banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

2
   O'na salat ve selam olsun Rasulullah efendimiz Huzeyfe bin el - yemân ve Ebu Hüseyl isimli iki Sahabiye :  madem Kureyş'in kafirlerine Allah'a yemin ederek " Bedr'e gitmiyoruz, Medine'ye dönüyoruz" dediniz sözümüzü tutalım buyurduğu zaman müslümanlar sayıca çok az idiler, düşman ise sayıca çok fazlaydı,buna rağmen Rasülullah Efendimiz karşıdaki gayri muslim bile olsa ona  verilen söz tutulsun tâlimatını verdi.
   Hudeybiye antlaşmasının tafsilatına girmeden, antlaşmanın bir maddesine konumuzla ilgili olduğu için değinelim:
   Kureyş tarafından biri gelip müslüman olursa geri verilecekti, Müslümanlardan biri gidip Kureyş'e ilhak olursa geri verilmeyecekti.
Bu madde antlaşma maddeleri içinde zahire göre en ağır olanıydı.
   Rasulullah efendimiz Hudeybiye'den sonra Medine'ye varır varmaz kureyş'ten biri olan Utbe bin Useyd  es -sakafî Mekke'de müşriklerin elinden kurtularak Medineye  gelip Müslüman oldu, antlaşma gereği müşrikler adam gönderip onu Rasulullah'tan istediler ve  bize verdiğin sözü tut dediler. Rasulullah Efendimiz Mekke'den gelen Ütbeye dedi ki :  Biz onlara söz verdik bildiğin gibi onlarla antlaşma yaptık dinimizde sözde durmamak olamaz sana ve  güçsüz Müslümanlara Yüce Allah bir çıkış yolu ve bir kolaylık verecektir, Sen Mekke'ye dön.Utbe  dedi ki  :  Ey Allah'ın Rasulü nasıl beni müşriklere teslim ediyorsun, müşrikler dinimde beni fitneye düşürecekler. Rasulullah buyurdu ki :  Dönmelisin, senin ve seninle beraber olan zayıf güçsüz Müslümanlara Allah bir çıkış yolu ve bir kolaylık verecektir. Mekke'den Onu teslim almak için gelen iki  kişiye Utbeyi teslim etti.
   ona salât ve selâm olsun Resulullah efendimiz Müslüman olan bir arkadaşını müşriklere teslim etmesi ne kadar zor ama öbür tarafta verilen söze sadık kalma gibi dinimizin bir emri vardır ve onu uyguladı.
   Mekke'ye döndüklerinde yolda onu alan iki kişiden kurtulup kendine bir baraka kurdu ve mekkelilerin ticaret yapmak için geçtikleri o yolda onlara tehdit oluşturmaya başladı, bunun gibi gelip Müslüman olan birkaç kişi aynı şekilde Utbeye katıldılar,  sonra müşrikler işin içinden çıkamayacaklarını anlayınca, Rasulullah efendimize haber saldılar ve o maddeyi kaldıralım ddediler.
   En zor şartlarda ahde vefa gösteren ve sözünün eri olan  bir Peygambere inanan ümmetinin fertleri olarak bizler nasıl sözümüzde durmayız, nasıl birbirimizi kandırırız, nasıl vefasızlık yaparız, bunu anlamak mümkün değildir müslümanlar namaz gibi, oruç gibi, hac ve zekat gibi farz olan sözde durmaya va'de ve ahde vefaya  sadakat'a doğruluğa sarılmadan millet ve ümmet olarak umduklarına kavuşmaları mümkün değildir.
   Bir müslüman, ne yapalım herkes böyle yapiyor ben de yapıyorum diyemez, önce şunu bilelim ki herkes böyle değildir, herkes böyle olsa bile tek başına kalsa bir mümin Hakkı ihkâk  edecek, sadık olacak düz ve düzgün olacak, mü'min'in doğru olma gibi bir görevi vardır. Bu hususta Haris el - muhasibi'nin dediği şu kıymetli  söze beraber kulak verelim :
عليك باتباع الحقي ولا يضرك قلة السالكين واياك وطريق الباطل ولا يغرك كثرة الهالكين
Sen hakka hakikata,doğru olana tabi ol,salikleri ve yapanları az da olsa sana zarar vermez, batıl olana batıl yollara, batıl yerlere ve batıl kimselere yaklaşma, uzak dur batılın tabilerinin ,saliklerinin  ve yolcularının çokluğu seni aldatmasın.
   Nasip olursa bu konuya devam edeceğimizi beyan ederken Yüce Allah'a yalvarıyoruz ve diyoruz ki : 
    Allah'ım Müslümanlar olarak ayrı düştüğümüz ve uzaklaştığımız kur'an-ı Kerim'in ve Rasulullah efendimizin ahlakını tekrar bizlere bu millete,bu ümmete nasip eyle.Âmîn.

Ahmet ÖZKAN

21 Aralık 2020 Pazartesi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.