Devletime 26 yıl hizmet ettikten sonra, 2005 yılı Nisan ayında emekli oldum. Emekli olduğum tarihte yaşım 44 idi. Diğer bütün Avrupa ülkelerindeki emekli olma yaşına kıyasla, ülkemizdeki diğer kurumlarda çalışanların da emekli olma yaşına kıyasla çok genç denilebilecek bir yaşta emekli oldum.
Son çıkarılan Sosyal Güvenlik Yasası yürürlüğe girmezden önce benim çalıştığım devlet kurumunda çalışanlara tanınan ?her yıl için verilen 3 aylık yıpranma? hakkından faydalanarak erken yaşta emekli olabilmiştim. Hatta emekli hakkını kazandığım yıl olan 2000 yılında emekli olmuş olsaydım 39 yaşında emekli olacaktım.
Son çıkarılan kanun ile bu ayrıcalığın kaldırıldığını biliyorum. Sanırım bütün kurumlarda çalışanlar bu yasa ile birlikte haklar yönünden eşitlenmiş duruma geldiler.
Bu girişi yapmamın nedeni; yeniliklere, sadece olumsuzluklar açısından bakmak, önyargılarımızdan kurtulmak adına olumlu taraflardan da bakabilmeyi denememiz içindir. Bazı kurumlarda çalışanlara tanınan bu özel haklar şimdi tanınmamaya başlandı. Denilebilir ki; ?zaten seni bu yeni çıkan kanun etkilememiş. Bu nedenle de rahat konuşuyorsun. Eğer yeni kanun seni de etkileseydi böyle konuşmazdın.?
Böyle düşünenler kendi açılarından haklı olabilirler. Ama şahsımı birebir tanıyanlar bunu özden söylediğimi bilirler. Hem ben; ?gemisini kurtaran kaptan?, ?bana dokunmayan bin yıl yaşasın? felsefesinden yola çıkan bir insan değilim. Üstelik ben erken emekli olduysam da benim çocuklarım, benim torunlarım yeni kanuna göre emekli olacaklar. Zaten tekrar edeyim ki beni tanıyanlar bu konularda devletimin menfaatlerini kendi menfaatlerimden önde tuttuğumu, ?devletimizin zararına olan her şeyin fertlerin de zararına olduğunu? düşünen bir insan olduğumu da bilirler. Kaldı ki milletimin bütün fertleri de sanırım böyle düşünüyorlardır?
Bu konuyu kapatıp yazımın başlığı ile ilgili birkaç cümle ile yazıma son vereceğim.
Emekli olduğum günden bu güne kadar, fazla da bir meşgalem olmayışından dolayı, tanıdık, akraba hısım her kim hastanelere düşmüşlerse, haberimin olduğu herkese ulaşmaya, onlarla birlikte olmaya, onlara moral ve motivasyon vermeye uğraşıyorum. Haberini alamadığım, arada ziyaretine uğrayamadığım insanlar da olmuştur elbette.
Hastane ziyaretlerinde; kendi tanıdığım hastalarla birlikte yüzlerce hasta ile burun buruna gelmekteyim. Hastanelerin durumu hepimizce malum? Hastane bahçelerinde ağlayıp sızlayanlardan, ağıt yakanlardan tutun da, ağaçların gölgesinde; bir yandan ziyaret saatini bekleyip, diğer yandan günlerdir, haftalardır, hatta aylardır hastasına refakatçilik yapanları da görmek mümkün olmaktadır. Allah hastası olan herkese sabır ve hastalarına acil şifalar versin. İnsan oranın ne kadar kasvetli yerler olduğunu hastası olunca daha iyi anlayabiliyor.
Yaklaşık 8 ay kadar önce bir torun sahibi oldum. O gün bu gündür de aşıları ile birlikte her türlü kontrolleri doktor nezaretinde yapıla geldi. Birkaç gün önce, ayağını yere basarken bir anormallik gördük. Sanki ayağını yere düzgün basmıyor gibi geldi bize. Alıp hemen hastaneye götürdük. Ortopedist doktor; el ve göz yordamıyla yapmış olduğu muayenede; ?sanki bir problem yok gibi ama biz garanti olması için filmini çektirmeliyiz? dedi. Dediğini yaptık ve neticede ?iki kalçasının da yerinden çıkık? olduğu teşhisi konuldu.
Bizim bu durumu tespit etmemiz sadece şüphelenmemizle ortaya çıktı. Ortopedist doktor bile el ve göz yardımıyla kesin teşhis koyamamıştı. Bu sonuç ancak şüphelerin, ileri tetkikler neticesinde irdelenmesiyle ortaya çıkarılabildi.
Bebeğimizin bu sorunu eğer doğumdan sonra ilk 4 ay içerisinde tespit edilebilmiş olsaydı, ?bandaj? ya da ?korse? denilen basit bir yöntemle tedavi edilebilecekmiş. Ama şimdi bebeğimiz 8 aylıkken bu problem tespit edildiği için tek tedavi yönteminin; göğsünden itibaren alçıya alınması ile mümkün olabilmekteymiş. Bu yaz gününde 8 aylık tazecik vücut tam 3 ya da 4 ay süreyle alçı içinde kalacak. Yok, bu problem daha ileriki aylarda tespit edilmiş olsaydı bu defa da cerrahi müdahaleden başka tedavi yöntemi bulunmamaktaymış. Doktorumuzun bize söylediğine göre bu sorun doğumdan beri mevcut olan bir sorunmuş.
Şimdi soru şu:
Bu sağlık sorunları, bu çağda, bu kadar imkânların, iletişim vasıtalarının, özel, resmi, yarı resmi hastanelerin ve dahi her mahallede bir sağlık ocağının bulunduğu günümüzde, çocukların aşılarının sürekli olarak hem ana baba hem de saydığım bu sağlık kuruluşlarınca aynı zamanda en iyi düzeylerde takibinin yapıldığı bir ortamda, ?kalça çıkığı? denen bu sorunun da bebekler arasında hatırı sayılır düzeyde yoğun görülen bir vaka olduğunun biliniyor olmasına rağmen, doğumu yaptıran hastaneler tarafından düzenli bir şekilde neden takip edilmezler, neden uyarıcı tavsiye ve telkinlerde bulunmazlar?
Şimdi buradaki suçlu kim?
Ana baba mı?
Doğumu gerçekleştiren hastane mi?
Kim?
Eğer ki ana baba şüphelenip bu işin üzerine düşmeseydi, özürlüler ordusuna bir neferin daha ilave edilmesinin müsebbibi kim olacaktı?
Ben bu tür bir sağlık sorunuyla ilk defa karşılaştım. Bu konuda hiçbir tecrübem yoktu. Günümüzde ?Tam Gün Yasası?, tartışmaları yapılmaktadır. Burada sanki sağlık problemleri bir kenara bırakılıp sadece parasal tartışmalar yapılıyor gibime geliyor. Şahsen ben şöyle düşünüyorum: ?Hiçbir doktorun para ile bir derdi bulunmamalıdır. Bazı meslekler para derdiyle boğuşmamalıdır. Bu sorunları tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Böylece sağlık sorunlarımızla daha fazla iştigal edebilirler?. Bunun neticesinde de benim çocuğumun ?kalça çıkıklığını? ben değil de onların tespit etmeleri kolaylaşır? diye düşünüyorum.
Şunu da söylemeden geçemiyorum. Para sorunu devletle onlar arasında bir sorunken, neticesi beni etkilemiştir.
Doğumla birlikte her yeni doğan bebeğe bir aşı kartı verilmektedir. Bu kartın bir kenarına ?kalça çıkıklığı? ile ilgili olarak bir hane açılıp bu sorunun giderilmesi kaynağında halledilmiş olamaz mı?
Bir de tavsiye: Bazı doktorlar, hatırlatma zahmetinde bulunmadıkları için bu sorunlar yaşanmaktadır. Onlar tavsiye de bulunmuyorlar bari bu görevi bu tecrübeyi yaşayan bendeniz haddim olmayarak üstlenmiş olayım. Ama tutarsanız faydanıza olur, bilesiniz.
?Yeni doğan bebeklerinizi demek ki aşılarıyla birlikte ?kalça çıkığı? konusunda da sürekli olarak kontrol ettirmelisiniz. Bu durumu hiç aklınızdan çıkarmayınız.?
Sağlıklı günler diliyorum.