الفرض افضل من تطوع عابد
حتى ولو قد جاء منه باكثر
الاالتطهر قبل وقت وابتدأ
للسلام كذلك ابراء معسر
İbadet eden birisinin yaptığı nafile ibadetler çok olsa da, farz yine nafileden daha faziletlidir.
Ancak üç yerde nafilenin sevabı farzdan daha fazladır, vakit girmeden önce abdest almak selam vermek ve borçlu iken zor durumda kalanı bu borçtan muaf tutmak.
1)- Farz namazın vakti girdikten sonra namaz kılmak için abdest almak farzdır ama vakit girmeden aynı abdesti almak sünnet olduğu halde daha faziletlidir.
2)- Selam vermek sünnet almak farzdır, Rasulullah efendimizin "karşılaşan iki kişiden en hayırlısı önce selam verendir"Buhari Hadis no : 6237. hadisi şerifine göre bu sünnet bu farzdan daha faziletli oluyor.
3)- Borç verdiğimiz kişi borcunu ödeyemiyorsa, ona mühlet vermek vaciptir ama onu tamamıyle muaf tutmak sünnettir, bu sünnet bu vacipten daha faziletlidir.
Enes bin Malik anlatıyor : Medine - i Münevvere'ye geldiğimde yüce Allah'a dua ettim ki bana salih bir dost nasip eylesin, Ebu hureyre ile karşılaştım ona dedim ki : Rasulullahtan duyduğun bir şeyi bana anlat, Ebu Hureyre dedi ki : Rasulullah efendimizden duydum şöyle buyurdu : Kıyamet günü kul ilk olarak namazdan sorguya çekilir, hesabını iyi verirse kurtulur felah bulur, hesabını veremez de namaza takılırsa, zarar ve azab görür,bunun üzerine
Allah buyurur ki : Bu kulumun ameline bakın, amelinin içinde tatavu' yani nafile ibadet varsa onunla farzın eksiğini tamamlayın, diğer bütün ibadetler için durum aynı şekilde cereyan eder, yani her farz ibadetin eksiği varsa o farz ibadet cinsinden nafile ile tamamlanır. Tirmizi Hadis no : 413.
Burada anlaşılması zor fakat zor olduğu kadar da çok önemli bir husus vardır.
Nafilenin eksiğini tamamladığı farz, hiç kılınmayan bir farz mı yoksa kılındığı halde bu farzın eksik kalan sünnetlerinin tamamlanması mı? Büyük bir akaid ve hadis alimi olan imam-ı Beyhaki bu hususta şöyle der : Nafilelerin tamamladığı eksiklik, kılınmayan farz namazın kendisinin değil,farz namazın içinde olması müstehap olan fakat eksik kalan huşû ve tedebbür gibi hususlardan mütevellid olan eksikliktir, yoksa hiçbir zaman bir nafile bir farzın yerine geçemez.İbn-i Hacer el - Heytemî Tuhfet ül -muhtac 2/219.
Mesela öğlen namazının farzındaki eksik kalan huşû ve kıratın tedebbürunu öğlen namazının sünneti yani nafilesi telafi edebileceği gibi, ikindinin nafilesi de öğlenin farzındaki bu açığı kapatır. Mekke-i mükerreme'de ki bir farza yazılan yüzbin farz, bu anlamda farz olan namazın eksik kalan sünnetlerinin yerine geçer.
Bazıları da sünnetler vacibin eksiğini, vacipler de farzın eksikliğini gidermede önemli rol oynar demişlerdir.
farzın ve vacibin dışında kalan tüm ibadetlere nafile denir, nafileler Yüce Allah'ın kulunu sevmesine, peygamberin sevgisine yüce Allah'a
mânen yaklaşmaya, Resulullah efendimizin şefaatına nâil olmaya ve yukarıda geçtiği gibi en doğru anlamıyla vacibin ve farzın eksiğini kapatmaya vesile olması itibariyle çok önemlidir.
Sonuç itibariyle her ibadetin farzı kulun yüce Allah'a yaklaşmasına en büyük vesiledir, farzları aksatmamak şartıyla imkanı olan mümin demin saydığımız faziletlere ve hususlara nail olmak için elinden geldiği kadar sünnetlere ve nafilelere hayatında yer verir,aklımıza gelen ne kadar farz varsa aşağı yukarı hepsinin cinsinden nafileler var buna dikkat etmek lazımdır.
Yüce Allah takdim ettiğimiz ve edeceğimiz farzları vacipleri nafileleri lütfuyla kerem'i ile kabul buyursun riyadan gösterişten kabulune mani olan engellerden bizleri mahfuz ve mahsun eylesin.Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
26 Aralık 2020 Cumartesi