Hayatımız sizce ne ile bağlı? Sadece bir pamuk ipliğimi bence daha da ince, hem de o kadar ince ki en küçük hatada uçup gidecek kadar. Öyle ki hiç kimse bunun aksini iddiada edemez. Hayatta öylesi bir mücadele içindeyiz ki, her şey evimize götürebileceğimiz bir lokma helal ekmek için. Bir çoğumuzun bundan başka bir çabası yada gayreti yok demiyoruz ki yok benim yatlarım, katlarım, aralarım evlerim olsun. Kıt kanaat geçinecek kadar para, başımızı sokacak bir ev, tabi bir çoğumuz bunları da bulamıyor, hele ki devlet dairesinde çalışan biri isen.
Diyeceksiniz ki başlık ile alakası ne?
Öyle bir alakası var ki, birileri bir lokma helal ekmeği evine götürebilmek için saatlerce yılmadan bıkmadan usanmadan vatandaşın işini görürken birileri de her ne sebep uğruna ise vatandaşı ölüme atıyor.
Evet yanlış okumadınız resmen ölüme atıyor.
Şimdi geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olayı anlatacağım ve eminim ki sizlerde bana hak vereceksiniz.
Olayın gerçekleştiği yer Seydişehir Devlet Hastanesi A Blok Acil Servisi. başındaki şiddetli ağrıdan dolayı Servise başvuran bir hastaya ilk müdahale yapılıyor ve bir ağrı kesici veriliyor ve işte tam burada insan hayatının ne kadar hafife alındığı görülmeye başlanıyor. Hastaneye başvuran hasta beyin kanaması geçirmektedir ve hastanın yanında gelen oğlu yalvarırcasına pratisyen doktora babasının beyninde damar tıkanıklığı olduğu ve bundan dolayı tedavi gördüğünü söyleyerek kendilerini Konya ya sevk etmesini neredeyse yalvararak istemesine rağmen sayın pratisyen doktor hastayı gece 2 den yaklaşık 6 ya kadar hastanede beklettikten sonra evinize gidebilirsiniz diyerek beyin kanaması geçiren hastayı gönderiyor. Tam kapının önüne çıktığında ise hasta bir anda yere yıkılıyor. Peki bizim pratisyen arkadaş ne yapıyor? İlk başta yapması gerekeni yapıyor ve beyin cerrahını hastaneye çağırıyor. Beyin cerrahının söylediği tek söz ise beyin kanaması geçiriyor neden hala burada tutuyorsun ve hasta ondan sonra Konya ya sevk ediliyor.
İşte yaşanan olay ve sayın Pratisyen Doktor arkadaşın yaptığı tedavi şekli. Şimdi ben sormak istiyorum o pratisyen arkadaşa.
Soru 1: Pratisyen olmanıza rağmen ve de konu hakkında bilginiz olmamasına rağmen ve hastanın yakınının defalarca size Beyninde damar tıkanıklığı olduğunu söylemesine rağmen hastayı sevk etmeyerek neden hastanede tuttunuz.
Soru 2: Pratisyen olmanıza rağmen ve hastaya bir teşhis koyamamışken neden ilk baştan Beyin Cerrahı doktoru hastaneye çağırmadınız.
Soru3: O Hasta şu anda Konya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ettiğiniz Hipokrat yeminini layıkı ile tuttuğunuza inanıyor musunuz.
Soru 4: O hastaya bir şey olduğu zaman acaba vicdanen rahat edebilecek misiniz.
Soru 5: Bundan sonra sizin yaptığınız hata ile helalinden evine bir parça ekmek götürmek için ter dökerken rahatsızlanan kaç kişi ölümle boğuşmak zorunda kalacak.
Bu yazımdan bahsettiğim doktordan hariç, İlçemizde görev yapan diğer Doktor arkadaşlarımızı kesinlikle ayrı tutuyorum.
VE yazımı şu sözler ile tamamlamak istiyorum, Yazımın muhatabı kişinin bu yaptığı hatanın bedelini elbette ödeyeceğine eminim kullar huzurunda olmasa bile Allahın huzurunda ödeyecek, ama şuna da emin olsun ki artık ilçede tüm gözler onun üzerinde, Dua etsinde o hastayı kaybetmeyelim.
[email protected]