilikleri de kat be kat arttı.” demişti.

Sonuç olarak iletişim halinde kişi veya kişilerin randevusuna gösterdiğimiz özene dikkat etmeliyiz. Eğer bir kişi zamanında belirlenen yere gelmiyorsa o insanlarda randevu bilinci oluşmamış, medeniyetle tanışması eksik olmuş, sözüne sadakat göstermeyen, zavallı bu konuda tam şuurlanmamış bir insanla bir yere varılması çok zordur. Hiçbir başarıya imza atamazsınız. Çok özveride bulunarak belli başarılara imza atsanız da bu başarıda kadük kalır.

Peki ya size defalarca söz vermesine karşın randevusuna gelmeyen insana ne demeli? Mazeretleri geçerli ise iletişime geçip randevularını erteletmelidirler.

Bu konuda 1987 yılında Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü, huzuruna çağırdığı bir daire başkanına dün randevuna niye zamanında gelmedin diye sordu. Aldığı cevaba göre gözüme bir daha görünme dediğine şahit olmuşumdur. O kişi Genel Müdürün huzurundan ayrıldıktan sonra, böyle kişilerden ışık hızıyla ayrılmak gerekir demişti.

Randevu konusunda hassas ama o andaki trafik, kaza, hastalık, olağanüstü durum ve benzeri mazeretleri ise affetmemiz gerekir.

Hani bir söz vardır ya;“Kuyunun dibindeki kurbağalar gökyüzünü, kuyunun ağzı kadar görür.” Ancak bu kişilerde nezaketle uyarılmalıdır.

Bu şekilde olan insanlara fazla kızmayalım. Bağışlayalım, ama bu durumu sürekli hale getirmişse o kişi ile de asla bir adım bile yol alınamayacağını bilelim. Çünkü bir atasözünde ifade edildiği gibi “Suyu döv, döv, yine sudur.”

Günümüzde moda haline gelmiş bir durum var. İnsanlar gayet rahat bir şekilde olmamış bir mazereti varmış gibi göstererek, randevularına geç gelme, gelmeme ve hatta telefonları bile açmayıp, geri dönme nezaketini bile göstermemektedirler.

Bu durum, insanların randevu bilincini bırakalım sorumluluk duygusunun oluşmadığının bir belirtisidir.  

Bu belirtileri olan insanlardan uzak kalmak en akılcı iştir. Tabi ki günümüzde de böyle insanların sayısı oldukça azdır ve ne yazık ki git gide de azalmaktadır.

Gönül dünyamız bunun böyle olmamasını ve artmasını arzu etmektedir.

İnşallah gerçekleşir. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.