?Bismillahirrahmanirrahim? demiş. Ve ilave etmiş. ?Bunu da Beğenmezsen yuh artık!? Demiş ama sadece 14 kişi Beğenmiş.
?Yeryüzünde ne kadar Türk var görsünler? Haydin Beğenelim. Beğenelim ki bütün dünya gücümüzden korksun? demiş. Beğenen 44 kişi?
Haydin bakalım, Atatürk?ü kimler seviyormuş, görelim? diye efelenmiş birisi. Numaratöre baktım, 375 kişi Beğenmiş
Yeryüzünde Hıristiyanlardan çok olduğumuzu gösterelim. Haydin bir milyon Müslüman aranıyor? demiş bir başkası. Bula bula iki elin sayısınca Müslüman bulabilmiş.
?En güzel bayrak kiminmiş görsünler? demiş biri de? Sadece 35 kişi bayrağımızın diğer bayraklardan daha güzel olduğunu Beğenmiş.
?Haydin PKK?ya karşı gücümüzü gösteriverelim? şeklinde iddialı bir paylaşım yapmış arkadaş. Sonuçta; ne güç çıkmış ortaya, ne tınlayan?
?Seyret! Seyredersen kesinlikle Beğeneceksin. Beğenmezsen Türk değilsin.? Demiş bir diğeri. Vallahi kendi Türklüğümü sorgulamaya başladım. Ne yaman bir Türk?müş arkadaşımız. Türklük kıstasının ne olduğunu çözmüş kendileri. Kimse düşünememiş ama bu arkadaşın aklı kifayet etmiş demek ki.
?Müslüman?ım diyorsan, Paylaş.? ?Ne yani, Paylaşmazsam Müslümanlıktan mı çıkacağım? Ne etsem ki?
Bu ve benzeri paylaşımlara sıkça rastlıyoruz. Bu tür hareketlerin, konunun taraftar yoğunluğunun delili saylamayacağının kesin olmasına rağmen, matah bir iş yapılıyormuşçasına paylaşımlar yapılıyor. Zaten insanoğlu emre karşı daima itaatsizlik yapmak eğilimindedir. Beğen, Paylaş, Yorum Yap emir kipleri zaten olayı baştan bitiriveriyor. Sonra emirlerin devamı gelip, ?şöyle yaparsan şusun?, ?böyle yaparsan da busun? biçimindeki ithamlar ve tanımlamalar konuyu iyice sevimsiz hale getiriyor. Böylelikle de paylaştığı ve benimsediği değerlerin yıpranmasına vesile oluyor. En azından kimimiz, ?vah vah, demek ki bunun bu kadar Beğen?eni varmış ha? Yazık!? şeklinde yargılara varabiliyoruz.
Bir de; ?bu yazıyı on kişiye göndermezsen, yakın bir zamanda başına bir iş gelecek.? Ya da; ?bu paylaşımı sevdiğin on kişiye gönderdiğin takdirde kısa zaman içinde eline yüklü bir para geçecek? şeklindeki falcılık masallarını hangi akla uyarak hem de kocaman kocaman, kelli felli adamlar paylaşmaya kalkarlar, anlamak mümkün değil. Benim akıl kapasitem bu tür hareketleri anlamaya yetersiz kalıyor. Sorun bende galiba.
Bir de şu var. Siyasilerle ilgili paylaşımlar. Oradan buradan ekleme, denkleme görüntüleri, sözleri, parça pincik olayları, orasından burasından kırpıp, birleştirip, yapıştırıp paylaştıkları video görüntülerinden medet umuyorlar. Koca koca partilerin bu görüntülerden sonra hemencecik yıkılıvereceğini sanıyorlar ve dört elle sarılıyorlar bu alavere, dalavere olaylara. Sen bana ne söylersen ben sana misli ile cevap veririm kardeşim. Sen bana ne gönderirsen benim elimin altında binlercesi var? Âlemin akıl küpü sen misin? Kimse akıl edemiyor da bir sen misin mucit?
İhanet ve vatanı satmak bu tür eylemlerle tanımlanacaksa vay halimize. Ne bileyim belki de ben yanılıyorumdur bunların etkisiz olduklarını söylerken.
Köşe yazarlarının yazdıkları yazıları kendi ideolojileri doğrultusunda, kendi gazetelerinin köşe yazılarını evirip çevirip millete propaganda amaçlı paylaşmak, sanki onların kaleminden çıkan her kelimeyi yüzde yüz doğruymuş gibi insanlara yutturmaya çalışmak bir başka garabet durum. Onlar da iyi bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Dengeli yapsalar bu işi haydi neyse? Hayır, sırf ideolojik takılıyorlar. Hâlbuki bir yazar bugün sence yanlış bir şeyler yazmışsa, yarın tam farklı konuda doğru şeyler yazmış olabilir.
- Hayır, diğer kulvarda birisidir o. Doğru yazmış olsa da onun reklamını yapamam ben. Çünkü ideolojilerimiz farklı.
- Ama kardeşim adam beslenme ile ilgili ve kendi ihtisas konusuyla alakalı bir yazı yazmış. O senin dediğin durum dündü. Dün parti propagandası yapmıştı. Ama bugün ?obezite olmayın sakın? diye bir uyarı yazısı yazmış.
- Onun doğru yazmasının hiç önemi yok. Bozuk saat de günde iki kez doğruyu gösteriri. Onun ideolojisi farklı. Doğru yazsa da yanlış adamdır o. v.s?v.s..
Bu tip tavırlar; milleti, en azından okuryazar olanları, haydi haydi arada bir gazete okuyup, internet kullanabilenleri salak yerine koymak değildir de nedir Allah aşkına? Hâlbuki her fikirden yazı yazan, şaheserler vücuda getiren ne ana kuzuları yazarlarımız var.
Mezhebine, meşrebine, ideolojisine göre yazı yazanların yazılarını, kendi dünya görüşüne uygun olanları seçip seçip yayına vermek, sadece yayınlayıp, yorumunu okuyana bırakmayıp da altına bir de yönlendirme yorumları yapmak, gerçekten de bu milleti aptal yerine koymaktır. Hatta millete sürekli olarak aptal diyen aklı evveller de mevcuttur. Bir de ?aptallar? içinden oy isteyip, seçim kazanmanın hesabını yapmıyorlar mı, trajedi vallahi?
Hangi yönden gelirse gelsin doğruları yayına vermek dururken, yazarın adına ve yazdığı gazeteye bakarak sürekli olarak aynı o yazarın yazılarını yayına vermek tekrar ediyorum ki milleti saf zannetmektir. Çoğu da böyle olduğuna inanıyor zaten.
Haydin bakalım!
Beğen, Paylaş, Yorum Yap.