banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

İnsanoğlu olarak tek başımıza yaşamak zorunda kalsak elbetteki birçok zorluklarla karşılaşırız. Zira Mevla bizi yaratırken tüm canlılara bahşettiği bir çok özellikleri vermiş ise de insan oğluna bu kapsamda akıl vererek üstün kılmıştır. Aklını kullanmaması durumunda diğer canlıların arasında hemen hemen en aciz ve çaresiz sayılır.

 

            Açlığa ve susuzluğa dayanıklılığı, avlanma kabiliyeti, soğuk ve sıcak ortamındaki pozisyonu ve ihtiyaçlarının sınır ve sonunun olmaması gibi karakter ve kabiliyeti göz önünde bulundurulduğunda mutlaka toplu yaşamaya gereksinim duyacaktır insanoğlu. Bu konuda madem seçeneğimiz yok ise toplu yaşamanın da yolunu bulmak ve kulvarda gereği gibi yürümekten başka da çare ne yazık ki görünmüyor. Bakmayın  siz o dağlarda tek başına yaşayalım, yaşıyorum diyenlere onlar fanteziden başka bir şey değildir.

 

            Tek başımıza yaşama olanağımız yok ise birlikte toplumsal düzeyde yaşıyoruz. Bu şu demektir büyükten küçüğe doğru önce ulus, sonra hemşehri, sonra mahalle, sonra sokakta ve derken evde birliktelik. İşte bu noktada bütün bu grupların içerisinde de bazı rollerimiz ve yapmamız yapmamamız gerekenler vardır. Bu grupların birey olarak üzerimizdeki, baskısı ve etkisini gözardı etmemek gerekir. Zaten toplumsal olgu sonucu oluşan adet ve davranışlar adet ve töre olarak da önümüze gelir. Bu adet ve töreler o kadar etkili ve yetkili olur ki bazen yazılı hukuk kurallarının bile önüne geçtiğine şahit oluruz. İşte bu şimdiki adıyla mahalle baskısından başka bir şey değildir.

 

            Mahalle baskısı her zaman var olmaya var da bizlerde şu ya da bu şekilde bunun muhatabı ya da mağduru  olma açısından çok dikkati olmak zorundayız. Bu mahalle baskısıyla hayatımızı şekillendirme ve buna uygun dizayn etmekte imkan ve şartlarımızı unutmamak gerekir. Şüphesiz mahalle baskısını hissediyoruz, hissettiriyoruz. Ancak bunu gerekçe göstererek dur durak bilmez davranışı, bütçemizin sınır ve kapasitesini aşan harcamalar, bilinçsiz borçlanmalar gibi ailenin temelini sarsan, zora sokar. Hatta yuvalarımızı, bu hal ve hareketler, şu desin bu desin, onun var benim niye yok, ayıptır gibi mahalle baskısının değişik versiyonlarına kurban etmemek gerekir.

 

            Hayatımızın her evresinde hesap kitap içinde olmamız akıl sahibi olarak yapmamız gereken en erdemli işlerin başında gelir. Özellikle bu mahalle baskısı, çocukların evlendirilmesi, ev eşyası seçiminde, giysi seçimi ve daha ileri boyutlarda ev ve araba alımı, okul seçimi, mahalle ve semt seçimi gibi değişik versiyonlarda önümüze çıkmaktadır. Bununda en çok takipçisi ne yazık ki bayanlar ca yapılmakta erkekler de özellikle araba faktöründe bundan geri kalmamaktadır. Kim yaparsa yapsın, kimden gelirse gelsin hesapsız kitapsız yapılan harcamalara bir kılıf bulmaktan vazgeçelim. Atalarımızın çok güzel ifade ettiği gibi “Ayağımızı yorganımıza göre uzat” yoksa aç kalır, açıkta kalır, ağzımızın tadı bozulur da nasıl olduğunu anlayamayız.  Acınacak duruma düşünce de  ne mahalle baskısı kalır ne de bunların takipçisi.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.