banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Dünya Sağlık Örgütü (WHO); BM’ye bağlı olan ve toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışma yapan bir örgüttür. 7 Nisan 1948’de kurulmuş olup, merkezi İsviçre’nin Cenevre kentindedir. Kurucuları ABD, Brezilya, İngiltere, Türkiye, Fransa, Meksika’dır.

Şimdiki Başkanı Tedros Atdhanom Ghebreyevus’dur.

 1945 yılında ABD’nin San Fransisco kentinde, BM toplanmış ve bu toplantı da Çin ve Brezilya’lı delegelerin önerisiyle, ‘’Uluslararası Sağlık Örgütü’’ kurulması teklifi oy birliğiyle kabul edilmiştir.

19-22 Temmuz 1946 tarihlerinde Newyork’ta düzenlenen konferansta BM’ye üye 51 ülkenin temsilcileri, Gıda ve Tarım örgütü (FAO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), OIHP (Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Halk Sağlığı Bürosu), PAHO, Kızılhaç, Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu ve Rockefeller Vakfı temsilcileriyle, Dünya Sağlık Örgütü Anayasa’sı oluşturulmuştur.

26 Üyenin onayı ile 7 Nisan 1948’de Anayasa onayı gerçekleşmiş ve bu 7 Nisan her yıl ‘’Dünya Sağlık Günü’’ olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Örgütün amaçlarını yerine getirmek için 22 görev sayılmış ve 22 görev olarakda örgütün amacına ulaşmak için gereken her önlemi almak olarak tanımlanmıştır.

Örgütün Türkiye ofisi, 1959 yılında Ankara’da kurulmuştur. Ayrıca İstanbul’da, Avrupa İnsani ve Sağlık Acil Durumlara Hazırlık Merkezi faaliyete geçirilmiştir.

20 Mayıs 2020 tarihi itibariyle örgüte 194 ülke üyedir ve 2 ülke de ortak üye durumundadır.

Dikkatinizi çeken bir şey oldumu bilmiyorum. Oda şu, Dünya Dünya Sağlık Örgütünün Anayasası’nı hazırlayan kuruluşlar arasında Rockefeller Vakfı bulunmaktadır.

Bu vakfın sahibi, Rockefeller ailesi veya hanedanlığı, dünyada finansal olarak olarak en büyük servete sahip ailelerinden biri olan Amerikalı bir ailedir. Ailenin servet kaynağı petrol endüstrisi olup, politika ve bankacılık işlerinde de oldukça aktif olan bir ailedir. Ailenin servetinin 15 Trilyon dolar olduğu ifade edilmekle birlikte, bu rakam buz dağının görünen yüzü olarak bilinmektedir. Ailenin kökeni kutsal Roma’ya dayanmaktadır.

Peki, aşı üretimine de onay veren Dünya sağlık Örgütü’nün Anayasası hazırlanırken, Anayasayı hazırlayan kuruluşlar içerisinde, dünyanın en zengin ailesine ait vakfın bulunmasının amacı veya anlamı ne olabilir?

Sağlık sektöründe istismara en kolay olan, ilaç giderleri ile tıbbi malzeme ve cihaz giderleridir.

Sadece sömürü aracı olarak değil, önce bu ilaç ve cihazların kullanımının sürekliliğini sağlamak, daha sonra da pazarı sürekli canlı tutmak için, koruyucu sağlık hizmetinden ziyade tedavi edici sağlık hizmetine doğru, sağlık politikalarının yönlendirilmesi ve talebin artırılması en rasyonel yol olmaktadır.

Bizim ülkemizde şu anda, hastanelere gitmek için aile hekimlerinden sevk zinciri uygulamasına geçilse, neredeyse küçük kıyamet kopmasa da, 7,2’lik bir halk-sağlık depremi yaşanır.

Sağlık üzerinden bu mekanizmanın işlemesi veya işletilmesi için, insanların sağlığını önce bozmak, sonra da bozulan sağlığı teşhis ve tedavi etmek için, kısır döngü oluşturup talep sürekli hale getiriliyor.

Gıda boyutu çok daha önemli ve üzerinde çok daha ciddiyetle durulması gereken ayrı bir konudur.

İlacı kullan, yan etkileriyle sağlığın bozulmamış kısmını da tağşiş et, tekrar ilaç kullanarak hastalığın teşhis ve tedavisi için tıbbi cihazları kullan, bu döngü nereye kadar daha devam edecek?

Yeni ve daha kolay sömürü yöntemleri bulunucaya bu böyle devam edeceğe benziyor. Yoksa Rockefeller ailesinden doyum beklemek imkansız ve beyhude bir bekleyiş olur. Kaldı ki  Rockefeller ailesi, 2. 3. 4. Kuşak olarak hem büyümelerini, hemde gelişmelerini devam ettirmektedirler.

Sağlığımızı Dünya Sağlık Örgütüne Kurban vermeden bu kısır döngüyü kırıp tersine çevirmeliyiz. Bunu yaparkende yeni kısır döngülerin arasına sıkışmamalıyız.

İnsan hayatı sermaye rantına ve sömürüsüne kurban verilmeyecek kadar kıymetlidir. Hele hele Rockefeller ailesinin gelecek hesaplarından daha da kıymetlidir.

Bunu anlamak ve bundan kurtulmanın en kestirme yolu da, okumak, okumak, çok okumaktan geçmektedir.

Hafta da bir kitap okuyalım, okuyamazsak ayda bir kitap okuyalım, olmazsa üç ayda bir kitap okuyalım. Bu da olmazsa altı ayda bir, buda olmuyorsa bari yılda bir kitap okuyalım.

Bu da olmuyorsa, bırakalım edebiyat yapmayı, Rockefeller ailesi, kitap okumayanların sırtıntan deyim yerindeyse ‘’Kitabın Gavli Üzere’’ para kazanmaya devam etsin…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.