علمت شيئا وغابت عنك اشياء
Evet,tümü bilmeyen tümün bir parçası hakkında çok sağlıklı malumat ve bilgi veremeyeceği gibi,bir veya bir kaç parçayı bilen kimse de , tüm hakkında sağlıklı bilgi veremez.
Sadece bir şeyi bilen kimse, her şeyi veya çok şeyi biliyormuş gibi mevzuya girerse sağlıklı bir anlatım, iyi bir sunum ve aktarım olamaz.
"Sen bir şeyi bildin ama çok şeyi kaçırdın" kaidesi bu konuda ufuk açıcı'dır.
Bazen kişi, parçalara takılıp kalabiliyor ama, parçaları bir araya getirdiği zaman tam fotoğraf ortaya çıkıyor o zaman bu fotoğrafın anlamı oluyor ve görenlerin işine yarıyor.
İslami ilimlere gelince, İslami ilimlerde de durum aynıdır.Bir zamanlar bir alim,İslami ilimlerin tümünde ve bu ilimlere hizmet eden âlet ilimlerinde de mahir olabiliyordu, ne sorsanız cevap verebiliyordu fakat zaman geçtikçe himmetler azaldı kabiliyetler geriledi ve bir âlim ancak bir dalda derinleşebiliyor, bir miktar maharet kazanabiliyor.
Bu konuda şöyle demişlerdir :
لا يحيط بالعلم ترا احد
لا ولو مارسه الف سنه
انما العلم كبحر س.زاخر
اتخذ من كل شيء احسنه
Bin yıl emek verip diz çürütse de, hiç kimse ilmin tümünü ihata edemez.Zira ilim çok engin bir denize benzer,o halde sen ey ilim talebesi her şeyin en güzelini almaya ve elde etmeye bak.
Her şeyi ile uğraşan her şeyden mahrum kalabilir, her yerde olmak için çabalayan da hiçbir yerde olmayabilir,bundan dolayı kişi ahirette kendisine azık olabilecek ve terazinin sevap bölümünde olacak amellere ilimlere himmetini vaktini ve gerekirse servetini harcasa değer,Çünkü âhirete intikal ettikten sonra bütün dünya bir adamın olsa onunla bir gram sevap alamaz.
Her yerde veya birçok yerde olmak veya görünmek te mümkün değildir, bir yerde olan çok yerde ve her yerde olabilir her yerde olmaya çabalayan hiçbir yerde sayılmayabilir.
Meşhur Ehlibeyt aşığı nahiv ve tasavvuf alimi Molla cami'ye birisi sormuş : Bana bir tavsiyede bulunun, buyurmuş ki : Gönül erlerinden birisinin kalbinde sevgin olsun veya onun sevgisi Senin kalbinde olsun Yüce Allah senin gönlüne bakarsa onu görür onun gönlüne bakarsa seni görür ve her iki halde de sana rahmet eder.
NOT : Bu,bütün Gönül erlerini sevmeye engel değildir,Rasulullah efendimizden başlayarak
Ashab-ı ,tabiini, onları ihsan'la takip edenleri, bütün büyüklerimizi, alimlerimizi, gönül erlerini, şehitlerimizi, akrabalarımızı ve bütün müminleri sevmenin lezzeti şerefi getirisi artısı ayrı bir şeydir.
Ahirette bazılarının çekeceği en büyük hasret ve pişmanlık, kendilerine şefaat edecek ve hallerini soracak şefaatçılarının ve dostlarının olmayışıdır.
"Şimdi bizim ne
şefaatçılarımız var,ne de samimi bir dostumuz" Şu'arâ suresi 100,101 Âyetler.
Ey yüce Allah'ım Resulullah efendimizin ve günümüze kadar bütün büyüklerimizin şehitlerimizin gönül erlerinin hakiki sevgi olan senin sevgine vesile olan sevgilerini bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize nasip eyle.
Âmin.
Ahmet ÖZKAN
7 Şubat 2021 Pazar