Geçtiğimiz günlerde bir hukukçu ile ayaküstü kısa sohbet ettik. “Avukatım nasıl gidiyor davalar? Son zamanlarda en çok hangi davalarla uğraşıyorsunuz?” şeklinde bir soru sordum.?
Ben; “icra davaları” şeklinde bir cevap bekler iken o; “boşanma ve cinsel istismar ve livata davaları” demesin mi? Oldukça şaşırdım ve dehşete düştüm.
Bahse konu olaylar, Anadolu’nun muhafazakâr bildiğimiz, taşra da diyebileceğimiz bölgesinde oluyor. Varın siz büyük şehirleri, metropolleri düşünün.
Fazla detaya girmeye gerek de yok. Bu olayların gerçekliğine inanmıyorum. Zaten hukuku süreçler de devam ediyormuş.
Millet olarak geldiğimiz nokta maalesef, kabul etsek de etmesek de bu minval üzere…
Tabiî ki bu toplum bu hale kendiliğinden gelmedi. Toplumu bu hale getirenler planlı ve programlı şekilde uyguladıkları sinsi politikalar ve projeler sayesinde getirildi bu yerlere… Sosyal medya, televizyon dizleri ve aklınıza gelmeyecek uygulamalar bu günlere getirdiler bizi.
Geleceğimizi tehdit eden; “şiddet -eş cinsellik-cinsel istismar - uyuşturucu- hırsızlık - cinayet gibi” belası konular günümüzde kirli eller tarafından öyle normalleştirildi ki artık bu konuları kanıksar hale geldik.
Tankla-topla yapamadıkları şeyleri kültür emperyalizmi ile hiç yorulmadan yerli işbirlikçilerin de yardımı ile ilk önce milletin ahlakını çökertip, sonrada biyolojik olarak bağımlı, kişiliksiz, hastalıklı bir toplum oluşturdular.
Elli yıl önce ABD yardımlar ile nesillerimizi kısırlaştırdılar, son yirmi yılda ise uyguladıkları aşı politikaları ile, eşcinselliği ürettiler.
Çünkü Emperyalizmin ağababası şeytani oyunun patronu Rockefeller bunun böyle olmasını istedi.
Bu gün açık ve net olarak görüyoruz ki, uyguladıkları politikalar ile özellikle halkı Müslüman olan ülkelerde; açlığı, şiddeti, hırsızlığı, uyuşturucu bağımlılığını ve daha aklınıza gelebilecek her türlü gayri Ahlaki uygulamaları ile geleceklerini tehdit altına aldılar.
Bitti mi elbette hayır.
Bir yandan gelecek nesiller adına bu şekilde planlar programlar uygulayarak toplumları yok ederlerken diğer taraftan da yiyecek konusunda savaşlarını devam ettiriyorlar. Tertemiz olan yiyecek ve içeceklerimizi bize kötü gösterip kendilerinin ürettiği ve içinde neyin olduğunu gizledikleri gösterişli reklamlar ile halka sunulan sağlıksız yiyecekleri ile toplumları hasta edip bağımlı hale getirmekteler.
Öyle değil mi? 40-50 yaşından sonra insanlarımızın büyük çoğunluğu hap ile ilaç ile ayakta durabilmekteler.
Ben hiç bir Anadolu insanın LGBT denen toplumların helak olma sebebi olan sapkınlığa değil müsamaha göstermesi aklından bile geçirmeyeceğini düşünmüyorum.
Ama gel gör ki uyguladıkları sağlık politikaları(aşı) ile çocuklarımızın genleri ile oynayıp fıtratını bozduktan sonra arkasından ikinci aşamaya geçiyor. İletişim-sosyal medya -televizyon dizileri, filmleri vs ile toplumun önüne rol model olarak, LGBT yi masum insan hakları olarak, tüm ahlaksızlıkları basit insani ilişkiler olarak gösterip bu noktaya getirdiler maalesef.
Bu yaşananlara birey olarak - toplum olarak tepki vermezsek helâk olan kavimler gibi uçuruma doğru hızla ilerleyeceğiz.
Uyanın ve kendinize dönün.