Terör, Ülkemizin ve Milletimizin en büyük belasıdır.
?Bölücü terör? 25 yıldır Ülkemizde; kimine göre 35 bin, kimine göre 30 bin, kimine göre 8 bin, kimine göre 38 bin can aldı. Neresinden bakarsanız bakın, yılda ortalama, bin tane can bölücü teröre kurban edilmiş.
Benim üzerinde durmak istediğim terör, ?trafik terörü?dür. Pekâlâ; ?trafik terörü? 25 yılda kaç can almıştır? Ortalama 150 bin. Memleketimin başındaki en büyük belalardan birisidir trafik terörü. Belki de en büyüğüdür. Sırf bu yüzden içine ?kor ateşi? düşmeyen neredeyse bir tek bile hane yok gibidir. Şu anda bile sırf trafik terörüne verilen kurbanlardan dolayı yas tutulan kaç tane ev vardır acaba?
Çarşaflılara rozet takmak değildir benim ülkemin sorunu. Türbanlılardan oy kazanmanın hesaplarını yapacak hafiflikleri sergilemek de değildir.
?Birkaç tane belediye başkanlığını nasıl kazanabilirimin? hesabını yapmaktan daha acil meseleleri vardır benim Ülkemin. Daha bugün akşam, trafik terörüne kurban verdiği; bir yaşındaki Berat Gürhan?ın, 11 yaşındaki Muhammet Kemal?in ve onların annelerinin cansız bedenlerini, yolun ortasında, yerlerde sürüne sürüne, üçünün arasında mekik dokuyarak, son bir defa daha yüzlerinden gözlerinden öpen, kapı komşum Ahmet kardeşimin meselesi bunlar değildir. Belediye başkanlıklarının tamamını kazansanız da Ahmet kardeşimi ilgilendirmemektir artık. O artık tek başınadır bu koca dünyada. Sizler, kazandığınız belediye başkanlıklarından ötürü kutlamalar yapacağınız günde Ahmet kardeşim; kaybettiği bir yaşındaki Berat Gürhan?ın, 11 yaşındaki Muhammed Kemal?in ve genç yaşında, iki yavrusuyla birlikte onların peşinden giden eşi Gülümser?in mezarı başında olacaktır mutlaka.
Bırakın millet için sorun olmayan konuların kavgasını yapmayı! Milletin gerçek meselelerini çözün! Çözün milletimin ?trafik terörü? sorununu! Kafa kafaya verin, omuz omuza verin çözün kardeşim! Nasıl çözerseniz çözün! Çözmeyecektiniz neden talip oldunuz o mevkilere?
?Cumhuriyet kurulalıdan beri Konya?ya yapılmayan sayıda alt üst geçit yapıldı.?
Bravo size, harikasınız, harikuladesiniz, alkışlıyorum sizi! Pekâlâ; Sille yolu kavşağı ile Başkent hastanesi arasındaki Beyşehir Çevre Yolu üzerinde, Cumhuriyet kurulalıdan beri trafik terörüne verilen kurbanların karşılaştırmasını da yapıyor musunuz? Acaba, bu yüzden meydana gelen ölümlerin kaç tanesi sırf o alt ve üst geçitler yapıldıktan sonra meydana geldi?
Hepimizin yürekleri sızlayarak televizyonlardan izlemiş olduğumuz görüntüler, 22 Kasım 2008 günü saat 18.15?te Beyşehir Çevre Yolu üzerinde meydana gelen kazaya ait görüntülerdi. Olaya canlı olarak şahitlik ettim. Bu yıl okula başlayan oğlumla birlikte Kemal?i okula ben götürüyordum. Pazartesi günü, sürekli olarak Kemal ile birlikte olan 7 yaşındaki oğlumun sorularına nasıl cevap verebileceğimi bilemiyorum. Zaten sorular şimdiden başladı sorulmaya.
Kaza mahalli ile Beyşehir Çevre Yolu üzerinde yapılan Sille Yolu Kavşağı arası yaklaşık 300 metredir. Yolu karşıya geçmek için dakikalarca beklediğiniz halde buna muvaffak olamamaktasınız. Alt geçidin çukurluğundan dolayı görünmeyen araç, siz yola çıktığınızda, tabiri caiz ise bir anda ?dibinizde bitivermektedir?. Bu yoldan karşıdan karşıya geçmek, Guinness Rekorlar kitabına konu teşkil edecek zorluk derecesine sahiptir. Burada meydana gelen zincirleme trafik kazalarının ve ölümle neticelenen kazaların haddi de yoktur, hesabı da. Buradaki kazaların son zamanlarda artmasının tek sebebi bence ve bölge halkının düşüncelerine göre de, Yeni yapılan Sille Yolu Kavşağıdır. Üniversite kampusundan şehrimize giriş yapan bir araç, hiçbir ışığa takılmadan, Başkent Hastanesine kadar seyretmesi mümkündür. Yalnız bu durum yeni bir sorunu ortaya çıkarmıştır. Kavşak düzenlemeleri, araç hız limitlerinin artıran bir etki yapmıştır. Bu yol ?oto yarış pisti? haline dönüşmüştür. Bu yolu enlemesine geçmek isteyen yayalar olsun, kaldırımlardan giden yayalar olsun, kelle koltukta yaşamaktadırlar. Eskiden trafik ışıkları ile donatılmış olan kavşaklar yüzünden araçların hız limitleri kendiliğinden makul seviyelere düşmekteydi. Şu anda ise hız limitlerini ayarlayan ne bir ışık, ne bir radar, ne bir kontrol, ne de bir engel mevcuttur. Bu yol üzerindeki trafik akışı, sürücülerin insafına terk edilmiştir. Zaten bu şartlara haiz bir yolda, hız yapmamak da tehlikelidir.
Milyarlarca YTL ?ye mal olan alt ve üst geçitlerin bu yol üzerindeki araç seyrinin hızını kat be kat artırdığı bir gerçektir. Kazalarının sırf bu nedenle meydana geldiği de bir başka gerçektir. ?Yolu karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaların hatası? diyerek olayı ölenlerin üzerine yıkmak ne doğru, ne de ahlaki bir davranıştır. Yayalar evlerine nereden geçecekler? Araçlar için alt ve üst geçit yapmayı aklına getirenler, yayaların nereden geçeceğini nasıl hesap etmezler? Büyük şehirlerde yolların altından yaya geçitleri yapılarak bu problemler büyük ölçüde çözümlenmeye çalışılmıştır.
Özellikle kavşak düzenlemelerinden sonra, yaya geçitlerine olan ihtiyaç katlanarak artmıştır. Araçların alt geçit girişlerine yaklaştığı ve alt geçidi terk ettikleri noktalara yakın bölgeler, yayalar için; uzun namlulu silahlardan çıkan mermiler kadar, onlardan daha fazla tehlike oluşturmaktadırlar. Buralarda derhal tedbirler alınmalı ve yarından tezi yok alınan bu tedbirler uygulanmaya geçirilmelidir.
Acilen, hem de hiçbir masraftan kaçınmadan,
Şu anda Konya?mızın, özellikle de; şehir içinde kalmış olan ?Çevre Yolu? üzerinde yaşayanların kâbusları haline gelen , ?karşıdan karşıya geçişlerinin? kolaylaştırılması için yapılacak düzenlemeler hayati önem arz etmektedir.
Bilin ki; direksiyon başındakiler, yaptığınız kavşak düzenlenmeleri için dua ederlerken, yolun bir tarafından diğer tarafına geçmeye çalışan yayalar ise her geçişlerinde, eğer geçişlerini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmişlerse, dönüp size beddua etmektedirler. Çünkü yapılan kavşak düzenlemeleri, araç geçişlerini kolaylaştırırken, yayaların ise kellelerini koltuklarına vermiştir.