DENEYİM PAYLAŞIMI – 11 –
EĞİTME GİDEKEN RAHMETLİ KADİR USTALARIN HACI DAYI
1979-80-81 yıllarında Lise öğrenimime devam ederken, Köyümüzden 3 km. dışında olan bahçemizde, yaz aylarında ailemizle birlikte kalıyorduk.
O tarihlerde, Ramazan ayı, yaz ayları olan Temmuz-Ağustos aylarına denk geliyordu.
Bizlerde bahçe komşularımız olan Kadir Ustaların Hacı dayı ve eşi Hacı Zela Teyze, Tekerlerin Veli Dayı ve eşi Rukiye Teyze ve biraz uzakta olan ve ara ara gelen komşularımız Hümmet Emmi ve Celal Emminin aileleri ile birlikte teravih namazlarını cemaatle kılardık. Acizane cemaatle kıldırmakta bana nasip oluyordu.
Herkes gelirken bahçesinde bulunup da o mevsim eren, dut, kiraz, erik vs. meyvelerden toplayıp geliyorlardı.
Namaz sonrası çaylar içildikten sonra meyveler, eski adıyla nevaleler yeniyor, dedikodusuz sohbetler, eski deyimiyle ‘’ GIRLA ‘’ gidiyordu.
Hacı Ali Dayı, Kadir gecelerinde, mutlaka tesbih namazını kılmamızı arzu ediyor ve kılıyorduk.
Liseyi bitirdiğim 1981 yılında, Bursa Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni kazanmış, kayıt yaptırmış ve kalacak yer olarak da Osmangazi Talebe Yurduna kayıt yaptırmıştım.
Gideceğim günün akşamı Hacı Ali Dayı ve Hacı Zela Teyze yine bizi uğurlamaya gelmişlerdi. Kendilerinin 8-10 kovanda arısı vardı.
O zaman Çaykur’un Teneke kutuda Çay Filizi çayları yeni çıkmıştı. Bu çaydan, tenekesini kullanabilmek için 1 kg. almışlar, çayını boşaltmışlar, deterjanlı suyla 3-4 gün, günde iki kez kaynatıp kokusu gitsin diye havalandırdıktan sonra, bal süzüp doldurmuşlar. Çay hacmi kaba olduğundan, balda ağır hacimli olduğundan, 3-4 kilo bal doldurup, ağzını kapatıp naylonla sarıp getirmişler. Bunu giderken valizine koy götür dediler.
Kalmak için ev tutmadığımı, özel yurtta kalacağımı, gıda ve yiyeceklerin yurda getirilmesinin yasak olduğunu söyledim.
Hacı Zela Teyze, bundan bir şey olmaz, valiziyin bir köşesinde dursun, yolculukta ağzı açılsa bile naylonda sarılı, dışarı sızıp batırmaz, karnın bir acıkıverdiğinde, geç kalıp yurdun yemeğine yetişemediğinde, fırından sıcak 1 ekmek alıp, içine koyduğunla yiyiverirsin, götür bunu dedi.
Oturduk, sohbet ettik, son kez cemaatle yatsı namazımızı kıldık çayları içtik meyvelerimizi yedikten sonra, müsaade aldılar, vedalaştık helalleştik başarı dilediler.
Hacı Dayının elini öpeyim diye tuttuğumda, avucumun içine bir kağıt parçası bıraktı, cebime kattım, sonra Hacı Zela Teyzenin elini öptüm ve ayrıldılar. Onlar gittikten sonra 10 lira para verdiğini gördüm.
Başarımız için binlerce hayır dua ettiler. Bu hayır duaları için Cenab-ı Allah kendilerinden razı ve memnun olsun.
Tabii ki ben gurbette iken her ikisi de Rahmet-i Rahman’a kavuştular Ruhları şâd, mekanları cennet olsun.
2009 yılında nasip olup hacca gittiğimde Ravza’da peygamber efendimiz (sav.)’in kabrini ziyaret ettikten sonra, Diyanet İşleri Başkanlığının hac rehberi kitabını alıp orada yapılması gerekenleri okurken kimlere dua yapılacağını sırasıyla saydıktan sonra sizlerin yetişmesinde emeğe geçenlere de dua edilir diye yazılmış, okuyunca Cenab-ı Allah ilk önce aklıma Hacı Ali DEMİRCİ Dayı ile hanımı Zela Teyzeyi, evinde okurken kaldığım Mustafa TURACI Dede ile hanımı Zübeyde Teyze ve Kur’an-ı Kerim okumayı öğreten Hocam Hafız Baki USLU ve hanımı Nuriye Yengemi aklıma getirdi.
Ben de haklarında hayır duada bulundum tekrar hepsinin Ruhları şâd, mekanları cennet olsun. Fatihalarımız ve dualarımızda diğer geçmişlerimizle beraber bunlara da dua ve Fatiha göndermeyi eksik etmiyoruz.
Cenabı Allah bizleri de, ilim tahsil edenlere yardım eden ve hatırlananlardan eylesin inşallah.