banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

                                                                  “Doğrusu biz Allah’a aitiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz”

                                                                                                                                     (Bakara-156)

Eskidendi, eskimeyen zamanlardan, dağların dağlara kavuştuğu, insanın insanı anladığı, yürekçe konuşulduğu zamanlardan…

Toplumsal yapı içerisinde hem acıyı hem tatlıyı paylaşır insanlar. Bir arada olmanın hısım akraba konu komşu olmanın gereğidir yanında olmak, yarasını sarmak, el uzatıp manen destek olmak… İnsan yaşam yolunda her zaman mutlu mesut bir yol tutmaz. Hayatın içerisinde acı da tatlı da vardır ki insan olabilme sürecini tamamlamış olabilelim… Ölüm de insana acı veren olgulardan biridir. Bir yakınını kaybetmek, sevdiği birini toprağa vermek derin üzüntüler yükler kalbe…  “Ateş düştüğü yeri yakar” Der bilenler. Oysa acıyı hafifletmek, sarmak, ufaltmak ve azaltmak da ölüme dair olgularımızdan bazılarıdır ve bizlere düşer. Yakınını kaybetmiş birinin yanında olmak, ölüm sonrası yas gelenekleri ile acıyı seyreltmek toplum olarak görevlerimizdendir… Taziye evi kabul edilen evlerde acı ve yas vardır. Acıyı azaltmak yasın yanında olmak için yakın akrabalar, komşular, arkadaşlar ellerinden gelen her şeyi yaparken geleneksel anlamda ritüele dönüşen birçok adetimizde sırayla yerine getirilir… Taziye evinde yas vardır, yemeye içmeye el kalkmaz.  En az bir hafta o evde bir şey pişirilmez…Zaten yiyecek içecek de ne hal vardır ne istek ama hayat devam etmeli acı unutturulmalıdır.Konu komşu hısım akraba ellerinden geldiğince yemek götürüp çay ikram ederler, gelip gidene. Ölenin yakınları acısını kenara bırakıp gelene gidene hizmet hürmet edemez çoğunlukla. İşte tam da bu noktadakomşular evden biriymiş gibi her türlü hizmet hürmeti gönüllüce üstlenirler. “Falancanın cenazesi var, gidip biraz hizmet edeyim” “Ölüm yeni daha elleri varmaz şimdi, gelene gidene çay götüreyim” “Ölüm, haktır elbet ama bağa bahçeye hayvan haşata bakmak gerek, onların aklı ermez şimdi varıp hayvanlara yiyecek verip sulamak gerek” “Cenaze evidir akla gelmez eksik gedik varsa deyiverin komşum” “Falancanın cenazesi var ekin tarlada kalmış varıp biçelim” “Cenazeleri var ya onların da hamurunu karıp ekmeklerini eylemek gerek, hadi hep bir elden”

Ölüm hem herkesin başındadır hem de yalnızlık kaldırmaz. Cenazeden sonra taziye evlerinde Kur’an-ı Kerim okunur, dualar edilir, yasa ortak olunur ki buna “Yas Etmek” Geleneği denilir Anadolu’muzda. Bazı yörelerde ise yas edilmesi doğru bulunmaz… “Ölenle ölünmez” “Ölüm hak…” “Ölüm Allah’ın emri bize düşen sabretmek” “Başınız sağ olsun!” “Allah rahmet eylesin” “Mekanı cennet olsun”  “Allah  geride kalanlara uzun ömürler versin” vb temennilerle merhum ya da merhumenin ardından yakınları rahatlatılmaya çalışılır… Hepimiz biliriz ki hakkında en az bilgimiz olan şeylerden biridir ölüm ama hepimizin de başına gelir.Acıyı rahatlatmak en çok duadan ve sabırdan geçer bunun için en çok rahmet ve sabır dilenir taziye evlerinde… Yapılan çoğu göreneğin altında dini bir hüküm bulunmasa bile adet olmuş, kemikleşmiş gelenekler vardır ki bunlar çoğunlukla acıyı hafifletmek amaçlı törenselleşmiş ritüellerdir… Bunlardan biridir ölünün ardından 7’nci, 40’ncı ve 52’nci geceleri anmak ve bazı yörelerde dinen hükmü olmasa bile bu gecelerde ölü çeşitli ritüellerle yad edilir… Ölen kişi İslami usullere göre yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazı kılınarak defnedilir ki farz olan da budur… İslami usuller yerine getirilirken görenekleşmiş birtakım ritüeller de yöre yöre gerçekleşir… Anadolu’nun çok yerinde ölünün arkasından pişi yapılıp dağıtılır. Bu genellikle ölümün ilk Cuma gününe rast gelir. İlk Cuma denilerek cenaze evinde konu komşu hısım akrabadan kadın kız toplanır, leğen leğen hamurlar yoğrulur ve kızgın yağlarda kızartılan pişinin kokusu her yere yayılır. Genellikle erkekler, Cuma Namazı çıkışı camii önlerine, okul önlerine, kahvelere dağıtırlar bu pişiyi ve falancanın pişisi denilince “Allah rahmet eylesin”“Allah kabul etsin” der pişiyi alan kişi… Kadınlar daha çok mahalleye ve konu komşuya dağıtıp; falancanın pişisi derler… Pişi dağıtılınca pişiyi yapan kadınlar, ölenin hısım akrabası biraya gelir mevlitler okunup hayır dua edildikten sonra Cuma Pişisinden yenilir ve rahmetler okunup; “Ölenin ruhuna değsin” denilmek ihmal edilmez… Dediğim gibi dini bir yaptırım olmayıp sadece güzel geleneklerimizden biridir Cuma Pişisi… Anadolu’nun yine başka yörelerinde  pişi yerine helva kavrulur ve komşu komşu dağıtılıp Falancanın helvası denilir. Alanlar da “Allah kabul etsin” “Ruhuna varsın” deyip hayır dua ederler. Bu adetlerin en güzel tarafı hayır dua ve acıyı gitgide hafifletmesidir… Böylece ölüme dair acılar bir araya gelerek çeşitli ritüellerle hafifletilir… Yine bazı yörelerde hem ölenlere hem duranlara diyerek mevlitler okutulur. Bu mevlitler bazen camilerde bazen de ölenin yakınları tarafından evlerde icra edilir. Kur’an-ı Kerim tilavetinden sonra ev sahibi yemek verir misafirlere. Bu bazen oldukça geniş bir kitleye yayılır. Mevlit sabahı kadınların koşturması ile başlar; Falancanın Mevlidi var. İşin bir ucundan tutalım.  Kazanlarla çorbalar, pilavlar, kavurmalar, helvalar yapılıp konu komşu hısım akraba ile yenilip dualar edilir. Bu mevlitlerin de en güzel yanı fakir fukaranın doyurulması ve öksüz yetimin unutulmamasıdır ki yine bizleri bir kılar ve yaraları sarar. Hem ölümün arkasından mevlit okunur hem insanlar yakınlaşır dertleşir hem defakir fukaranın gönlü alınır… Zaten gelenek görenek örf adetlerimizin amaçları da bu değil midir?“Doğrusu biz Allah’a aitiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” (Bakara-156)diyerek şahit oldum bir geleneğe;Ölümden aylar sonra okutulan bir mevlit ’in çorbasını fakir fukaraya dağıtmak düştü bahtımıza…

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.