Katia Thimm ?Karşı Koyma Gücü? başlıklı çok güzel bir yazı kaleme almış Der Spiegel dergisinde. Araştırmalar gösteriyor ki birçok ünlü ve başarılı isim, hayat kötü şartlarda başlamalarına rağmen bugün iyi bir hayat sürüyor. Psikologlar, biyologlar, pedagoglar başarı faktörlerini arıyorlar. Bu sayede yeni metotlarla çocukları maneviyat yönünden güçlendirmenin önemini keşfettiler. Araştırmalar, çocukların ruhsal yönden güçlendirildikleri takdirde daha mesut bir hayat sürdüğünü gösteriyor.
Bill Clinton, yetim büyüdü, zeki bir anne tarafından yetiştirildi, okulda kulüplerde görev aldı, kendini yetiştirdi ve Amerika?yı 8 sene yönetti.
Kaliforniya valisi Arnold Schwarzenneger, yoksul bir ailenin çocuğu idi. Küçükken babasından sıkça dayak yedi, kendini yetiştirdi, şimdi eyalet valisi.
Almanya eski başbakanı Gerhard Schröder, babasını 2. Dünya Savaşı?nda kaybetti, yetim olarak büyüdü, meslek lisesinde okudu, demir yolları malzemesi satan bir iş yerinde çalıştı, 37 sene sonra Almanya başbakanı oldu ve iki dönem başbakanlık yaptı.
Güney Afrika eski cumhurbaşkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Nelson Mandela, 10 yaşında iken yetim kaldı. Küçük yaşta problemlerle karşı karşıya geldi ve problem çözmeyi öğrendi. Irkçı olmayan bir Güney Afrika özledi, ?büyük bir hedef? seçti. Uzun süre hapishanede yattı. Hapishane hayatını sürdürebilmek için günlük hayatı huzurlu bir şekilde yaşamanın yolunu bulmalıydı. Merhametli bir Allah?a inandı, ona dayandı, kendine güvendi. Sonunda ülkesine cumhurbaşkanı oldu, ırkçı beyaz azınlık yönetimine son verdi, Nobel Barış Ödülü aldı.
Amerika?nın yeni başkanı Barak Hüseyin Obama da boşanmış bir aileden geliyor, lokantalarında ?Köpek ve zenci giremez.? yazılı bir ülkede büyüdü. Büyük annesinin elinden tutması sayesinde iyi bir okulda eğitim gördü. Okumaya ve kitaplar önem verdi, Columbia Üniversitesi?nde siyaset bilimi okudu, sonra Harvard Üniversitesi?nde hukuk eğitim aldı ve avukat oldu, sivil toplum örgütlerinde çalıştı. Önce senatör ve sonra da başkan seçildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul?un fakir semti olan Kasımpaşa?da büyüdü. Babası bir tersane işçisi idi. İmam-Hatip Lisesini bitirdi, siyasal bilgiler okudu, politikaya atıldı, uzun mücadeleler sonucu İstanbul belediye başkanı oldu. Şiir okudu, hapse girdi. Parti kurdu, başbakan oldu.
Üstat Bediüzzaman, yoksul bir aileden geldi, kendi kendini yetiştirdi. Sürgün edildi, hapse atıldı, yargılandı. Güçlü imanı ona yol gösterdi, sürgünleri seyahat kabul etti, hapishaneleri Medrese-i Yusufiye saydı, mahkemeleri davasını ilan yeri kabul etti. Kaleme aldığı Kur?an tefsirleri onlarca dile çevrildi, milyonların imanını kurtarmaya ve güçlendirmeye devam ediyor.
Ünlü romancı Peyami Safa, küçük yaşta babasını kaybetti, kendi kendini yetiştirdi, çocuk denecek yaşta çalışmaya başladı. Su gibi Fransızca öğrendi. Üniversite bitirmemesine rağmen 1914-18 yılları arasında öğretmenlik yaptı. Türkçe ve Fransızca dilbilgisi kitapları yazdı. Eserleri okullarda okutuldu, 1961 yılında vefat etmesine rağmen romanları hâlâ okunmaya devam ediyor.
Eserleri bestseller olan Halit Ertuğrul, küçük yaşta babası tarafından terk edildi, yetim büyüdü, çalışarak okudu, ilkokul öğretmeni oldu, sonra master ve doktora çalışması yaptı. Üniversite öğretim görevlisi oldu ve milyonların okuduğu eserler kaleme aldı.
Kaliforniyalı gelişim psikolojisi uzmanı Prof. Emmy Werner, zor şartlarda yetişen 210 genç üzerinde bir araştırma yürüttü. Fakir, ihmal edilmiş, boşanmış ailede yetişmiş, kötü muamele görmüş kimseler üzerinde yürütülen araştırmaların sonucu ilginç.
Zor şartlarda, dayak yiyerek büyüyen ve bu zorluklarla mücadele eden gençlerin üçte biri huzurlu bir hayat sürüyor ve mutlu bir yuvaya sahip.
Zor şartlarda büyüyenlerin üçte biri zor kullanıyor ve kendisine yapılanları başkasına yapıyor. Ama bunlar azınlık.
Cesaretin Gücü adlı kitabın yazarı Zürichli Jürg Grick, çocukları manevi yönden güçlendirin, diyor.
Uzmanlar, başarı metotlarını şöyle sıralıyorlar:
1.Çocukların maneviyatını güçlendirilmeli, ruhsal zekâları geliştirilmeli.
2. Hayata anlam veren hedefler seçmeli.
3. Sabırla, ısrarla ve devamlı çalışmalı.
4. Kendine güven duygusu kazandırılmalı.
5. Sorumluluk duygusu kazandırılmalı, zorluklarla mücadele etmeyi öğretmeli.
6. Düzenli yaşamayı öğretmeli, kötü alışkanlıklardan uzak durmalı.
7. Ailede güven ortamı içinde büyütmeli.
8. İyi bir eğitim vermeli.
9. Hayatın gayesi öğretilmeli, inanç sistemi beslenmeli, imanı kuvvetlendirilmeli.
10. Hayata anlam veren iyilik yapmak, yardımseverlik, Allah rızasını kazanmak gibi erdemler kazandırılmalı.
Çocuğun maneviyatı ne kadar güçlü olursa zorluklarla mücadele gücü o kadar artır. Kendinde hastalıklar, yoksulluk, başarısızlık, savaş gibi felaketlere karşı koyma gücü bulur.
Güçlüklerle mücadelede sadece genlerin karşı koyma gücü kâfi değildir. Psikolojik karşı koyma gücüne de sahip olmalı. Çocuğa ne kadar küçükken güven duygusu ve sorumluluk duygusu verilirse o kadar mücadele gücü artar.
Mehmet Akif Ersoy ne güzel söyler:
?Allah?a dayan, sa?ye (çalışmak) sarıl, hükmüne ram ol!
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!?
Not: İzmir?deki Tüyap Kitap Fuarı hayli zevkliydi. Fuarın konferans salonunda Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı konulu bir de konuşma yaptım. Salon tıka basa doluydu. Fevkalade ilgi vardı. Fuarda olacağımı bu köşede okuyup İzmir çevresinden, hatta Balıkesir?den gelen dostlarla sohbet ettik. Çağdaş yaşamcılar, Ergenekoncular, bölücüler çalışıyor; onların çabasını gördükçe biz daha çok çalışacağız. Rakiplerimiz bizim hızımızı ve hırsımızı artırıyor. Nesil yetkililerine ve değerli okuyucularımıza çok teşekkür ediyorum.