Gazetecilik hayatımda Seydişehir de insanların benden en çok talep ettikleri konu sokak köpekleri haberini niye yapmıyorsun?
Benim cevabım ise gazeteciliğim süresince belki sokak köpekleri konusu kadar hiç bir konuyu haber yapmadım köşe yazısı yazmadım yine öyle bir durumdayız.
Bunların içinde bu grup onlar ise bu sorunun çözüm merkezi basın olduğu nu zannederek her olayda konunun çözümüne yönelik odaklanmak yerine basına saldırmayı marifet zannediyorlar.
Ama görüldüğü üzere olaylara karşı bu bakış çözüm merkezli olmadığı için sonuç alınamıyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye gündemine dolayısı ile Seydişehir gündemine gelen talihsiz olayı hayvan hakları konusunda hayvan hakları ve bize düşen sorumluluklara daha yakından bakalım.
Yakın zamanda hayvanlara yönelik yaşanan olaylar hepimizin malumu sokak havyaları ve yaralı hayvanlar söz konusu olduğunda Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesine gereği yerel yönetimin yetki ve sorumluluğunda olan hayvanların korunması ne yazık ki gereğince yapılmıyor.
Son olaylar göz önünde bulundurulduğunda bu durumun o kadarda basit olmadığını gösterir nitelikte.
Bu sorun yüzeysel olmayan kalıcı çözümler üretilerek çözülebilir.. İlk olarak Olayı gerçekleştiren işçilerden ziyade hayvanlara karşı duyarsız tavırları takınanlar durdurulmalı ki bu tarz elim olaylar tekrar yaşamayalım.
Hayvanlara karşı duyarlı ve merhametli yönetici ve çalışanların olduğu bir düzen içinde bu tarz olaylar tekrarlanmayacağı kanaatindeyim.
Nitekim emri veren yöneticiler hayvanların koruması konusunda duyarlı olursa işçileri de buna göre yönlendirecek ve uygulamaları buna göre olacaktır.
Uygulamayı yapacak kişilerinde merhametli ve hayvanlara karşı duyarlı kişilerden seçilmelidir. İlçe sakinlerinin hayvanlara karşı bu kadar duyarlı olduğu bir belde de buna uygun önlemler alınmalıdır.
Eğer bu zihniyet değişmezse yani işi ehline vermezsek asla çözüm odaklı olmaz ve başarı elde edemeyiz.
Bu gün yanlış yapanı gönderirsen yerine gelen ehil olmazsa yaptığı işi severek ve benimseyerek bilerek yapmasa aynı sorun devam eder gider bizde bu konunun için kalmaya devam ederiz.
Konuya eğer İlçe bazından çözüm bulunmayıp Seydişehir halkının istekleri görmezden gelinecekse o zaman ilçenin yasa gereği bu konuda bağlı olduğu “İl Hayvanları koruma Kurulu” devreye sokulmalı ve durum çözüme kavuşturulmalıdır.
İlgili yasanın 13. Maddesinde “hayvanın kesin olarak öldüğünden emin olunduktan sonra, hayvanın ölüsünü usulüne uygun olarak bertaraf etmek veya ettirmekle yükümlüdürler.”Ancak halen yaşayan bir canlı ölüme terk edilmektedir. Bir canlıyı bu şekilde ölüme terk etmek hem yasalarca hem dinen yasaktır. Dinimizce herhangi bir canlıya eziyet etmenin yahut öldürmenin ve yahut ölümüne göz yummanın ne kadar büyük bir zalimlik olduğunu hepimiz biliyoruz.
Zaten vicdanlı hiçbir insan bunu yapamaz.
Peki kaza durumlarında neler yapılmalıdır.
Yasa bağlamında kazaya sebebiyet veren kişi hayvanın tedavisinden kendisi sorumludur. Sahipli olan hayvanların tedavi masraflarını sigorta karşılarken ne yazık ki sokak hayvanlarınınkini karşılamamaktadır. Bu yüzden burada vicdan devreye girmektedir. Ve zarar verilen bir canlı başkasına insafına bırakılmamalı her birey kendine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Bu insanlık vazifemizdir.