İlçemizdeki eğitim kurumlarında dönem sonu etkinlikleri olarak da adlandırılan bir hareketlilik başladı. Eh,nisanın sonuna yaklaşıyoruz, mevsim normalleridir.
17 Nisan akşamı Belediye Düğün Salonu?nda Seydişehir Lisesi?nin ?Şiir Dinletisi? vardı. Seydişehir Lisesi?nin geleneksel hale getirdiği bu etkinliğe nedense daha önce katılamamıştım. O akşam salonu dolduran Seydişehirlilere sunulan şiir ziyafeti benim gibi ilk kez katılanları daha önce katılmadıklarına hayıflandıracak güzellikteydi. Öğrencilerin, bazılarının tek tek, bazılarını ikili canlandırmalarla, etkileme gücünü birkaç misli arttıran fon müzikleriyle yer yer slaytlarla desteklenerek okudukları şiirler, herkesi büyüledi desem yeridir.
Program boyunca okunan şiirler farklı zamanlardan, farklı mekanlardan duygu yüklü güzel esintiler getirdi salona. Kimi İbrahim Sadri?nin:
?Ve gözlerin gelir geçer içimden,
Su içerken, sen sokulurken akşam kızıllığına,
Ekmeği bölerken,
Yalnızsam, yıllar nasıl geçmişse aradan,
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar,
Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı,
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını,
An gibi aklımdasın?
dizeleriyle aşkı, vefayı, acıyı; kimi pek çoğumuzun ezberlediği ?Sessiz Gemi? şiirinin şairi Yahya Kemal Beyatlı?nın Süleymaniyede Bayram Sabahı şiiriyle ney sesleri eşliğinde uhrevi bir havayı?
? ?
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bügün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru'yada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! ?
?
Velhasıl salonda öyle bir atmosfer oluştu ki dinleyicilerden kimi Mehmet Atilla Maraş?ın ?Aney? şiiriyle sürüklenip gittiler öğrencilik yıllarına, kimi F. N. Çamlıbel?in ?Han Duvarları? şiiriyle bir yolculuğa çıkmış gibi oldular gurbetten gurbete:
?
?Ey garip çizgilerle dolu han duvarları
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları?
Sanat eserleri içinde şiirin yeri bir başka olmuştur hep. Coşku ve heyecan uyandırdığı gibi müziğe yakın bir tarafı olmasıyla da adeta ayağını yerden keser insanın, alıp götürür insanı başka zamanlara, mekanlara?
Programda iki öğrencinin canlandırdığı, Bekir Sıtkı Erdoğan?ın ?Hancı? adlı şiiri edebiyatımızdaki gurbet şiirleri içinde farklı bir yeri olup dinleyiciyi zamanda yolculuğa çıkaran böylesi bir etkiye sahip örneklerdendi:
?Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı!
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş...
Aman karanlığı görmesin gözüm,
Beyaz perdeleri ger yavaş yavaş...
Sıla burcu burcu ille ocağım...
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur başucuma sor yavaş yavaş?
Güzel bir nisan akşamı salondan ayrılıp evime dönerken üzerimde haftanın yorgunluğundan eser yoktu.Yerinde ve zamanında okunan bir şiirin müthiş bir etkileme gücüne sahip olduğunu biliriz.
Havalar ısınıyor, ortalık hareketleniyor. Bu hareketlilikte eğitim kurumlarımız sene sonu etkinlikleri konusunda birbirleriyle yarışacak. Velhasıl şiirli şölenli günlere ilerliyoruz. Ne güzel!
Sanatın, özellikle de şiirin insanları birbirine yaklaştıran bir tarafı var. Politikanın insanları ayrıştırdığı, birbirine soğutup düşman ettiği ortamlarda siyasi çekişmelerin geçici, kalıcı olanın sevgilerimizle büyüttüğümüz fidanlar olduğunu daima hatırda tutarak ?şimdi daha çok şiir? diyelim. Çünkü şiir, gönülden gönüle kurula en masrafsız köprülerdir.
Hacı Halim Kartal