YÖK, 10 yıldır devam eden katsayı zulmüne son verdi ve Üniversiteye giriş sistemini değiştirdi, sınav alanlarını üçten altıya çıkardı, her öğrenciye eşit yarışma şansı getirdi. YÖK başkanını ve üyelerini tebrik ediyorum. Tekrar iki basamaklı sınav sistemine dönüldü. İsabetli bir karar verildiği kanaatindeyim.
Buna rağmen üniversiteye giriş sisteminde yanlışlıklar var. Bu yıl, 30 bin öğrenci ÖSS?de sıfır çekmiş. Bu rakam 2008?de 25.650, 2007?de 47.000 imiş.
En fazla sıfır çeken öğrenci İstanbul?dan çıkmış (5.853 kişi), sırasıyla Ankara?da 2.054 kişi, İzmir?de 1.418 kişi sıfır puan almış.
Sınava girip de sıfır çekenlerin oranı Doğu ve Güneydoğu illerimizde en yüksek seviyede. Şırnak?ta % 4.87, Hakkari?de % 4.62, Ardahan?da % 4.42, Mardin?de % 3.84, Ağrı?da % 3.17, Bingöl?de % 3.08.
Yapılan araştırmalara göre, sıfır çeken öğrencilerin büyük bölümü, 20 civarında soruya doğru cevap vermiş. 20 soruyu doğru bildiği hâlde öğrenciye sıfır veren bir puanlama sistemi sorgulanmalıdır. Soruyorum:
1. Öğrenci hem 20 soru biliyor hem sıfır alıyor. Bu nasıl puanlama sistemi?
2. 4 yanlış soru, 1 doğruyu götürüyor. Neden?
3. ÖSS, bilgi ölçen değil, öğrenciler arasında sıralama yapan bir sınav. 4 yanlış soru, 1 doğru soruyu götürmese sınava girin öğrenciler arasında sıralama yapılamaz mı? Bu saçma kuralı kim koydu, kim sürdürüyor?
4. ÖSS sistemi öğrencilere, sıfır aldın, başarısız oldun, demeye neden bayılıyor?
5. 30 bin öğrencinin yaptığı doğru soruları görmezden gelerek, yanlış soru işaretlemelerine kurban etmek ve sonra da sıfır çekti, diye ilan etmek sadizm değil mi?
6. Sıfır çeken öğrencilerin yarısı meslek lisesi öğrencileri. Meslek lisesi öğrencileri yeterince matematik, fizik, kimya, biyoloji, edebiyat dersi görmüyor. Onlar meslek dersleri okuyorlar. Öğrenciye okumadığı derslerden soru sormak ve onları öğrenmedikleri dersleri bilemediler diye başarısız ilan etmek doğru bir değerlendirme midir?
7. Meslek lisesi öğrencileri, farklı dersler görüyorlar. Okuluna göre kimi muhasebe, kimi elektronik, kimi işletmecilik, kimi turizm, kimi çocuk bakımı, kimi Kur?an ve hadis? Bu öğrencilere neden öğrendikleri derslerle ilgili soru sorulmuyor da görmedikleri derslerden soru yöneltiliyor? Bu doğru bir ölçme ve değerlendirme biçimi midir?
8. Neden meslek lisesi öğrencileri kendi aralarında ölçme ve değerlendirmeye tabi tutulmuyorlar?
9. Ayrıntılı bir inceleme de sıfır çeken iller ve bu illerdeki okul yöneticileri ve öğretmenler üzerinde yürütülmeli. Neden Şırnak, Hakkari, Ardahan?daki öğrenciler en başarısız?
Doğubayazıt?da valiliğin tavsiyesi ile ?İlham Veren Öğretmen? konulu bir konferans verdim. İlçe milli eğitim müdürü, konferans salonuna bile gelmedi, makam odasında oturdu. Benzeri şeyleri zaman zaman yaşıyorum. Başarıyı ve performansı artıracak seminer çalışmalarına kimi yöneticiler ilgi göstermiyor.
10. Milli Eğitim Bakanlığı, ders ücretlerini eğitimcinin mesleğindeki performansa göre veremez mi?
Çalışan ile çalışmayan, dersini verimli hâle getirmek için uğraşan ile uğraşmayan, derslerine düzenli girenle arada bir rapor patlatıp kaytaran, öğrencileri başarılı olan ile başarısız olan öğretmenler arasında ödül ve ücret farkı olmalı. Başarısızlığın faturasını sadece öğrenci ödememeli, eğitimden sorumlu kişiler de taşın altına ellerini koymalılar.
Öğretmen ve yazar Ali Karaçam, Türkiye?de en çok okuyan ve en az kitap okuyan illeri tespit etti. Çok okuyan illerde ÖSS ve SBS başarısı yüksek, okumayan illerde düşük.
Milli Eğitim Bakanlığı ders programları, kitap okumayı teşvik ediyor, buna rağmen kitap okuttuğu için yöneticiler tarafından sorgulanan, hırpalanan öğretmenler var; okutmayanlara kimsenin bir şey dediği yok.
Eğitimde verimsizlik, okul okul, ders ders tespit edilmeli. Başarısızlığın sebepleri bulunmalı. Çalışan ve gayret gösteren eğitimcileri ödüllendiren bir ücret sistemi geliştirilmeli. Yönettikleri okullar başarısız olan yöneticiler değiştirilmeli.
Suyu getiren ile testiyi kıran aynı ücreti almaya, aynı makamları işgal etmeye devam etmemeli.
Not: Bu hafta, beyin vitamini olarak okuyucularıma Dr. Ramazan Balcı?nın kaleme aldığı, Elit yayınları arasında yayınlanan ?Sarayın Sırları, Bilinmeyen Yönleriyle Osmanlı Sarayı ve Harem Hayatı? adlı kıymetli eseri tavsiye ediyorum. Hem güzel bir araştırma eseri okumuş olursunuz hem de Osmanlı?yı 630 sene dünya devleti yapan sırları öğrenirsiniz. (İrtibat:0212.501 30 19)