Ekonomik göstergelerde ki iyileşmeler küçük esnafa hiç yansımıyor. Küçük esnaf her geçen gün daha kötüye gidiyor. Konuyu köşemde defalarca işledim.
Küçük esnafın sorularının daha uzun yıllar gündemi teşkil edeceği, olayın bugünkü hükümetin sorunu olmadığı, asıl sebebin ekonomik değişime küçük esnafın ayak uyduramaması ve yok olması meselesi olarak bakılması gerektiği aşikar. Küçük bir araştırma bu tezin doğruluğunu ortaya koyar.
Son bir yılda küçük esnafın durumu gittikçe ağırlaşıyor. 100 milyar dolar olarak hesaplanan Türkiye perakende piyasası büyük sermayenin iştahını kabartmış durumda. Süpermarketler ve hipermarketler giderek yaygınlaşıyor. İstatistiklere göre Avrupa'da 1 milyon kişiye ortalama 15 hiper market ve 150 süper market, Türkiye'de ise 1 milyon kişiye 2 hiper market, 16 süper market düşüyor.
Rakamlar açıkça gösteriyor ki, yakın zaman içerisinde küçük esnafın işinde iyileşme söz konusu olmadığı daha da kötüye gidecek gibi.
Mal alımlarında direkt üreticiden ve çok büyük miktarlarda alım yaparak, maliyetleri esnafa göre çok aşağıya çekebiliyorlar. Bunun yanında yüksek cirolar yaptıklarından fiyatlarını da esnafa göre düşük tutabiliyorlar. Bu dev işletmelerde 30 bin çeşit mal pazarlanıyor. Esnafın bu kuruluşlarla yarışabilmesi imkânsız.
Avrupa pazarının doyması ile birlikte ülkemize yönelen yabancı sermayeli marketlerin sayısı büyük şehirlerde hızla artmakta ve holdinglerinde sektöre açılmasıyla birlikte marketçilikte büyük bir rekabet yaşanmaktadır.
Ülke genelinde sayıları yüz binleri aşan, emek ve sermayesini birleştirerek çalışan küçük esnaf sayıları giderek artan bu marketler karşısında zor duruma düşmekte, kısıtlı finansal imkânlarıyla oluşturmaya çalıştıkları atılımları sonuçsuz kalmakta ve işyerlerini kapatma noktasına gelmektedir.
Devlet tarafından teşvik gören ve her gün bir yenisi eklenen yabancı ve yerli sermayenin oluşturduğu dev mağazalar zinciri küçük esnaf ve sanatkârı olumsuz yönde etkilemiştir.
Avrupa ülkelerinde şehir merkezinde hipermarket açılması yasaklanmıştır. Mevcut hipermarketlerin çalışma saat ve günlerinde kısıtlamaya gidilmiş ve ayda bir Cumartesi hariç, Cumartesi günü öğleden sonra ve Pazar günleri çalışma yasağı getirilmiştir araç parkları , oyun grupları eğlence yerleri gibi zorunlu ek hizmet yerleri şartı getirilmiş.
Şehir merkezlerinde açılan söz konusu alışveriş merkezleri başta bakkal esnafı olmak üzere hemen hemen her iş kolundaki esnaf ve sanatkarın işlerini büyük ölçüde aksatmaktadır.
Rekabet edebilirlik düzeyini azaltmakta, rekabet edebilmek için bu kesimin çalışma saatlerini uzatarak yıpranmalarına neden olmakta, hatta birçok esnaf ve sanatkârı bu marketlere karşı rekabet edemeyip işyerlerini kapatmak zorunda bırakmaktadır.
Ekonominin bel kemiği olan esnafın yeni ekonomide de rolünü alması gerekir. Bunun için önce gidişatı görmeleri şart.
O zaman bunu kim yapacak?
Birilerini suçlayarak faturayı başkalarına keserek bu işin çözülmediğini ve çözülmeyeceğini küçük esnafa anlatmak yine meslek kuruluşlarına düşmektedir.
Bu mesele Seydişehir meselesi değil, bu mesele Türkiye de küçük esnafım var olma mücadelesidir. Ya akıllı hareket ederek ayakta kalacaksın yada birilerine hakaret ederek yok olup gideceksin
Kişisel önerim; esnafın mesleki kuruluşların organizasyonuyla sermaye ortaklığı şeklinde bir araya gelerek, süper marketler dünyasındaki yerini almalarıdır. Esnafın yüzyıllar içinde edindiği deneyimi ve sahip olduğu müteşebbis ruhu bunu gerçekleştirmeye fazlasıyla yeterlidir değilse bu gidişe kimse dayanamaz.