Yarenlerim; dünya hayatı bizim için iniş ve çıkışlarla dolu bir yolculuktur. Sevinçler, kederler, elemler, ıstıraplar tabiri caizse bizlerin ayrılmaz geçici yol arkadaşlarımız olup, bazen de dar bir koridorla binbir imtihanla dolu olan hayatımız, ilahi hesap günü için saadet veya felaket yurdu olacaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.) ilahi bir sanat harikası olan “ Muhammed un beşerun la kel beşer, bel hüve kel yakutebeynelhacer.” Zira o insanlık neslinin doktoru, getirdiği Kur’an’da bütün beşeri hastalıkların hikmet ve şifa eczanesidir. O şifa eczanenin neferleri olan biz mü’minler Kur’an’la dolduğu, sünnetle feyizlendiği zaman kemal bulur. Bunun gerçekleşebilmesi içinde bedeni temizlik kadar kalbi temizlik de önemlidir ve gerekmektedir. Yoksa benim kalbim temizdirler, sen kalbe bak, için temiz olsun gibi sözlere sığınan cahiloğlu cahiller ibadeti, namazı - niyazı, camiyi, seccadeyi tesettürü, tesbihi, zikri pek önemsemeyencehalet bataklığına batan ÜMMETİ GAYRİ İCABE zümresine dâhil olurlar. Unutmayalım ki; dünya ve ahiret hayatımızın saadeti, mutluluğu, kundak ile tabut arasına sıkışan ‘ÖMÜR’ ve ‘ÖLÜM’muammasıdır. “Zira ölüm, nefis engelini aşmayanlar için acı bir musibet, vahyin ilahi sesine kulak verenler içinse sonsuz saadetin başlangıç noktasıdır.”Çünkü insan bu dünya ya geldiğinde adeta boş bir kaset gibi geliyor. Daha sonra yaşamış olduğu hayatın her karesi, her safhası o kasetean ve an nakşolup kıyamet gününde, mahşerde gününde, sen susacaksın uzuvların birer birer konuşacaktır rabbimiz (c.c.)’in şu fermanı gereği İsra suresi 14. ayetinde buyurulduğu üzere,
“İkrakitabeke…”“O zaman kendisine şöyle buyuracağız. Oku bakalım kitabını. Bu gün iyi bir muhasebeci olarak nefsin sana yeterli olmuştur.”Emriyledünya hayatında yaptıklarını içine kaydeden o kaset önüne açılacak ve insana hayat senaryosutek tek seyreltilecektir. İnkârı mı? Ne mümkün. Dedik ya sen susacaksın uzuvların (eller, ayaklar, gözler, kulaklar, kalp)konuşacaktır.
Bu itibarla dünya ve ahiret saadetini kazanma gayreti içinde olan her insan, gönlünü Kur’an’ın feyz ve ruhaniyeti ile günahsız geldiği şu fani dünya hayatından giderken iyi amel, Rabbimiz (c.c.) ve Resulü (s.a.v.)’nün razi olduğu amellerle doldurmaya mecburdur.
İnsanoğlunda kalp, çok ama çok önemli bir uzuvdur, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. “Nice saç ve sakalı karışık, toz toprak içerisinde bulunan, yırtık pırtık elbiseye bürünmüş olan ve kendisine iltifat edilmeyen kişi vardır ki, eğer Allah'tan istese ve şöyle yap dileğinde bulunsa muhakkak ki Hz. Allah (c.c.) onu isteğinde mahrum etmez ve dâvetine icabet eder. İşte o kalp insanoğlu için adeta bir aynaya benzer. Nasıl ki, “Attar dükkânına girenler güzel kokulardan, demirci dükkânına girenler de kir ve isten hisse alırlar.”Onlarda öyle. Dolayısıyla gönül aynamızı temiz tutmak için nerelerde, nasıl, kimlerle vakit geçirdiğimize, kimlerle oturup kalktığımıza, kimlerle ileri geri konuşup, kimlerin meclisinde bulunduğumuza dikkat etmemiz gerekmektedir. Bakınız, bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden, rızık veren, şekil veren, takvaca kimilerini, kimilerinden üstün kılan Rabbimiz (c.c.) Tevbe 119’da, kimlerle oturup kalkmamızı, kimlerle el ele kol kola olmamızı beyan etmektedir.“Ey iman etmiş olan kimseler, Allah’tan hakkıyla sakının ve sadık kimselerle beraber olun.” Emri unutulmamalıki, “Ay, nasıl bir kıl parçası olup onu mehtap haline getiren güneşten aldığı ışınlardır.”O zaman o eşsiz önderin Ebu Davud’ta geçmekte olan bir hadisi şerifinde buyurduğu üzere; “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” Yani, kim salih bir topluluğa, salihlerle beraber olursa, benzerse salih bir kimse olur ve salihlerle birlikte haşrolunur. Kim de Allah muhafaza, kâfirlere ve fâsıklara benzerse o da onların yolundadır ve onların izinden giden bir kimse olur.
O kervanın çoğu yolcularına sorsak Hz. Allah (c.c.)’ı seviyormusunuz?Evet. Allah ve Resulü (s.a.v.)’miseviyormusunuz? Evet.Cennetiseviyormusunuz?Evet.Cehennemden korkuyormusunuz? Evet. Öyle ki, evetler bir birlerini kovalama yarışında sanki. Amma,birdeeee. Fuzulinin dediği gibi;“Ne senden rükû ne benden kıyâm, Selâmün aleyküm aleyküm selâm…”misali evimizde, apartmanımızda, sokağımızda, caddemizde, eğitimimizde, düğünümüzde, alışverişimizde, bakkalımızda, pazarımızda, dükkânımızda, marketimizdeAVM’lerimizde, ayakkabı dükkânındaki ayakkabılar gibi her numarası olan ayakkabılara benzeyen müslüman görünümlü süslümaların Ebu cehil gibi bir hayatın içinde olduklarını görmekteyiz maalesef. O hayatla yukarıda zikrettiğimiz seviyoruz’larla asla ve asla bağdaşmaz. Hz. Mevla’nındediği gibi, “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.” Yani, insanlar hangi karaktere sahipseler, o şekilde gözüküp, o şekilde hareket etmelidirler. Yoksa Ömer Hayyam’ın dediği gibi, “Bir elde kadeh, bir elde Kuran; bir helaldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada ne tam kâfiriz, ne tam müslüman.”Sözünün muhatabı oluruz Allah muhafaza.
Dostlarım arılar bal yapmasaydı, onlara kim değer verirdi. O zaman insanda kulluk yolunda binbir imtihandan başarılı bir şekilde geçmeli ve Hakk’a aşk ile ibadet halinde olmalı ki, bir değer ifade etsin.Aksi halde, Rabbimiz (c.c.)’in Tin suresinin “Sonra onu alçakların an en alçağı olan aşağıların bir duruma çevirdik cehennem dereleri içerisinde aşağıların en aşağısı olan bir tabakaya (esfel-i sâfilîn) döndürdük…” 5. Ayetinin muhatabı oluuuur.
Bu arada bayramımız bayram, dualarımız ve UDHİYYE’miz kabul, haccımız mebrur olsun inşallah. Salı günü sabah namazından başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazında sona erecek olan “ALLÂHÜ EKBER ALLÂHÜ EKBER LÂ İLÂHE İLLALLÂHÜ VALLÂHÜ EKBER ALLÂHÜ EKBER VE LİLLÂHİ'L-HAMD” Teşrik tekbirlerini de unutmamaya çalışalım inşallah.
Yusuf ÇAKICI
Seydişehir / KONYA