Ben bir sosyolog değilim. Psikolog da değilim. Siyaset bilimci hiç değilim. Ne doçentlik unvanım var, ne de profesörüm. Akademik kariyerim yok yani. Herhangi bir uzmanlık alanım da yok. Elbette bir ihtisasım var. 26 yıl süreyle yaptığım görevimle alakalı olarak bir ihtisasın sahibiyim. İhtisasımın numarası; 64170 şeklindedir. Anlayanlar anladı zaten.
Biraz iktisat anlıyorum. Ekonomi bilgim; çoğunlukla yaşamın içinde olmamdan ve biraz da okulunu okumamdan kaynaklanıyor. Edebiyatla çok ezelden beri ilgiliyim. Kendi çapımda 200?e yakın makale, 100?ün üzerinde şiirin sahibiyim. 15 civarında hikâyem, hatırı sayılır miktarda araştırmam ve konuları yaşamın ortasından olmak üzere yazılarım mevcuttur.
Her gün 10 ila 50 arasında günlük köşe yazısı, makale ve farklı konularda yayınlanmış eser okuyorum. Aktüaliteye oldukça merakım var. Mümkün olduğunca kitap okumaya çalışıyorum. İnternet ile iç içeyim. Televizyon merakım; haberler ve özellikle de güncel olaylarla ilgili olarak yapılan tartışma programları kadardır. Anlayacağınız; hayatın tam ortasındayım.
Televizyonlara çıkan bir takım anlı şanlı akademisyenlerden, kaşları çatık, gür sesli, masaya vurduğunda yeri göğü inleten ve çok yüksek mevki ve makamlardan emekli olarak gelmiş ve millete akıl dağıtan, tecrübelerini konuşturan insanlara nazaran, sıradan bir emekli vatandaş olarak; milletin gerçek gündemini ve seçim sonuçlarını onlardan bile çok daha isabetli rakamlarla bilebilmem benim için bir övünç kaynağıdır. Onlar tam sekiz yıldır içlerinden geçeni söylüyorlar ama ben milletin içinden geçenleri tahmin ediyorum. Onlar içlerinden geçirdiklerini benimle paylaşıyorlar, ben de tahminimi yapıyorum. Burada bir kehanet falan söz konusu değil yani?
Emekli olmadan önce icra ettiğim mesleğim, halk ile temasımı kesen bir özelliğe sahip olsa da, özel görevim nedeniyle 26 yıllık meslek hayatımın 20 yılı halk ile iç içe geçti. Bundan olsa gerektir, son 20 yıldır yapılan seçimlerin neticeleri ile alakalı tahminlerimde hiç yanılmadım. Tahmin ettiğim sonuçlar elbette tam isabet olmasa da çok küçük sapmalarla gerçekleşti. 12 Eylül?deki referandum tahminim % 61 idi. İsteyene belgesini de gönderebilirim.
Özellikle 1998 yılı seçimlerinden bu yana yaptığım tahminler milletin tercihleriyle neredeyse birebir örtüşür niteliktedir.
Bu isabetli atışlarım yüzünden çoğu kez; yıllardır fikir birliği, ülkü birliği, kader birliği yapmış olduğum arkadaşlarımla bile ters düştüğüm hatta şiddetli tartışmaların tarafı olduğum zamanlar oldu. Hâlbuki seçim sonuçları, ben o yönde tahminde bulunduğum için o şekilde gerçekleşmiyordu. Benim yaptığım şey; halkın nabzını, bir nevi doğal anketörlük görevi yaparak doğru tutmamdan ibaretti. Ben arzuladığım sonuçları değil, çıkacak doğal sonuçları dillendiriyorum ve doğal olan da gerçekleşiyor zaten. Muhalefetin, ?muhalefet ediş tarzlarına? bakıyorum ve karşımda seçim sonuçlarının tıpkısını görüyorum. Tahmin yöntemim budur.
Benim seçim sonuçlarına herhangi bir etkim yok. Ben sıradan bir vatandaş olarak, seçim sonuçlarına nasıl etki edebilirim ki? Ne 3 Kasım 2002?de ne 2004?teki Mahalli İdareler Seçimlerinde ne 22 Temmuz 2007?deki seçimlerde ne ?Cumhurbaşkanlığını Halk mı Seçsin?? referandumunda ne ondan sonraki Mahalli Seçimlerde ne de 12 Eylül 2010 tarihindeki referandumda resmi ya da gayri resmi hiçbir görevim olmadı. Ama hep tahmin ettiğim neticeler gerçekleşti. Seçimlerin benim tahmin ettiğim şekilde gerçekleşmesinin müsebbibi asla ben değilim.
Benim sade bir izleyici olduğumu beni tanıyan herkes bilir. Pekâlâ, 8 yıldır yapılan seçimler hep aynı yönde gerçekleşiyorsa ve ben suçlu değilsem suçlu kimdir?
Tam 8 yıldır millete ?cahil? diyenler. (İnternet sitelerinde yeniden moda oldu.)
Tam 8 yıldır millete ?koyun? diyenler. (İnternet sitelerinde yeniden moda oldu. Hem de koyun sürüleri ve başlarında kepenekli bir çoban olan resimlerle desteklenerek.)
Tam 8 yıldır millete ?Aziz Nesin haklıymış. Milletin yüzde 60?ı salakmış? diyenler. (İnternet sitelerinde yeniden moda oldu.)
Tam 8 yıldır ?millet seçmesini bilmiyor? diyenler.
Tam 8 yıldır, hem böyle söyleyip, hem de aynı seçmen kitlesinden oy talep edip iktidara gelmek isteyenler.
Hem böyle söyleyip hem de iktidara gelmek mümkün müdür? Bu durum ?eşyanın tabiiyetine? aykırı bir durum değil midir?
Hâlbuki bu yüzde 60?lık ?cahil?, ?seçmesini bilmeyen? kesim son 20 yıldır tam tamına 13 adet hükümet değiştirmiştir. Geri kalan kesimse hep aynı ?at?a oynuyor. 20 yıldır aynı ?at?a oynayıp da tutturamamak acaba eğitimli olmanın bir gereği midir? Bu soruya cevap bulunduğu an, artık benim tahminlerim tutmayacak ve böylece bir devir kapanmış, yeni bir devir açılmış olacaktır.
Referandum sonuçlarının milletimizin hayrına olmasını diliyorum.