Ah yüreğimin kirlenmemiş köşeleri!
Hayata gözlerini açıp, şöyle emeklemeye, su istemeye, ekmek istemeye, ihtiyaçlarını konuşarak iletmeye başladığı çağlarında, etrafında olup bitenlere de merak sarmaya başlar insanoğlu. Zamanla kendisine yan bakanı, çimdik atanı, parmağını bükeni ayırt etmeye, o tavırları ve sahiplerini hafızasına yerleştirip, ileriki yaşlarında ondan intikamını almanın hesaplarını da yapmaya başlar. Aynı şekilde; başını okşayanı, şeker vereni, hele hele bayram harçlığından mahrum bırakmayanı ajandasının bir kenarına mutlaka kaydeder ve hatıratlarını anlatırken bile o kişiliklere mutlaka göndermelerde bulunur.
Hayatının her safhasında yaşadığı üzüntülü ve sevinçli anların ve olayların filmlerini çeker ama çocukluk safhasında etkilendiği olayların filmleri onun için gişe rekorları kıran filmler mertebesindedir. Yaşamında önemli bir yer tutan o olayların filmlerini asla eskitmez ve sürekli olarak izler durur. O filimler, sadece hayallerini değil çoğu zaman rüyalarını da süsler. Seyrettiği filmlerin; öyle başrol oyuncuları öyle figüranları öyle set görevlileri vardır ki; bu kahramanlar, hayatının her safhasında sürekli olarak onu meşgul eder. Onlar hakkında edindiği olumlu ya da olumsuz intibalara göre gerçek hayatta onlara roller biçer. Onların kimisi başrol oyuncusudur, onu kendisine idol yapar, kimisi de nefret duygularını üzerine boşalttığı kişiliklerdir ki onlara sevgiyle bakmaz. İşte insanoğlunun yaşamını etkileyen, gelecekteki ilişkilerine yön veren önemli olaylar ve kişiliklerdir bunlar.
Orada ne olup bittiğini merak edip camiye gelen çocukları azarlayan cemaat tavrı ya da çocukları aralarına alarak onlara büyük adam rolü biçen cemaat tavrı yukarıda izah etmeye çalıştığımız durumlara çok uyan bir örnektir. Sınıfta; öğretmeni tarafından arkadaşları içinde rencide edilen ya da sürekli olarak övülen bir çocuk örneği de aynı kategoridedir.
Aile içerisinde; ?sen adam olmazsın, falancanın çocuğuna bir bak, ondan bir şeyler öğren? şeklindeki kıyaslamalar ve tavırlar, o çocukların çok az bir kısmında ?gör bak bakalım ben adam oluyor muymuşum, olmuyor muymuşum? şeklinde olumlu bir inatlaşmaya katkı yapsa da ekseriyetle; topluma küsen, kıyaslandığı çocuklara ve kıyaslayanlara kin ve nefret duygularıyla dolan bir neslin yetişmesine neden olur.
Çocuklar henüz etrafından etkilenmeye başlamazdan önce tertemiz duygulara, hazzına doyum olmaz mutluluklara, hayata istekle bakan gözlere, pırıl pırıl bir yüreğe, ?utanma duygusu? denilen, insana ait en büyük ve ehemmiyetli bir değere sahiptirler. Büyüdükçe, toplumdan etkilenmeye başladıkça, toplumun kendisine gösterdiği tepkiler sonucunda, yalancılığa, dolandırıcılığa, sevgisizliğe, utanmazlığa ya da doğru sözlü olmaya, dürüstlüğe, sevgiye, hayâya yönelmeye başlarlar. Kendilerini direkt veya dolaylı olarak etkileyen; canlı, cansız, görsel, işitsel ve her türlü etkenin etkileme yönüne göre pozisyon almaya, hayatlarını şekillendirmeye başlarlar.
Son zamanların en yaygın iletişim araçlarından televizyon ve internette yayınlanan diziler, filmler genel olarak yayınlanan programların büyük bir bölümü; şahsen beni bu dünyadan elini eteğini çektirip inzivaya çekilmeye, bütün etkenlerden soyutlanıp, sadece Allah?la baş başa bir hayat sürmeye teşvik etmektedirler. Eminim benim gibi yapmak isteyen, bu düşüncelere kendini kaptıran binler, on binler, yüz binler sürekli olarak ?gel git? yaşamaktadırlar.
Şahsen, televizyon dizilerinin hiç birisini izlememekteyim. Bu konuda cehaletin zirvesindeyim. Ama internet sisteminin tam ortasındayım. İster istemez o izlemediğim diziler hakkında yazılanlara, yorumlara, ucundan kıyısından gözüm takılmakta, televizyon kanalları arasında dolaşırken yayında olan bir dizinin kısa kısa bölümlerine şahitlik etmekteyim.
Kan ve barut kokusunu, cinayet işleme sanatını(!), riyakârlığı, ihaneti sürekli olarak beyinlere şırınga edenleri, senaristleri ve oyuncuları, izleyicilere hele de gençliğe ilah olarak sunma gayretlerini, ticarette yaşanan her türlü ayak oyunlarını, insana ait olan bütün değerlerin ayaklar altında nasıl alındığını bu kısacık görüntülerden anlayabiliyor, kendi ailemi bile, uyuşturma seansları sunan bu dizleri seyretmekten alıkoyamamanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Dünyaya tertemiz yürekleriyle merhaba diyen ve ondan başka hiçbir şeyin onun verdiği güzelliği, tadı, duyguyu veremeyeceği gün gibi aşikâr olan çocuklarımızı; şiddete, yalana, hileye, menfaatperestliğe, ?aşk? diye sunulan ama insani duyguları içeren gerçek sevgi ve sadakatle hiç alakası olmayan ve toplumumuzun değer yargılarına tamamen zıtlıklar içeren ahlak ötesi ucube yapımları seyretmeye mahkûm eden kocaman senaristlere, yönetmenlere, toplum önderlerine, sanatkarlara, televizyon yapımcılarına, açık oturum katılımcılarına, haber sunucularına, internet paylaşımcı ve gruplarına, gazetecilere, köşe yazarlarına, amirlere, memurlara, komutanlara, öğretmenlere, imamlara, annelere, babalara, ağabeylere, ablalara, komşulara, ustalara, büyüklere, küçüklere, yönetenlere, yönetemeye talip olanlara ve daha adını sayamadığım ne kadar eğitici, öğretici, etkileyici varsa onların hepsine birden; yüreğimin henüz yukarıda saydığım etkenlerin kirletemediği en derin köşelerinden gelen selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı yolluyor ve hepsine birden; ?şu an hayatta olmanızı borçlu olduğunuz ceddinize, hiç olmazsa minnet ve vefa borcunuzu ödeyiniz ve lütfen şanınıza yakışanları, yapınız? diyorum. Çok kazanma hırsının, çocuklarımızın geleceğinden daha önemli olmadığını, sağa sola çamur atarken, kendi yaptığımız işin çevremize etkisinin hangi yönde olduğunu akıldan çıkarmamalıyız.
Kim kendisini ne kadar vatansever ya da milletsever görüyorsa görsün, bu konuda ne kadar nutuk atıyorsa atsın, vatan için, millet için canını, kanını, malını vermeyi taahhüt ediyorsa etsin, kültürümüzü ve değerlerimizi erozyona uğratan etkenlerle mücadele etmiyorsa, kendi dükkânının adını koyarken bile kendisini aşağılık kompleksinden kurtaramıyorsa doğup büyüdüğü köyün adını bile ağzına alırken köylülüğü aşağılanmanın gerekçesi sayıp endisini öyle hissediyorsa, çocuklarının ismini, babasının resmini içinde taşıdığı kaygılara, kurgulara kurban ediyorsa; geçmiş olsun.
Gerçekten de geçmiş olsun.