Şu dünya ne garip değil mi bazen şahit olduklarımızın, yaşadıklarımızın izahında zorluklar yaşıyoruz. Görsel ve sanal basında okuduklarımıza, gördüklerimize çoğu zaman şaşıyoruz nasıl olur bu yada haydi ya gibi.
İşte bu gibi olaylara toplumsal tepkimiz bazen uzakta olduğumuz için ancak bu kadarla sınırlı kalıyor. Örnek olarak tv kanallarında çıkmış o çöpçatan programlarının yerini alan programlarda kadın utanmadan sıkılmadan kocasını atfen ve ama ben ondan daha az aldatıyorum diye savunma yapabiliyor. Bu nasıl bir yaklaşım ve hangi kültürün ürünü olabilir. Sahi bunlar kim, nereden geldiler, bizden biri olamazlar.
Yine üç kuruş borç için Kuran-ı Kerime el basabiliyor yetmiyor bir daha el basıyor ama yine borcunu ödemiyor.. Bu nasıl bir davranış sorarsan Elhamdülillah diyecek tabi ki. Basit mi bu kadar bu iş. Sana göre anlaşılan çok basit bari yalana dolanına mübarek kitabımızı alet etmeyin ve kullanmaya çalışmayın. Bilin ki Allah yarına bırakır ama asla yanına bırakmaz bunu unutmamak lazım. Maalesef örf, adet, gelenek ve görenekleriz sürat le erozyona uğradığı gibi bu kutsal değer algımızda erozyona uğruyor yoksa bırakın el basmayı yeminin bile dinimizde kefareti var bu işler oyuncak değildir.
Alacak verecek için yapılan onca yeminler yalan ve dolanlara piyasada bolca rastlıyoruz. İcrada bulunan senetler, ödenmeyen çekler bunlarında haddi hesabı yok gibi. Bunları ekonomik nedenlere bağlamak bence işin kolay tarafına kaçmak gibidir. Bunların altında yatan ekonomik neden yanında kaybolan dürüstlüğümüz yitirdiğimiz güvenimizi kısaca sözümüzün eri olmamamız ile basiretsizliğimiz var. Bunun başka bir izahının olduğuna pek inanasım gelmiyor.
Ahlak ve terbiyeden yoksun yaşam sonucu gelinin noktada işte ben daha az aldattım gibi edepten ve terbiyeden noksan, noktanın, en son varış yeridir. Yine bazı programlar da aile içi olayların deşifre edilerek üçüncü şahısları geçin dünya aleme televizyonlardan canlı anlatılması tabiri caiz ise keçileri kaçırma ile eşdeğer değilde nedir ?
Necip Fazıl’ın dediği gibi ‘’Utanırdı burnunu göstermeye süt ninem, kızımın gösterdiği kefen bezine bak ‘’ Yıllar önce ne güzel söylemiş üstat. Şimdi insan gördükleri ve şahit olduklarına vay be dememek elden değil. Ancak vay be demekle kurtulsak ne ala, maalesef toplumun bir ferdi olarak toplumu da oluşan bu yangında ne yazık ki hepimiz etkileniyoruz. Yani sorun artık bireysellikten çıkıp toplumu topyekun ilgilendirir hale gelmiş bulunuyor. Endişem tam da bu mutlaka toplum olarak başımıza kötü işler gelmeden kendimize gelmeli ve dinimize,töremize uygun davranarak bu temiz ve saf duyguları hayatımıza geçirmenin tez elde yolunu bulmalıyız. Yok sa işimiz zor ki zor ve şu soruyu da sormadan duramıyorum.
Sahi biz nasıl bu hale geldik. Bilen var mı?