Bu hafta yazımızı, 06.02.2023 tarihinde Ülkemizin 10 Vilayetinde, 06.02.2023 tarihinde arka arkaya iki kez meydana gelen Deprem felaketi üzerine yazacaktım, fakat acılarımız büyük, şu anda bu acılarımızı paylaşmak ve enerjimizi bu acılarımızı paylaşmak için harcamak gerektiğine inandığım için, yazımızın lehinde ve aleyhinde görüş belirtecek insanlara ve arkadaşlarımızın argümanlarına harcamamak, elimizden geldiği kadar, deprem bölgesine yapılabileceklere odaklanmak için, sonraki haftalara bırakıyorum.
Bu konuda öncelikle, böyle bir afeti milletimize ve insanlığa yaşatmamasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize, Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. Enkaz ve toprak altında olanlardan, canlı olanların kurtarılması, vefat etmiş olanların biran önce çıkarılması için dua ve niyazda bulunuyorum.
Bu deprem de, soğuk vs. demeden her koşulda hizmet eden ve görev alan, başta Devlet Ricalimiz olmak üzere, AFAD, UMKE, Kızılay görevlileri ile polis, asker, jandarma ve diğer STK görevlileri ve gönüllü gidip çalışan kardeşlerimize teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca depremin duyulmasından itibaren, yurdumuzun dört bir yanında seferber olup yardım toplayan, organize olan, toplama işini organize eden insanlarımız ile bunları ulaştırmak için gece-gündüz demeden yollara düşen nakliyeci kardeşlerimize ve bu yardımları her türlü fedakarlığa katlanarak yapan Aziz milletimize sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.
Yazımızı Eğitimci yazar Zekeriya EFİLOĞLU’nun bir konuşma metni ile yazımızı tamamlayalım.
1983'te kalp ameliyatı sırasında aldığı bir kan nedeniyle AIDS’ten ölen efsanevi WİMBLEDON oyuncusu ARTHUR ASHE’e taraftarlardan birisi ölmeden önce bir soru sorar:
“Tanrı neden böyle kötü bir hastalık için seni seçti?”
ARTHUR'un verdiği cevap efsane!
Der ki ARTHUR;
50 milyon çocuk tenis oynamaya başladı, 5 milyonu tenis oynamayı öğrendi, 500.000'i profesyonel tenis oyuncusu oldu, 50 bini dereceye girdi, 5 bini GRAND SLAM’e ulaştı, 50’si WİMBLEDON’a katıldı, 4’ü yarı finallere kaldı, 2’si finale yükseldi ve ben kupayı elime aldığımda Tanrı’ya hiç sormadım: “Neden ben?” diye.
Şimdi acı çektiğim için bunu Tanrı’ya nasıl sorabilirim? “Neden ben?” diye.
Arkadaşlar şu cevabın muhteşemliğine bir bakar mısınız?
Bazen hayatınızdan memnun değilsiniz, fakat bu dünyadaki birçok insan sizin yaşadığınız hayatı yaşayabilmeyi istiyor. Bir çiftlikte yaşayan bir çocuk uçakları hayal eder. Ancak uçaktaki bir pilot, çiftlik evini ve eve dönme hayallerini kuruyordur.
Hayat işte…
Keyfinize bakın arkadaşlar…
Zenginlik mutluluğun sırrı olsaydı, zenginler sokaklarda sürekli dans ediyor olurdu.
Ancak sadece çocuklar bunu yapıyor.
Güzellik ve şöhret ideal ilişkiler getirseydi şayet, ünlülerin hayatına bir bakın hepsinin vallahi mükemmel evlilikleri olurdu.
Arkadaşlar, mutlu olun! Alçak gönüllülükle yürümek ve gerçekten samimiyetle sevmek en muhteşem sermaye.
Hem hayatta başkalarının çektiği acıyı bilmeden ön yargılarda bulunmayın ve kendinizi dünyanın en dertli insanı olarak görmeyin.
Empati yaparak yaşadığınız her şeye ama her şeye şükredin. İnsan olmak yaratılan her şeye onun nazarıyla bakmak ve hürmette bulunmaktır. Yaşamayı içinden çıkılmaz hale getiren de maalesef nasılsa bir gün öleceğimiz gerçeğini unutmaktır.
Ayrıca sevdiğimiz insanların kaypak çıkmasına üzülmeyin; sevmeyi bilen bir kalbiniz olduğu için şükredin.
İnsanların nankör olduklarına hiç hayıflanmayın; ne kadar harika bir yol arkadaşı olduğunuz için şükredin.
Menfaati için seni satanları umursamayın; merhamet ve iyilik dolu bir kalbiniz olduğu için şükredin.
Bütün dertleri sırtınıza yükleyip kaçanlara aldırmayın; Allah’a en yakın olmayı seçtiğiniz için şükredin.
Arkadaşlar hayat SABIR ile ŞÜKÜR arasında mekik dokumaktır.
O zaman yolculuğunuz, yolunuz açık olsun…