banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Nefes almak mı kıymetli, nefes vermek mi? Elbette ikisi de kıymetli. Nefes almasak ölürüz. Aldığımız nefesi vermesek de ölürüz.

Nefes can demek, nefes sıhhat demektir.

Nefes almak bir nimet, nefes vermek bir nimet. “Bir nefeste iki nimet”

 

                                               HAVA

Nefes almak için HAVA ya muhtacız.

Dünyada 7,5 milyar insan ile 5 milyon tür canlı yaşıyor. Tüm canlılar hava teneffüs ediyor.

Dünyadan hava boşalıverse tüm canlılar ölür.

Allah (c.c) “yerçekimi kanunu” yla havayı dünyaya bağlamış ki bir tarafa kaçıp gitmesin.

 

                               OKSİJEN

Nefes alırken havadaki oksijen vücuda giriyor.

Nefes verirken zehirli gaz (karbondioksit) olarak dışarı veriyoruz.

Bitkilerle de güzel bir alışverişimiz oluyor.

Biz bitkilere zehirli gaz(karbondioksit) veririz. Bitkiler de bize oksijen verirler.

Allah (c.c) kâinattaki her şeyi yerli yerine koymuş.

İnsanoğlunun dünya üzerinde yaşamaya başlaması 300 bin yıl öncesine dayanıyor.

Demek ki milyonlarca yıl öncesi oksijen nimeti bize hazırlanıp sunulmuş.

Havadaki oksijen miktarı da son derece ayarlı %21. Ne fazla ne eksik.

Öyle ki bu ayardan fazla olsa yeryüzünde yanabilen her şey çatır çatır (bir kıvılcımla) yanıp tutuşacaktı.

Havadaki oksijen miktarı bu ayardan düşük olsa nefes alamayıp boğulacaktık.

KUR’AN da “Şüphe yok ki biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” buyurulur. (Kamer Suresi:49)(Etrafımızdaki Hava sayfa :14)

 

                               BİR NEFES SIHHAT

Oksijen tam bir cankurtarandır. Hem bedava, hem de bol.

Nimet eldeyken kıymeti pek bilinmez. Lakin nimet elden gidince o zaman kıymeti takdir edilir.

Solunum faaliyeti yetersizse insan yatağa düşer, makinaya bağlanır.

Nefes darlığı hastasının solumada ne zahmet çektiğini biliriz.

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

 Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

İnsan irade dışı sağlığını kaybetse sabırla Allah’a iltica eder “ilahi imtihandır” der teselli bulur. Fakat;

Tüm uyarılara rağmen bilerek kendini tehlikeye atan insan “ölümüne susamış” demektir.

 

                               KATİL SİGARA

Nefesle alınan oksijen ciğere doluşur, oradan da bütün vücut hücrelerine ulaşır.

Harika uzuv ciğerin baş düşmanı “sigara” dır.

Bu katil sigara hakkındaki dini hüküm (Diyanet İşleri Başkanlığına göre) “kati ve kesin haramdır”

Allah (c.c) bu illetten müptelasını kurtarsın.

 

                               TEFEKKÜR: DÜŞÜNMEK

Peygamberimiz (SAV) “bir saat tefekkür, bin sene yapılan (nafile) ibadetten hayırlıdır” buyurur.

Allah’ın ilim ve gücünün eserlerine ibretle bakmak, hikmetini düşünüp, ders çıkarmak ibadetten sayılıyor.

Tefekkür: Allah (c.c)’ın lütfettiği sayısız nimetlerin farkında olmak, Allah’a daha sıkı bağlanmak, zikir ve şükürle Yüce Rabbi takdir etmektir.

Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde “aklın kullanılması” “düşünülüp ibret alınması” ve “öğüt dinlenilmesi” emredilir. (Nahl Suresi: 11.14)

Düşünmeyen, öğüt almayan, şükretmeyen insan nankördür. Böyleleri ahirette pişmanlık ve üzüntüye gark olacaklardır.

 

                               NİMET ve ŞÜKÜR

Kur’an-ı Kerim’de “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız” buyurulur. (İbrahim Suresi:34)

Allah (c.c) nimetleri bol bol vermiş.

İnsanoğlu nimetlerin içinde gömülü. Fakat düşünmeyen, tefekkür etmeyen bunun farkına varamaz.

İnsan umuma ait (hava-su gibi) nimetleri pek nazara almaz.

Kendine özel olarak verilmesini istediklerini nimetten sayar.

Her şey bol olsun, bir el yağda, bir el balda olsun ister.

Zahmete katlanmadan alıp verdiğimiz “havaya” can simidimiz “oksijene” kaç milyar değer biçeriz?

İki gözümüzü, böbrekten kalbe, kandan mideye tüm uzuvlarımız ve pek beğendiğimiz aklımızı tüm devletlerin hazinelerine değişir miyiz?

Kur’an’da Allah (c.c) “Bana şükredin, sakın bana nankörlük yapmayın” buyurur. (Bakara suresi:152)

“Şükür” le iman kuvvetlenir. İbadet çoğalır, mükâfatı da çoğalır.

Peygamberimiz (SAV) “Allah’ım, seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bize (bana) yardım et” diye dua buyurmuşlardır.

 

                               ZAMAN ve ÖMÜR

Zaman çok kıymetli bir nimettir.

Allah (c.c) Kur’an’da “zaman” a yemin ederek onun değerine işaret eder.

Ömür nimeti elden gidince geri dönmeyecektir.

“Ömür dediğin nedir, bir dalda kuru yaprak

 Bin sene de yaşasan sonumuz kara toprak” (Necip Fazıl)

Peygamberimiz, “insanlar mahşerde “ömrünü ne yolda tükettiğinden” sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamayacaktır” buyurur. (Dini Kavramlar:612)

Peygamberimizin bu hadisindeki ikazı bizi gafletten uyandırsın.

Ömür nimetini takdir edip şükrünü ödeyebilelim.

Mâlâyani (faydasız) şeylere kıymet vermeyelim.

Gıybet, dedikodu, öfke, hakaret yüklü cümlelere nefes tüketmeyelim.

Hep başkalarına “ayar çekmek” yerine biraz da kendi kılımıza dokunup nefsimizi ıslaha çalışalım.

İtiraf edelim ki “haklar” bakımından günahımız boyumuzdan aşkın.

“Kul hakkı” na helallik alabilsek “Allah hakkı” için tövbekâr olabilsek yükümüz hafifler.

İhlal edilen hakların vebali çok ağır. Sinemize biriken günah yükünü taşıyamıyoruz, asabileşiyoruz, birbirimizden uzaklaşıyoruz.

 

                               BİZE HER ŞEY EMANET

Nefes alıyoruz, hemen geri veriyoruz. Anlıyoruz ki bize her şey emanet. Doğmak da, ölmek de elimizde değil. Eğer elimizde olsa kimse ölmek istemez.

Nefesler sayılı verilmiş. Bizi yaradan böyle programlamış.

Allah’ın takdir ettiği ömür bir “son nefes”le bitecek.

Hayat nasıl yaşanmışsa son nefes öyle verilecek.

Kalpte ne doluysa dilden o dökülecek.

Peygamberimiz (SAV) “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” buyurur.

“Kimin son sözü “kelime-i tevhid” olursa cennete gideceğini müjdeler.”

Peygamberimiz “refik-i âlâya” “yüce dosta” diyerek dünyaya veda etmiştir.

İslam’ın adını yüceltmeyi dava edinen Kanuni’yi amansız bir hastalık yatağa düşürdü. Uygulanan tedavi fayda vermedi. Ölümün yaklaştığını sezdi.

Yardımcısı Hasan Can’a “yasinsuresi”ni okumasını söyledi. Kendisi de hafif bir sesle okumaya iştirak etti. Sure okunup bitti, tekrar okunmaya devam edildi. Surenin 58.(selam) ayetine gelindiğinde Cihan Padişahı Rahmet-i Rahman’a kavuştu.(Türk İslam Ansiklopedisi Cilt:4, Sayfa:554)

“Tefekkür, zikir, şükür” le geçen bereketli bir ömür ve son nefesimizi “kâmil bir iman” ile vermeyi Rabbimden niyaz ederim.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.