''Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır'' Hz. Mevlana
Bu sözün sahibi kimilerine göre Mevlana, kimilerine göre ise Bediüzzaman Said Nursi.
İster Mevlana ister Bediüzzaman Said Nursi söylemiş olsun, fark etmez; çünkü ikisi de aynı yerden yani Allah?ın ?gör? dediği yerden, iman nokta-i nazarıyla bakıp öyle görmeyi yaşama biçimine dönüştürebilmiş örnek insanlardır. Esasen hayatlarını vahiyle inşa etmiş olan bu zatların olaylara ve insan davranışlarına başka türlü baktıklarını düşünemem.
Güzel bakmak nedir? Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, iyimserlik oyunu oynar gibi hiçbirine hiçbir şekilde tepki göstermemek midir? Böyle olmadığını aksine sorumluluğumuz gereği her şeyin bir anlamı olduğu bilinciyle sorumlu davranıp, hayatı anlamlı yaşamak olduğunu anlıyorum ?güzel bakmak? sözünden.
Öncelikle zikrettiğim büyüklerimizin haklarını teslim etmeliyim ki ?güzel bakmak? iman nokta-i nazarından bakmaktır Allah?ın yarattığı her şeye; çünkü onlara göre her bir varlık aynı zamanda bir ayetidir Rahman?ın.
Güzel bakmak her şeyi tozpembe görmek olamaz.
Güzel bakmak için güzel düşünmek, güzel düşünmek için ise tasavvurumuzu iyiliklerle (tayyibat) ve güzelliklerle( hasenat) doldurmak gerek; zira tasavvurumuzu çirkinliklerle ( habisat) doldurmuşsak aklımız bunlara göre komut verir organlarımıza.
Güzel bakmak, kâinata iman, insaf ve merhamet gözlükleriyle gönül gözüyle bakabilmektir. Gönül gözüyle bakanlara ise her şey güzel görünür.
Tıpkı Âşık Şeref Taşlıova?nın şu dörtlüklerindeki gibi:
?Arzu iplik sevgi nakış
Ördükçe güzel görünür
Gönül gözü ile bakış
Gördükçe güzel görünür
Zaman ince esen yeldir
Hayat ağaç günler daldır
Mutluluk uzunca yoldur
Vardıkça güzel görünür?
Güzel görmek, güzel düşünmek kalp ve fıtratın temizliğine delalettir. En olumsuz durumdan dahi güzellikler çıkarabilmektir.
Sözün kısası güzel bakmak; her şeye rağmen başta Allah?ın rahmetinden, insandan ve kendinden ümidi kesmemek ve ümidin yeşermesi için bir şeylere gülümseyebilmektir. Şairin dediği biçim:
Gülümse Güneşe Umut Yeşersin
Türküler söyle dost yüreğine
gülümse güneşe umut yeşersin
yarına yeniden doğacak diye bir ümidin varsa...
...
Kır çiçekleri kırılmasın kirpiklerinde
saçlarını savuran bu rüzgâr esmesin.
şafaklar umut açmıyorsa
yastığında yaslandığın gecelerin,
yak kül olsun,
seni üzen ne varsa gönlünün ocağında?
Her akşam bakışlarından hüzün düşse de aynalara
yenilsen de yüreğine her kavgada
aldırma,
ser önüne yoz akşamları
küflü gurbet gecelerini de al yanına
tutuştur bir ucundan içine batan bu hayatı...
Ömür ki,
nazlı bir bahçedir kınalı kuş
kimi gün çiçek açar,
kimi gün yaprak döker
unut geçen sonbaharları,
yeni baharlara göğsünü aç...
?
Bırak dönsün dünya
bir ucundan sen de dokun hayata,
aldırma sedası sarsık keman iniltilerine
mutluluk dediğimiz ulaşılmaz bir dağ da olsa
demirden bir kale de olsa içimizi kuşatan aşk
hiç kervan geçmese de
düştüğün kuyunun kenarından
aldırma,
herkesin hayatında
acının solduramadığı günler de vardır elbet.
Bırak hayatın hangi burgacında
dalgalanıyorsa kalbin dalgalansın!
bir kelebeğin ömrü kadar da olsa ömrün,
bir sarmaşık tutkusuyla sarıl yaşama.
Hangi uçurumun kıyısında olursan ol
yüreğine solmayan bir gül çiz
her zaman heybende biraz umut
yedeğinde sevgi kırıntıları bulunsun... NURİ CAN
Güzel bakmak işte bu:
?Her zaman heybemizde biraz umut yedeğinde de sevgi kırıntıları bulundurabilmek.? Değil mi dostlar?
Selamların en güzeliyle?