banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Her fırsatta karşısına geçip kendimizi görme, görüp düzeltme ihtiyacı duyduğumuz ayna; sözlüklerde ‘üzerine düşen ışıkları ve şekilleri yansıtan parlak eşya, arkası sırlanmış cam, ayine’ diye karşılık bulurken bu kelimenin hayatın içinde ‘bir şeyi, bir olayı en iyi canlandıran yansıtan şey’ gibi mecaz kullanımlarına da rastlanmaktadır. ‘Mustafa Kutlu eserleriyle devrinin sadık bir aynasıdır’ gibi…

        Ayna, kimi zaman ‘insan’ anlamı kazanarak tasavvuf terimi, kimi zaman halk dilinde ‘röntgen’ olmuş kimi zaman da ‘işler ayna’ örneğinde olduğu gibi ‘iyi, yolunda’ anlamında argolarımız arasına girmiştir.

        Bu yazımda özellikle kerim kitabımız Kur’an’ın kimi surelerinde hatta kimi berceste ayetlerinde karşılaştığımız boy aynalarından söz etmek istiyorum. Mü’minun suresi bunlardan biridir mesela.

Mushaf’ta 23. sırada yer alan bu sure Müslüman kimliği taşıdığı iddiasında olanların kendileriyle yüzleşebilecekleri bir boy aynasıdır adeta. Orada bazı özellikleriyle tanıtılan mü’minlerin hallerine bakarak kendimizi görmemiz, görüp test etmemiz her zaman mümkündür.

Bana ‘boy aynası’nı düşündüren surenin giriş ayetlerine M. İslamoğlu Hoca ‘Hayat Kitabı Kur’an’da ‘ideal mü’minin portresini çizen ayetler’ diyor.

İşte o ilk ayetlerle çizilen mü’min portresi:

“Doğrusu, gereği gibi inananlar gerçek kurtuluşa erecekler.

Onlar ki salatlarında (namaz) alçak gönüllü bir duyarlık içindedirler.

Onlar ki boş ve anlamsız şeylerden yüz çevirirler.

Onlar ki arınmak için (zekat) yapılması gerekeni yaparlar.

Onlar ki iffetlerini korurlar.

Ancak kendi eşleri yani (evlilik yoluyla) meşru olarak sahip oldukları müstesna, şüphesiz ki onlar (eşleriyle ilişkileri sebebiyle) kınanmazlar.

Ve onlar ki emanetlerine ve ahitlerine sadakat gösterirler.

Ve onlar ki namazları üzerine titizlenirler.

İşte onlar (mutluluk yurduna) varis olacak kimselerdir.

Firdevs (cenneti)ne mirasçı olacak bu kişiler orada ebedi kalacaklar.”

Adına küreselleşme dedikleri bir rüzgâra kapılan insanlık büyük değişimler yaşadı, yaşıyor; çünkü bu rüzgârlar toplumsal yapıları değiştirmek amacıyla, değiştirip istedikleri istikametlere sürüklemek amacıyla oluşturuldu. Bunun küreselleşmenin en önemli ayağı olan medya yoluyla başarıldığını görüyor, biliyoruz aslında. Yazık ki bir işe yaramadığını da…

Şimdi bu aynalarla yatıp onlarla kalkıyor; onlarla gülüp onlarla ağlıyor; onlarla oynuyor, onlarla avunuyoruz. Dolayısıyla küresel aktörlerin istediği gibi bilgileniyor, onların istediği gibi düşünüyor, onların istediği gibi yaşamaya çalışıyoruz.

Çalışıyoruz da ne oluyor? Bir kere bastığımız zemin ayaklarımızın altından kayıp gidiyor, değerlerimizden hızlı bir şekilde uzaklaştığımızı görüyoruz. Neticede ilkeli fert gidiyor sadece kendini düşünen bencil bireyler geliyor.

Rabbimizin bizi karanlıklarda kalmamamız, yolumuzu kaybetmememiz için gönderdiği apaydınlık aynaları bir kenara bırakıp her biri bize kendimizi unutturmak üzere programlanan sahte aynalarla daha çok düşüp kalktığımız, onlardan gözlerimizi alamadığımız için en önemli savunma sistemlerinden kendi ellerimizle mahrum ediyoruz kendimizi.

Oysa İsra 36’daki aynaya bakabilseydik savunma sistemimiz bu kadar yara almayabilirdi. Rabbimiz bu surenin 22-39 ayetleri arasında kendisine asla şirk koşulmaması başta olmak üzere anne babaya, yetimlere, yoksullara nasıl davranılması gerektiğini hatırlatıp haksız yere cana kıyılmaması, zinaya asla yaklaşılmaması gibi temel insan hakları konusunda hoş karşılamadığı kötülükleri sayarak bugün sayılan kötülüklerden birçoğuna bulaşmamızın nedeni olan bir zaafımızı gösterir:

“”Ve bilmediğin bir şeyin peşinden gitme! Çünkü kulak, göz, ve gönül bütün bunlar ondan dolayı sorguya çekilecektir.” 17/36

Sosyal medya aracılığıyla üzerimize adeta sağanak sağanak yağan haber veya bilgilerin ne kadarı doğru, ne kadarı yalan biliyor muyuz? Ne kadarın araştırıyor, üzerine hemen atlayıveriyoruz?

İşte bir ilahi ayna daha: “O kullar ki, sözün tamamını dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın kendilerine doğru yolu gösterdiği kimseler bunlardır ve işte onlar, akletme yetilerini kamil manada kullananlardır.”

Görmek ve bakma, ilgili duyu organlarını görmek ve duymak istediklerimize çevirebilmektir. Aynalar da belli, yollar da…

Hal böyleyken bir şarkıda söylendiği gibi ‘Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına’ demenin sorunlu bir ifade olduğunu düşünüyorum.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 03 Mayıs 2021

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.