Seydişehir de 13.500 yakın öğrenci, bu örgencilerin ebeveynini sayarsak 25 bin, birde eğitim çalışanlarını eklersek ortaya Seydişehir ilçe merkezinin nüfusu kadar insan yeni bir maratona başladı.
Geçen yıllardaki yanlışlar, eksikler, aksaklıklar gözden geçirilerek başlanan bu eğitim- öğretim yılında herkes yeni bir heyecan, yeni başarılar için planlar programlar yaptı..
?Seydişehir?in eğitimin karnesi? başlıklı yazı ile seydisehirhaber?de gazeteci yazar Ali Erkân Kavaklı köşe yazıları ve SBS ile ilgili okulların aldıkları puanlar ve yerleştirdikleri öğrenci sayıları yanı sıra liselerin başarı durumu ile alakalı olarak geniş çaplı araştırmalarından sonra bu konudaki düşüncelerini iki haftadır detaylı olarak Seydişehir kamuoyuna aktarıyor..
Takip edenler çok iyi bilirler Geçen yılda aynı konu Seydişehir kamuoyunun gündemine getirilerek eğitim camiasında tarafından uzun süre konuşulmuştu. .
Geçen yıldan buyana SBS de ilçe çapındaki yükselişin olması sevindirici bir gelişme. Özellikle geçen yıldan buyana ilçenin kenar mahallelerindeki ve kasaba okullarının başarısı alkışlanmaya değer nitelikte.
Temennimiz yakalanan bu başarının kalıcı olması ve daha yükseklere çıkartılması.
Konuyla alakalı olarak en dikkat çeken nokta ise okul bazında Şimdiye kadar İlçe çapında yaşanan başarıdaki değişim. Özellikle kasaba okullarının başarısındaki yükseliş bahse konu listelerdeki en dikkat çeken özellikler diye düşünüyorum. Dikkatlerden kaçmayan bu değişimin, eğitim camiasında enine boyu tartışacağından eminim.
Yeni eğitim -öğretim yılında tüm eğitim camiasına ve öğrencilere başarılar dilerken 2010?2011 eğitim öğretim yılının geçen yıldan daha başarılı olmasını temenni ediyorum.
Bizim Kahramanlarımıza ne oldu.
Okulların açılması ile kırtasiye satışlarında yeni ürünlerdeki markalar ister istemez herkesin dikkatini çekmiştir.
Şimdiye kadar birçok karhamız vardı bu yıl yeni Kahramanlarımız oldu diyebiliriz. Bir sosyologun tespiti çok hoşuma gider ? Çocuk doğup?ta biberonu azgına aldıgı zaman tüketim toplumun bir üyesi olmuştur? der .
Kapitalist sistem sürekli tüketen bireylere endeksli bir yaşam felsefesi üzerine kurulduğu için tüketim için ne gerekiyor onu yapıyor.
Büyüklerde moda diye tabir edilen bu sistem, çocukların dünyasına ise çizgi film kahramanları ve onların üzerinden üretilen ürünler.
Tüketim için ne yapması, nasıl yapılması gerekiyorsa o şekilde yapıyor, en çok kullandığı argüman ise iletişim araçları.
Basit bir örnek bu seneki üç kahramanımız var (Bakukan - Ben-10 Ve Caillou) bir açıdan bakacak olursa mesela kırtasiye malzemelerini düşünün . Kırtasiyede aklınıza ne geliyorsa; çanta, silgi, kalem, boya, kaplık, hikaye, boyama, mendil, kaplık, suluboya, kuru boya, suluk, beslenme ve sayamadığım bir sürü malzeme. Yani herifler bu işi ranta dönüştürdükleri için kırtasiyede aklınıza gelebilecek tüm ürünleri bu kahramanlar üzerine lisanslı olarak üretmişler. Çocuk yeter ki bir görsün ebeveyninin almaması bir şansı yok, düşünebiliyor musunuz daha konuşmasını bile bilmeyen çocuğun dilinde bile bu kahramanlar var. Tabii ki bazıları severek alıyor, bazıları ise söylenerek. Neden mi derseniz Muadili olan aynı ürünle arasında üç kat fiyat farkı.
Bizler aynı ürüne bir lira yerine üç lira ödüyoruz, bununla kalsa minik beyinlerimizin hayal dünyasını kapitalizmin sadece tüketen bir öğesi haline getiriyoruz.
Ne ala değil mi kendi paramızla kendi kalemize gol atıyoruz.
Madem bu iş böyle olması gerekiyor o zaman şöyle bir soru sormak hakkımız değimli Pekâlâ, Bizim kahramanlarımız yok mu?