banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kıdemli Albay Dursun Çiçek imzalı belge tartışılıyor. Belgedeki imzanın gerçek veya sahte olması üzerinden yürütülen tartışmanın asıl anlamı şu:

            ?Türkiye darbeciler ülkesi mi olacak, demokratik bir ülke mi??

            Kamuoyunun darbecilerin soruşturulmasını istemesi, medyada Dursun Çiçek?in görevden alınması için yazıların kaleme alınması demokratikleşme açısından önemli. Genelkurmay başkanının demokratsiye bağlı olduğunu ifade etmesi, orduda darbecilerin barınamayacağını açıklaması fevkalade önemli.

            Bu arada genelkurmay başkanının yanlıdığı ve yanıltıldığı tartışmaları da yapılıyor. Poyrazköy?de çıkan silahların mühimmat olduğunu, silahlı kuvvetler enanterinde olmadığını söylemişti İlker Başbuğ. Daha sonra MKE, Poyrazköy?de çıkanların silahlı kuvvetlere teslim edildiğini açıkladı.

            Ordu içine ve önemli kurumlara yuvalanmış Ergenekoncuların sicili epeyce bozuk.

            27 Nisan Bildirisi hâlâ hafızalarda. Denizli?de ilahi söyleyen Kur?an kursu öğrencilerinin görüntülerinden hareket ederek ülkede irtica olduğu yolunda bildiri yayınlayan Genelkurmaybaşkanı Yaşar Büyükanıt, 22 Temmuz seçimlerinde halktan bekelen cevabı aldı. Millet demokratik yönetim istediğini beyan etti ve gece yarısı bildirisi akamete uğradı.

            Emekli Oramiral Özden Örnek?in darbe günlüklerinde de benzer tartışmalar yaşanmıştı. Özden Örnek günlüklerin kendisine ait olmadığını iddia etmiş, günlükleri yayınlayan Nokta dergisi kapatılmıştı. Daha sonra davayı gören mahkeme, günlüklerin gerçek olduğunu tespit etmişti.

            Böyle böyle darbeciler, Genelkurmay?ın imajını yıprattı, yıpratıyor.

            Danıştay saldırısı sırasında güvenlik kameralarının bozuk olduğu tespiti yapılmıştı. Önceki gün gazeteler, kameralardan emekli Albay Orhan Çobanoğlu?nun sorumlu olduğunu yazdı. MİT Kontraterör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür, Çobanoğlu?nun Oyak Savunma ve Güvenlik  Sistemi müdürü olduğunu açıkladı.

            Ergenekoncularla Danıştay saldırısı arasında birebir bağlantı olduğu bir kere daha tescillendi. Danıştay saldırısı üzerinden hükümete salvo atışları yapılmış, meydanlarda ?katil hükümet? sloganları atılmıştı.

            Darbecilerin sicili kabarık.

            27Mayıs Darbesi,  12 Mart Muhtırası,  12 Eylül Darbesi, 28 Şubat Darbesi, 27 Nisan Gece Yarısı Bildirisi?

            İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesinin altındaki imzanın sahte olduğuna kamuoyunu inandırmak çok, ama çok zor.

            İmzanın sahte olduğu ispatlansa bile ordu içine saklanan Ergenekoncuların millet iradesiyle; Meclis?le, Ak Parti ile uğraşmadıklarına inanmak imkânsız.

            Onca vukuattan sonra?

             28 Şubat?ta Batı Çalışma Grubu, vatandaşı lahmacunculara kadar fişlemişti.

            Ülkede darbe yapmak isteyen Ergenekoncuların her zaman iki bahaneye ihtiyaçları var: ?İç ve dış tehdit?

            Ergenekoncular, artık inandırıcılıklarını tamamen yitirdiklerini anlamalılar.

            Medya manipulasyonlarını artık millet yutmuyor.

            PKK?nın kontrolde bir örgüt olduğunu, Doğu Perinçek?in PKK kamplarında çekilmiş resimlerini gördükten sonra, herkes biliyor. Sözde vatansever, ulusalcı Doğu Perinçek?in bölücü terör örgütü kamplarında karanfillerle karşılanması, Ergenekon ve PKK arasındaki organik bağı gün gibi ortaya koydu.

            İrtica senaryolarının palavra işler olduğu Ali Kalkancı, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz vakalarından beli ispatlanmış durumda.

            Dünya demokratikleşmeye gidiyor.

            Ergenekoncular, düzenledikleri belgeye bile sahip çıkamıyorlar, irtica ile mücadele eylem planları medyanın eline, milletin diline düşüyor.

            Askerî cenahtan yapılan açıklamalar artık hiç ikna edici değil.

            Millet, darbecilerin ordumuz dahil her kurumdan temizlenmesini istiyor.

            Halk, hâlâ Albay Dursun Çiçek?in neden Ergenekon davasını soruşturan savcılara gelip ifade vermediğini anlayabilmiş değil. O suç ve ihanet belgesi sahte ise ben böyle bir şey yapmadım diye ifade vermek zor bir şey mi?

            Yaşananlar benim Ergenekon?un Şifresi romanımda anlattıklarımı birebir doğruluyor. Romanda Danıştay cinayeti, Malatya Zirve Yayınevi katliamı, Hırant Dink cinayeti, Atabeyler ve Sauna Çetesi planları, Necip Hablemitoğlu ve İbrahim Çitçi cinayetlerinin Ergenekon çetesi eylemleri olduğunu yazdım. Danıştay davası, Ergenekon dosyası ile birleşti, öteki davalar henüz birleşmedi. Sanırım ileride birleşir.

            Darbeciler kamuoyu desteklerini tamamen yitirdiler, belgelerini bile koruyamaz hâle geldiler. Darbe Donkişotlukları devri bitti artık. İhanet belgelesi çalışması yapanlar mahkemelerde hesap vermeli.

           

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.