MİT Terörle Mücadele Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, Veli Küçük hakkında bildiklerini Ergenekon de savcılara anlattı.
?1983 yılında Mardin?de görevli olduğum sırada Veli Küçük Nusaybin tabur komutanıydı. O zaman tanıştık. Daha ziyade görevsel ilişkimiz oluyordu. Ara sıra da yemeklerde bir araya geliyorduk. Kendisi Ermeniceyi konuşur. Çünkü doğduğu köyde Ermeni komşuları olduğunu, onlardan öğrendiğini söylemişti.?
Veli Küçük Ermenice biliyor ve Ergenekon, PKK? ile birlikte eylemler düzenliyor. Tuncay Güney?in anlattığına göre Veli Küçük, PKK?ya silah gönderiyor. Ermenilerin ve PKK?nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu?yu bizden koparma hayalleri birbiriyle çakışıyor. Bölücü başının esas adının AGOP ARGONYAN olduğu iddiaları yaygın. Ermenistan?ı Doğu Anadolu?ya doğru yaymak, Güney Doğu?da Irak?ın kuzeyini ve Suriye?nin bir bölümünü içine alan bir Kürdistan devleti kurmak, İsrail?i Fırat ve Dicle havzasına kadar genişletmek, eski bir plan. Ermeniler, bu hayalleri yüz yılı aşkın bir süredir, Yahudiler 3 bin yıldır kuruyorlar. Türkiye?nin İslâm ve Türk dünyası ile irtibatını kesmek ve nihai olarak Türkleri Anadolu?dan atmak, Türkiye düşmanlarının ütopyası.
Ergenekon dosyası ile bu projenin ?içeriden? desteklendiği ortaya çıktı. Hem de PKK ile mücadele eder gibi yapılarak destekleniyor.
Mehmet Eymür?ün anlattıkları oldukça çarpıcı. Apo?yu imhaya yönelik projeler yaptıklarını ve bunun Çevik ve ekibi tarafından engellendiğini anlatıyor Eymür:
?Görevde olduğum yıllarda hem kendi teşkilatım(MİT) içerisindeki bazı kişilerin hem de teşkilat dışındaki bazı kurumlarda çalışan görevlilerin Öcalan?a yönelik faaliyetlerimizi sabote etmek için bazı engellemelerde bulunduklarına şahit oldum. Hatta Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, özel olarak kurduğumuz birlikteki elemanları eğitim zamanları geldiği gerekçesiyle geri çekti. Bu engellemelerin dış istihbarat servislerinin etkisinde olan bazı görevlilerce yapıldığı kanaatini taşımaktayım.?
Ergenekoncular, önemli toplantılarını kilisede yapıyorlar. Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ gibi lider kadrosu kilise ayinlerine katılıyorlar. Çevik Bir ve ekibi, İslamiyeti irtica ve düşman olarak görüyor. Çevik Bir?in ?dönme? olduğunu Attila İlhan deşifre etmişti. Yine Çevik Bir, İsrail?e gidip İsrail firmalarına bir dizi ihale vermiş, hatta batmak üzere olan İsrail firmalarını kurtarmıştı.
13. Ağır Ceza Mahkemesi?nde kabul edilen Ergenekon İddianamesi?nde, Veli Küçük?ün ?Gayrettepe Mahallesi Gönenoğlu Sokak Fidan A Blok No: 14/9 BEŞİKTAŞ adresinde yapılan aramada? elde edilen dokümanlar arasında en ilgi çekeni ise MİT tarafından yazılan ve dönemin Başbakanı?na gönderilen 2 Şubat 1993 tarihli rapor. İddianamede, ?Haki renkli
?Bu ajanda içerisinde bulunan doküman; 02 Şubat 1993 tarihli ve 01.789.0879/435 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı'dan, Sönmez KÖKSAL müsteşar imzası ile 'ÇOK GİZLİ' ibaresi ile Başbakanlık makamına hitaben yazılmış, imzalı, Uğur Mumcu konulu resmi belgede; ABD'nin Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla, ABD haber alma servisi CİA denetiminde, İsrail kabine görevlisi HAİM BARLEV kontrolünde, İsrail 'OADNA' birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel tim 'Hayre' deniz üssünden botla Türkiye'ye giriş yaptıkları, bahse konu timin hedefinin gazeteci Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand'ı öldürtmek olduğu, gazeteci Uğur Mumcu'yu öldüren tim elemanları ikinci görevleri Mehmet Ali Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmadıkları, tim elemanlarının İsrail hükümetinin Ankara temsilciliğinde kaldıklarının tespit edildiğine dair istihbarat raporu olduğu...?
İddianamede yer alan MİT ile ilgili bu belgenin Uğur Mumcu?nun öldürülmesinden 10 gün sonra yazıldığı anlaşılıyor. Ülkeyi kasıp kavuran, tüylerimizi diken diken eden faili meçhul cinayetlerin hepsinde gizli servis imzası var. Org. Eşref Bitlis, Bnb.Cem Ersever, Özdemir Sabancı, Üzeyir Garih, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Mustafa Yücel Özbilgin vb. cinayetler hep gizli servis imzası taşıyor.
Ergenekoncular, kilisede toplantı yapıp ihanet projeleri geliştiriyorlar. İslamiyete bakış açılarını ortaya koyan telefon konuşmaları var. İddianamenin 1280. sayfasındaki bir görüşme şöyle:
?Ümit Sayın:?Osmanlı kültürü Türklüğü mahveden iğrenç bir kültürdür. Savunulacak hiçbir yanı yok.
Yavuz: Osmanlı kültürü Arap kültürüdür, Türk kültürü değil, İslam kültürüdür. Soysuzların kültürü.?
Ergenekon iddianamesi literatürümüzü zenginleştiren dostu, düşmanı ayıran harika bir çalışma. İhanet odaklarının bir araya gelip vatanseverlik adına, PKK ile mücadele adına, Atatürkçülüğün arkasına saklanarak ne ihanetler çevirdiklerini bir bir belgeliyor. Türkiye, bu ihanet çetelerinden kurtulmadan yoluna devam edemez. Kalkınamaz, demokratikleşemez, kendi millî benliğine dönemez, bağımsız politikalar üretemez.
İddianameyi hazırlayan savcıların en büyük hizmeti, kuzu postuna bürünmüş kurtların peçesini indirmek olmuştur. Türkiye bu çeteyle ve ?avukatlarıyla? mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek zorundadır. Çetenin askerî ve sivil bürokrasideki uzantıları, localarda yuvalanan entrikacı adamları su yüzüne çıkarılmalı, devlete sızmış ayrık otları temizlenmelidir. Bu dönemin çok sancılı olacağı kesin. Çetin bir yolun henüz başındayız.