Allah’ın selamı rahmeti bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetle gönüldaşlarım.
Ramazanı ramazan gibi geçirenlerin, BAYRAM gibi BAYRAM zamanı. Orucu oruç gibi tutanların ‘REYYAN’ kapısından giriş zamanı. Evvelinde rahmete, ortasında mağfirete ulaşıp, sonunda ise cehennemden azad olanların ‘RAMAZAN BAYRAMI.’
Kıymetli dostlarım malumunuz olduğu üzere, hayatımızın en nadide günlerinden, en sevinçli günlerinden tabi bazılarına göre de sıkıntı, keder, hüzün günlerinden biri olan Bayram sabahına ulaşacağız inşaallah.
Ramazan ayı, ibadetlerimizle maneviyatımızı zenginleştirdiğimiz, oruçlarımızla maddi ve manevi sıhhate kavuştuğumuz, teravihlerimizle namazlarımıza daha farklı bir boyut kattığımız, hatimlerle, Kur’an-ı Kerimi okumalarımızla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz, ihtiyaç sahiplerine, zekâtlarımızı ve fıtır sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntılarına bir nebzede olsa derman olmaya çalıştığımız bir aydı. Ne acı ki ona da daha yeni yeni alışmışken belki de hüzünlü, ıstıraplı olarak bizlerden Allah muhafaza şikâyetçi olarak gidecek.
Ey Şehru Ramazan; geldin gelmesine amma, gidiyorsun bıraktığın cennete götürecek müjdelerinle. Keşke gitmeseydim diyorum çünkü daha savaşın altındaki çocukların, mazlumların, yetimlerin, öksüzlerin, kimsesizlerin kimsesiyken, karınları doymuşken bir Şevval’dayine aç, yetim, öksüz kimsesiz kalacaklar. Geldiğinle beraber zulümler son bulmadığı gibi, kanayan yaralarımızın kanı bile durmadı her taraf kan revan olmuşken nolur gitme.
Hayat kitabımız olan Kur’an-ı mukabelelerle elimize aldık amma, hayatımızı kuşatmadan gitme.
Kur’an’ın kadrini daha bilemeden Kadir Gecesinde anlarız dedik amma oda olmadı. Şükürlerimiz bile bizlere bahşettiğin binlerce nimetlere yetmediğinden dolayı gitme ne olur.
Daha yeni yeni Allah Resulü (s.a.v.)’nün orucunu, İftarını öğrenecekken, maalesef onu da öğrenemeden gidiyorsun hüzün ve hasretle.
Öyle ki gerçek manada midemizle, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle ve kalbimizle daha orucu tutamadan gidiveriyon.
Daha yeni yeni sahurlarımız bize gecelerimizi kıyama kaldıracaktı. Eğer gidersen yine eski tas, eski hamam misaliyle yine gaflet uykusuna dalıp horul horul uyuyacağız.
Ne acı ki; bir aylık müslümanlar, yıllık müslümanlığa daha dönmedi ki, kendimize daha gelmedik ki nolur gitme.
Daha nefsimizi, neslimizi, diriltmeden, kararmış kalplerimizi, ıslah etmeden ümitlerimizi kırma nolur. Nolur ama yalvarıyoruz gitme ey onbir ayın sultanı olan Ramazan ayı. Bilmiyorum dostlarım acaba bayramı hak ettik mi?
Yine de Rahman ve Rahim olan Rabbimiz (c.c.)’den ümit var olalım. Bakınız Ebû Davud, ve Nesâî,de geçen bir hadisi şerifde, Enes b.Malik(r.a.)’dan gelen rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz (s.a.v.) bu günler ne oluyordiye sorduğunda, onlar biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdikdediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) bunların yerine Hz. Allah (c.c.) size daha hayırlı iki gün verdi. Biri Ramazan Bayramı, diğeri de Kurban Bayramıgünleridir buyurduktan sonra şöyle ilave etti, “Allah sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle Ramazan ve Kurban bayramıyla değiştirmiştir.” Müjdesini verdiler.
İşte o büyük müjdelerden biri olan, Şevval ayının 1. Gününe yani Ramazan Bayramı gününe hamd olsun milletçe eriştik.
Rabbim bu Ramazan Bayramı hürmetine, başta baki hayata göçmüş olan anne-babamızın, evlatlarımızın, kardeşlerimizin, eşlerimizin sevdiklerimizin mekânlarını cennet, makamlarını ali eylesin, rabbim (c.c.)’den nefsimizi, neslimizi, tüm sevdiklerimizin, ordumuzun, yurdumuzun, askerimizin, polisimizin huzur ve refahına, İslam âleminin zulüm ve işkenceden halas olmasına, zaferlere ulaşmasına vesile olmasını niyaz eder, Diyanet-Sen Yalıhüyük İlçe Başkanı olarak Alvar’lı Muhammet Lütfi Efe’nin dediği gibi;
Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüzn-ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola. Temennisiyle Ramazan bayramımızın Bayram olmasını Rabbimden niyaz ederim.
Yusuf ÇAKICI
Yalıhüyük / KONYA
