Zor bir sanattır öğretmenlik. Marangozluktan, duvar ustalığından, bahçıvanlıktan farklıdır. Dolap, masa, sandalye, mobilya marangoza karşı gelmez. Taşlar, tuğlalar, beton ve demirler ustaya itiraz etmezler. Fidanlar, çiçekler, ağaçlar bahçıvan karşısında el pençe divan dururlar. Hiçbirinin motive olmaya, yapılacaklar konusunda ikna olmaya ihtiyacı yoktur.
Öğrenciler öyle mi?
Doktorluktan çok, ama çok farklıdır öğretmenlik. Hasta motive olmuş bir şekilde doktora gider. Ona itiraz etmez, verdiği ilaçları alır ve kullanır.
Öğrenci, çoğu zaman öğretmene itiraz eder, direnir; yapılan tavsiyeleri yerine getirmez.
Bu sebeple eğitimde motivasyon; ders anlatmaktan önce gelir. Dinlemeye hazır olmayan öğrenciye neyi, nasıl anlattığınızın bir önemi yoktur. Öğretmenin mesleğini iyi bilmesi de önemli değildir. Her şey öğrencinin almak istemesine bağlı. Başka bir ifadeyle onu almaya ikna etmeye, yani motivasyona bağlı.
Hasta hayat tecrübesine sahiptir; doktorun verdiği ilaçları kullanmazsa başına ne geleceğini ve nasıl bir bedel ödeyeceğini bilir. Tecrübeler, ona doktorun söylediklerini yapması gerektiğini öğretmiştir.
Öğrenci, böyle bir tecrübeden mahrumdur. Öğrenmezse yeteneklerinin gelişmeyeceğini çoğu zaman bilmez. Kendini yetiştirmeyenin hangi bedelleri ödeyeceğini henüz öğrenmemiştir.
Kimi öğrenci de öğretmenin kendisini hayata hazırladığını bilir, tavsiyelerine uymak ister; fakat henüz iradesi yeterince güçlü değildir; istediklerini hayata geçiremez; duygularına ve günlük isteklerine boyun eğer; anlık ve günlük zevklerine önemli kararları kurban verir.
Öğretmen hem öğrencileri motive edebilmeli hem de onlara irade eğitimi verebilmelidir.
Zaman zaman hayattan, gelecekten söz etmeli; tecrübelerini öğrencilerine aktarmalıdır. Hele hele anlatacaklarının onlara hayat boyu nasıl bir faydası olacağını, nerede işlerine yarayacağını vurgulamalıdır. Öğrencinin bilgiye ihtiyaç duymasını sağlamak, bilgiyi sunmaktan önemlidir.
Bilgi ve meslekî tecrübe öğretmene güç verir.
Bilgi, başlı başına güç kaynağıdır. İlim insanı yükseltir ve onun yeteneklerini geliştirir.
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?
Her şeyin ilmi cehlinden yeğdir, der Evliya Çelebi.
Hz. Allah, Adem?e (asm) isimleri öğretmiş, yani ilim vermiştir. Kâinattaki bütün ilimler, Yüce Allah?ın isimlerinin yansımasından veya tecellisinden ibarettir.
İlim, Hz. Adem?i meleklerden üstün hâle getirmiştir.
Bugün ilim ve bilimsel araştırmalar Amerika?da yoğunluk kazanmış olduğundan, maddî üstünlük de Amerika?ya geçmiştir. Dün olduğu gibi, bugün de ilim insanları üstün hâle getiriyor.
Cehaletin medeniyeti yoktur. Tarih; cahillerin kurduğu bir kültür ve medeniyet ikliminden söz etmez.
Kedilerin yazdığı kitap, yaptığı keşif ve icat yoktur.
Çünkü kedi beyni ilim öğrenmeye, keşif ve icat yapmayı, buluşlar ortaya koymaya müsait değildir. Kediler, ilim öğrenme, yeni bilgi üretme, düşünme ve medeniyet kurma konusunda yeteneksizdirler.
Öğrenmeyen insan, muhteşem yeteneğini fark etmeyen, kullanmayan veya geliştirmeyen insandır. Bilmeden kendisini yeteneksiz hayvanlar seviyesine indirir.
Sonuç itibariyle öğretmen ve onun marifetle sunacağı ilim, insanı ve insanlığı yükseltir.
Öğretmen, derslerden önce bu gerçeği öğrencilerine anlatmalı; onları yükseltmeye, geliştirmeye ve olgunlaştırmaya çalıştığını hissettirmelidir. Eğitim ve öğretimin onlar için olduğunu kavratmak son derece hayatî önem taşır.
Günümüzde her şey ilim ve teknolojiye bağılıdır. Bilim ve teknolojik, ekonomik üstünlük ilim öğrenmeye ve bunu geliştirmeye bağlıdır.
Öğretmen; çocuklarda yükselme ihtiyacını uyandıran sanatkârdır.
Geçenlerde bir öğrencimde mail aldım. ?Siz olmasaydınız işim çok zordu.?diye başlamış. Benim motive edici, heyecan uyandırıcı ve yükselme azmi veren konuşmalarımdan etkilenerek nasıl çalıştığını, hedefler belirlediğini ve sonunda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olmaya karar verdiğini ve bu bölümü kazandığını anlatmış. Müjde olsun diye ban da mail atmayı unutmamış. Osmaniyeli Mücahit?e çok teşekkür eder, başarılarının devamını dilerim.
Öğretmenlik her şeyden önce öğrencileri, gençleri ve çocukları yükseltme, hayata hazırlama, onları kemale yönlendirme sanatıdır. Mesleğini hakkıyla yapan öğretmenin hakkı ödenmez.
İlim öğrenmek, öğretmek ibadettir. Her türlü ibadet gibi ilim öğrenmek de insanı Allah?a yaklaştırır. Okumak ve okutmak, dünya hayatı kadar, ebedî hayata da hazırlanmaktır. Öğretmenlerin asıl ödüllerini cennet yurdunda alacaklarından hiş şüphem yok.