Ergenekon iddianamesinin sayfaları arasında gezinirken örgütü sivil bir lobi olarak düşünüldüğünü okudum. Gel gör ki Ergenekon?un personelinin büyük bölümü emekli subay ve astsubaylar. Hiçbir siyasi eyleme katılmaması istenen ?Lobi? üyelerinin evleri, ofisleri cephanelik gibi. Üstüne üstlük üyelerine ?ölmek, öldürme? yeminleri ile gündeme geldi. Ergenekon dosyasındaki belgede şöyle deniyor:
?Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon?un kontrolünde, sivil unsur olarak çalışması planlanan Kemalist/sivil ?Lobi?ye ve yapacağı çok yönlü yararlı faaliyetlere yeni yüzyılda gereksinim vardır. Aksi halde emperyalist güçler, özellikle orta ve genç kuşağın içinde bulunduğu arayış ve kaos ortamında Türkiye?nin geleceğini büyük bir rahatlıkla kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirebilecektir.?
Lobicilerin modelledikleri vakıflar var:
Amanya?daki Friedrich Eber Stiftung ve Konrad Adanauer Vakfı. Örnekler Batı?dan, fakat Ergenekoncular, Almanya?da bu vakıfların yöneticilerinin sivil olduğunu unutmuşlar. Konrad Adanauer Vakfı, Hıristiyan Demokrat Partiyle; Friderich Eber Vakfı da Sosyal Demokrat Partiyle paralel görüşlere sahip. Ordu içindeki Ergenekon gibi bir örgütle dirsek temasları yok. Alman Silahlı Kuvvetler içerisindeki bir örgüte bağlı sivil lobi faaliyeti yapmıyorlar.
İddianame yer aldığına göre Lobi örgütlenmesinin amacı şöyle:
?Lobi?nin kontra direnci ile karşılaşan siyasi otorite grupları, doğal olarak Kemalist sivil ?Lobi? ile işbirliğine yönelme zorunluluğu duyacaklardır. (Örneğin benzer dış güç odakları arasında yer alan Mason locaları ve Bilderberg grubu ile iş birlikçiliğe yönelinmesi gibi ) aksi halde halkla bütünleşmesi mümkün olmayacaktır. Mevcut medya yapılanması ise Kemalist sivil ?Lobi?nin faaliyetleri karşısında çıkarlar adına halkı siyasi otorite gruplarına yönlendirmeyi ve bütünleştirmeyi başaramayacaktır.? (Ek-1. s.77)
?Siyasi otorite gruplar, salt oy kaygısı ile tarihsel süreç içinde tarikat liderleri ile işbirliğine yönelmiştir. Cumhuriyet yasalarıyla men ediliş olmasına karşın, dergahların faaliyetlerine göz yummuşlardır. Çıkara dayalı bu sorumsuz tutum sonucunda ise rejim karşıtı funtamantalist görüş iktidar olabilmiştir. Bu iktidara son veren koşulların oluşturulabilmesi için büyük ve olağanüstü bir karşı çaba gereği doğmuş ve sonucunda dış ülke otoriteleri ile yerli işbirlikçilerinin tarih önünde ?sivil darbe tezgâhı?, Türk Silahlı Kuvvetlerin dayatması? olarak tanımlama cüretini gösterebildikleri 28 Şubat süreci yaşanmıştır.? (s.80)
?Dış güçlerin emperyalist girişimlerinin önünün kesilmesi, etnik-funtamantalist/bölücü / yıkıcı unsurların tasfiye edilebilmesi, sosyal patlamaların önüne geçilebilmesi için, halkın kendisini ifade edebileceği demokratik platformlara gereksinim vardır. Bu platformların oluşturulması, denetlenmesi ve yönlendirilmesi işlevini, Ergenekon?un denetiminde faaliyet gösterecek olan ?Lobi? adı verilen gizli örgütsel yapının üstlenmesi tasarlanmıştır.? (S. 84)
Türk toplumunun Kemalizm ve ulusal çıkarlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması çalışmalarına ağırlık verilmelidir. ?s.91)
Ergenekoncular sivil bir anlayışa sahip değiller. Veli Küçük, PKK?yı müttefik kuvvetler olarak niteleyebiliyor. Ergenekon; silah ve uyuşturucu kaçakçılığı işlerine karışıyor, iktidarı indirmek için sarsıcı cinayetler organize ediyor. Örnek aldıklarını iddia ettikleri Batı ülkelerinde inançlı halk tarikatçı (Katolik, Protestan, Evanjelik, Benediktiner, Fransiskaner gibi ) diye fundamantalist ve düşman kabul edilmiyor.
Friederik Eber Stiftung ve Konrad Adanauer Vakfı, halkın seçtiği hükümetleri ?rejim karşıtı, fundamantalist görüşler? olarak nitelemez.
Ergenekon terör örgütü, kendi örgütlenmesinin yanlış olduğunu, Batı demokrasilerine iyi baksa anlardı. Ama anlamak isteseydi?
Batı?da darbe yapan ordu var mı?
Darbe şakşakçılığı yapan gazete var mı?
Gladio, Sifar örgütleri tasfiye edilmedi mi?
Türkiye?de de Ergenekon miadını doldurdu. Millet güdülecek koyun değildir. Hele de çete ve örgütlerin şekillendireceği kimliksiz bir yapıya sahip değildir. Toplum mühendisleri boşa uğraştıklarını, ülkeye zaman kaybettirdiklerini, ayak bağı olduklarını anlamalıdırlar.
Savcılar, örgütün hedeflerini açıkça ortaya koymuş:
?Örgütün, mafyayı ve terör örgütlerini tasfiye etmek yerine yeniden düzenlenip organize ettikleri, kendi amaçları doğrultusunda hareket edecek kişileri bu oluşumların yönetimine geçirmeye çalıştıkları tespit edilmiştir. Ergenekon terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerinde gizlice yapılandığı, devletin birçok birimine de sızmaya yönelik amaç ve faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır.? (s.2455)
Asıl problem burada başlıyor. İddianamenin birçok yerinde Ergenekon örgütünün ordu içinde örgütlendiği, İP?in orduya sızma çalışmaları yaptığı vurgulanıyor. Örgütün deşifre edilen kısmı emekli edilen askerlerin oluşturduğu uzantı. Ergenekon?un ordu içinde uzantıları varsa onlar da temizlenmelidir.
Der Spiegel, Anayasa Mahkemesi üzerinden yapılan Genelkurmay-AK Parti kavgasına yer vermiş ve Ak Partinin şimdilik durumunu koruduğunu, Org. Büyükanıt?ın yenildiğini yazmış.
?Ankara?da ordu ile gelecek çatışma programlanmış görünüyor.?diyor ve ekliyor:
?Avrupa ölçüleri ile kıyaslandığında, askerler bugüne kadarki güçlerinin bir kısmından vazgeçmek zorunda kalacaklar. İlker Başbuğ bu uyum sürecine uyan adam olmak zorunda.?
Ergenekon terör örgütü temizlenmeli, kimse ordumuzu töhmet altında bırakacak terörist eylemlere girişmemeli, Türkiye demokratik Batı ülkeleri standardını yakalamalı. Bunun için de herkes üstüne düşeni yapmalı.