Okutulması gereken iki kitap var: Kâinat kitabı ve Kur’an.
Kitapların sahibi Allah’tır. İki kitap da Allah’ı tanıtır, ona kulluk ve ibadeti öğretir.
Bütün ilim dalları bu iki kitabın incelenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Kâinat kitabının incelenmesinden fen bilimleri, fizik, kimya, matematik, biyoloji, geometri, astronomi gibi bilim dalları doğmuştur.
Kur’an’ın incelenmesi ve yorumlanmasından tefsir, hadis, fıkıh gibi bilim dalları doğmuştur.
İmam hatip ortaokul ve liseleri iki kitabı da öteki okullara göre daha geniş bir şekilde inceleyen ve öğreten programlara sahip.
Allah, aklı öğrenme programlı yaratmış; kitap göndermiş, okumayı emretmiş. Her türlü bilgi aklı besler, zekâyı geliştirir, insanın ufkunu genişletir.
İnsan maddeden ibaret değil, bedeninde kalp ve vicdan dediğimiz manevi duygular mevcut. Kalbin gıdası manevî ilimlerdir. Allah’ı tanımak insanı rahatlatır; ahiretin varlığı, vicdanımızı huzura kavuşturur. Ölümün son olmadığını bilmek, yapılan iyiliklerin cennetle ödüllendirileceğini, yapılan kötülüklerin hesap günü hesabının sorulacağını bilmek insanı vicdanlı hâle getirir. Vicdan sahibi insan, adaletin yerini bulması için herkesten fazla gayret eder.
Vicdansız insanın adalet duygusu ölür. Harama, helale dikkat etmez, kul hakkı yemekten çekinmez; kötülükler çoğalır.
Esasen Kur’an, kâinat kitabının incelenmesini ister. Fiziğin konusu olan tabiat kanunlarını (Sünnetullah), kimyanın konusu atomu (zerre), elementleri, maddeyi; coğrafyanın konusu suları, nehirleri, okyanusları, bulutları, atmosferi; biyolojinin konusu canlıları, bitkileri, hayvanları; astronominin konusu Ay, Dünya, Güneş, yıldızlar ve yıldız kümelerini geniş geniş anlatır; bu mükemmel eserleri Allah’ın güç, kudret, sanat, azamet ve büyüklüğünün delilleri olarak sunar.
Kur’an, fen bilimleri ile çatışmadığı gibi fen bilimlerini okuyanlar bu konularla ilgili Kur’an âyetlerini çok daha iyi anlar. Fen bilimlerini bilmek, insanın Kur’an bilgisini genişletir ve Allah’a olan sevgi ve saygısını artırır.
İslamiyet kitap dinidir. Kur’an cahil, kitapsız, bilgisiz, kaba, vahşi, yağmacı, kanun ve düzen nedir bilmeyen bir topluma gelmiştir.
Araplar Kur’an’ı okuduktan sonra bilgili, imanlı, inançlı, medeni, merhamet sahibi, kanun ve düzeni bilen, ilme önem veren topluma dönüşmüşler, dünya çapında devlet ve medeniyetler kurmuşlardır.
Kur’an, medeniyet ve ilim; sanat ve marifet kitabıdır. Allah’ı, ahireti, adaleti anlatır; insanları doğruluğa ve dürüstlüğe; büyüklere saygı göstermeye; küçüklere sevgi ve şefkat göstermeye çağırır.
DÜNYA – AHİRET DENGESİ ÖNEMLİ
İslamiyet dünya ile ahiret; fen bilimleri ile dini ilimler arasında denge kurar. İslam her şeye yeterince değer veren bir inanç sistemidir, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedef alır.
Okul, öğrencinin sadece dünya hayatında mutlu olmasını sağlamayı hedef edinirse bunu gerçekleştiremez. Allah’ı ve ahireti anlatmayan bilgi, insanın dünyada mutlu olmasını sağlayamaz. Hastalıklar, deprem, sel, virüs, ölüm ve felaketler karşısında fen bilimlerinin insanı teselli etme şansı yoktur.
Eğer okul, fen bilimlerinin yanı sıra Kur’an ilimlerini de öğretirse insan hem dünyada çalışıp ilerleme, kazanma, huzurlu yaşama gayesini gerçekleştirebilir hem de ahiret hayatına ciddi hazırlanır.
Okullar çocuklarımızın zihni ve bedeni yeteneklerini geliştirmeli; onları dünya hayatında başarılı olacak şekilde eğitmeli. Öğrencinin kalbi ve ruhi ihtiyaçlarını doyurmalı, manevi ilimlerle donatmalı ki hem dünyada adaletli, dürüstlük, merhametli ve şefkatli, iyi insan olsunlar hem de ebedi saadeti kazanmak için gayret etsinler.
Ak Parti bütün okulları seçmeli Kur’an, siyer, temel dini bilgiler dersi koyarak önemli bir adım attı. Yeni milli eğitim bakanının öncelikleri, bu derslerle ilgili üniversite sınavlarında soru gelmemesi, derslerin programlarının normal saatlerin dışına çıkarılması gibi sebeplerle bu derslerden istenen iman, ahlak ve erdemlilik sonuçları alınamadı.
Fen ve sosyal bilimler programlı imam hatip liseleri gösterdi ki liselerde hem dini bilgileri öğrenmek hem de yüksek puanla öğrenci alan üniversiteleri kazanmak mümkün.
Bütün okullar imam hatip ortaokulu ve lisesi programlı olmalı.
Öğrencilerimize hem dünya hayatına hem de ahiret hayatına hazırlanmayı öğretmeliyiz.
35 senelik meslek hayatımda 13 sene imam hatip ortaokulu ve liselerinde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptım. İmam hatipler saygı, sevgi, hürmet, nezaketin en iyi yaşatıldığı okullardır, öteki okullara göre nerdeyse disiplin vakası olmaz. Veli, öğretmen, öğrenci iletişimi saygı ve sevgi esaslarına dayanır. Öğrenciler ahlaklı, erdemli, bilgili, çalışkan ve saygılıdırlar.
LGS’de öğrencinin 40’ı akademik eğitim verecek liselere seçilmeli, diğer öğrencilere meslek eğitimi verilmeli. Böylece üniversitenin önündeki yığılma da önlenmeli.
Yazar Abdullah Yıldız ve Prof. Teoman Durali’nin bütün okullar imam hatip programlı olmalı tezini bütün mesleki tecrübelerimle destekliyorum.