2020 yılının takvim olarak bitmesi, 2021 yılının başlaması ile bankalar, 2020 yılı net kârlarını açıklamaya başladılar.
İsim vermeden açıklayayım. Benim de kredi kartını kullandığım bir bankanın, 2020 yılı net kârı ne kadar biliyor musunuz? Tam 5 milyar küsur TL. Ağırlıklı olarak hepsi milyar milyar net kar etmişler.
Bahse konu olan net kar; tekrar vurgulayalım ki; personel ve tüm masraflar düşüldükten sonra belirlenen kârdır.
Tam da anlatmak istediğim bu işte... Esnaf batarken esnafa para veren, kredi veren bankalar milyar milyar kar ediyor. Ortada bir yanlışlık var ve esnaf açısından bir sorun olduğu aşikar.
Kısaca şöyle açıklayalı Eskiden ağalık sitemi olduğu gibi, şimdi de esnaflar bankaya çalışıyorlar. Yani modern şekli ile eskiden ağalara köle olan vatandaş şimdilerde bankalara köle durumuna getirildiler… Faizin bulaştığı hangi sitem iflah olmuş ki Türkiye iflah olsun.
Arjantin'de uygulanan bir sitem hoşuma gitti. "Nedir o sistem?"derseniz eğer, Pandemi sürecinde iş yapmayan kötü durumda olan esnafa yardım diliyor. Bir kereye mahsus olarak getirilen bu özel vergi ile 2,3 milyon dolardan fazla serveti olanlar ülke içindeki varlıklarının yüzde 3’ünü, ülke dışındaki varlıklarının da yüzde 5’ini devlete verecekler.
Hükümet bu sayede 3 milyar dolar vergi toplamayı umuyor. Bu verginin bir kısmı esnafa bir kısmı da yoksullara yardım ve eğitim bursları için kullanılacak.
LGBT VE İNTERNET….
Geçtiğimiz haftalarda Whatsap verileri tartışması ana gündem maddesi idi.
Ne garip değil mi? Elin gâvuru sistemi kurmuş ve takır takır işletiyor. Sen de bedava diye gönüllü olarak gidip ona teslim oluyorsun. Adam diyor ki "ben senin bana verdiğin o mahrem bilgileri istediğim gibi kullanacağım, herkese açacağım, üçüncü kişilere, istihbarat örgütlerine, derin örgütlere satacağım" diyor sen de hemen hopluyorsun.
"Yok şöyle yok böyle, olmaz kardeşim" diyerek bağırıp çağırıyorsun. Kendin yapacaksın, milli olacak. Sen birilerinin sürüsü olmayacaksın.
Sürü olmaya devam edersen, birileri de gütmeye devam eder. Onun için, gelişen çağın internet ve iletişim çağı olduğunu aklından çıkarmayarak, tez elden bunun üzerine internetteki her şeyi milli yapma yolunu seçeceksin. Bunun zamanı geldi de geçiyor bile..
Duydunuz mu Daha dün İç işleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ve Devlet Bahcelinin Boğaziçi eylemcileri için söyledikleri"Dünyayı yöneten derin güçler tarafından kullanılan maşalar, uşaklar, vatan millet düşmanı satılmışlar. İşi provoke etmek için kullandıkları kişiler" mesajı twitter tarafından "nefret söylemi" diyerek engellemiş.
İşte olayı boyutu…
Şimdi söylemek istediğim şey; bu alçaklar ilçelere kadar LĞBT denilen ibnelerin reklamını yaparak meşrulaştırmaya çalışırlar, bu twtir, istegram, facebook da onları savunur ama "ülkeyi bölmeye çalışmak, yabancı örgütlere, dış güçlere uşaklık yapmak, insan hakları sayılır, demokrasi sayılır, nefret söylemi sayılmaz.
Bu gün internetin, cep telefonun girmediği ev sosyal medya kullanılmayan kişi kalmadı .
Ben görmedim ama geçtiğimiz günlerde bu LGBT ahlaksızlığını Seydişehir’de meşrulaştırmaya çalışan paylaşımlardan bahsedildi. Olayın geldiği nokta açısından halimiz pür mealimiz bu şekilde.
Sosyal meydanın "kayya kuyusu" gibi her türlü ahlaksızlığın her türlü dolandırıcılığın her türlü yalan dolanı söyleme, halkı provoke etme hakkı var.
Ama ülkenin O ülkeyi yönetenlerin hiç bir hakkı yok. Bu ortamda aklımızı başımıza almazsak eğer, devlet olarak bu işe bir nizam bir intizam bir kontrol mekanizmasını daha aktif hale getirmesek eğer durum vahimdir.
Sonuç "Sosyal Medya güvenliği Sınır güvenliği kadar önem arz etmektedir"
Değilse Geleceğimiz tehlikede demektir…
