? ?
Haydi gel sevgilim
Uzanalım toprağın altına
Çiçekler mayalansın göğsümüzde
Bu akıp giden bu kör gidip yol giden
Kalabalıkları bu insanları
Ezen çiçekleri, bir kere bile farkına varmayan
Dökülen bu yıldızları yağmur birikintilerine
Çiğneyerek geçen bu adamları ve kadınları
Uyarmak için bir an durdurmak için
Bu bizi terk eden, bacaları öksüz ve boynu bükük
İçimizde sonsuzluk kavislerinden izlerini taşıdığımız
Ama şimdi kendimizi zorlasak da
anımsayamadığımız tasarlayamadığımız o kırlangıçları
Ah tekrar dönülebilir mi? yaşayabilir miyiz ?
Uzansak yerin altına ve toprak olsak.
Haydi gel sevgilim
Bir daha deneyelim
Bir kere daha kesmek için yolunu kalabalıkların
Yüreğimizden gönlümüzün derinliğinden
Vermek hep vermek için
Çünkü dağıttıkça çoğalır bizim zenginliğimiz
Aşkın bir adı da berekettir
En iyi anlatandır o
Hira?da bir mağarada
Gözden döküleni
Gönülden geçeni.??
Bu dizeler, birkaç gün önce 7 Temmuz Pazartesi ? Önden Gidenler? e yetişmek için aramızdan ayrılan şair Erdem Beyazıt?ın Aşk Risalesi adlı şiirinden bir bölüm.
Atatürk Üniversitesi?nde öğrenci olduğum yıllarda okumuştum ilk şiirlerini.
Sebeb Ey, şairin ilk şiir kitabı. Bu kitaptaki şiirlerden bir tanesi vardı ki heyecanlandırmak ne kelime, ayaklarımızı yerden keserdi adeta:
Sürüp Gelen Çağlardan
O günlerde duygu düşünce dünyamızı her yönüyle kuşatırdı adeta bu şiir.
Sonra şairin başka şiirlerini de tanıdım ve çağımızı algılayışına, anlatışına hayran oldum.
?Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair? adlı şiiri bunlardan biridir.
''Telgrafın tellerini kurşunlamalı''
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim
?
Yaşarken kadrini bilemediğimiz birçok giden gibi, Erdem Beyazıt da vefat haberini duyunca ?vay be!? deyip hatırladığımız, irkildiğimiz değerlerimizden.
?Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm? diyen şair için ölüm korkulacak bir şey olmaktan çıkmışsa da yahut ? Kendi Ölümüm İçin Bir Deneme? adlı başka bir şiirinde
?Biliyorum yaklaşıyoruz her an
Biliyorum oruçlu doğar insan
Ölümün iftar sofrasına?
dese de üzülmemek elde olmuyor.
Hayat kayıp gidiyor ellerimizin arasından.
Her gün, kervana katılan yeni yolcular çıkıyor her meslekten her yaştan.
Faniliğimizi hatırlatıyorlar, her anımızı şuurunda olarak yaşayalım diye.
Erdem Beyazıt?tan öğreneceğimiz çok şey var aşka, hayata ve ölüme dair.
?Neylersin ölüm herkesin başında? diyen Cahit Sıtkı gibi teselli bulmaktan başka çare
yok.
Mekanın cennet olsun Erdem Abi!
H. Halim Kartal