Zırrrr....
-Alooo!
-Tayyar Bey Merhaba, nasılsınız, iyi misiniz? Görüşmelerimizin güvenliği açısından konuşmalarımız kayıt altına alınacaktır... (Tabi ki bu ikaz; “sakın ha bize yönelik nahoş bir şey söylemeyin. Bakın sizi ikaz ediyoruz, aleyhinizde delil olarak kullanabilirz” anlamına geliyor...)
-Beyefendi kimsiniz, necisiniz, beni neden aradınız, numaramı kim verdi size?
-Tayyar Bey biz falanca bankadan arıyoruz. Sizin için çok güzel seçeneklerimiz var. İsterseniz kredi, isterseniz para puan, isterseniz kart bedeli silinmesi... Otomatik ödemelerinizde şunu veriyoruz, havalelerinizde bunu veriyoruz, alışverişlerinizde şunu yapıyoruz, biz sizi çok seviyoruz.
-Beyefendi, bir dakika... Makineli tüfek gibi saydırıyorsunuz. Beni dinler misiniz? Hem beni neden seviyorsunuz?
-Sizin güvenliğiniz için sormak zorundayız... Annenizin kızlık soyadının beşinci harfini söyler misiniz?
-Beyefendi benim annemin kızlık soyadının tamamı zaten 4 harf. 5 nci harfini nereden bulayım da söyleyeyim ben? Hem ne yapacaksınız ki annemi babamı? Krediyi bana mı vereceksiniz babama mı vereceksiniz? Hem ben kredi falan sitemiyorum, kapatın telefonu lütfen... Bir daha da beni rahatsız etmeyin...
Bip, bip, bip...!!!
Beş dakika ara...
Zırrr...!!!
-Alo buyurun.
-Tayyar Abim nasılsınız... Allah sizden razı olsun Abiciğim... Telefonu açmakla ne kadar iyi bir insan olduğunuzu gösterdiniz... Allah tuttuğunuzu altın etsin inşallah... Sayın Abim...
-Bir dakika Hanımefendi ne abisi, ne duası, ne telefonu? Siz kimsiniz ki; “benim iyi adam” olduğumu biliyorsunuz?
-Tayyar Abim size bir hediye göndereceğiz... Size beş kitaptan oluşan ve içinde Kur’an-ı Kerim de bulunan bu kitap setini evinize kadar ulaştıracağız ve sizden bu hizmet karşılığında bir tek kuruş ücret talep etmeyeceğiz. Allah sizden razı olsun abiciğim... Sadece bir yardımda bulunursanız yeter Tayyar Abim...
-Yardım tutarı nedir?
-Sadece 50.00 lira Sayın Abim...
-Hanımefendi sen beni geri zekalı falan mı sanıyorsun? Beni; kitapçıya kadar gidip, bir kitap alma işini beceremeyen, alış veriş yapmaktan aciz, derdini, meramını anlatamayan, ihtiyaçlarının farkında olmayan bir sünepe mi sandınız? Kapatın şu telefonu lütfen...
Üç dakika ara...
Zırrr...!!
-Aloooo...! Buyurun.
-Tayyar Bey Kardeşim..?
-Buyurun ben Tayyar...
-Nasılsınız Tayyar Bey Kardeşim? Sesiniz ne kadar da güzel geliyor... Sıhhatiniz yerindedir inşallah.
-İyi dekardeşim siz kimsiniz? Sesimi ne yapacaksınız? Beni solist falan mı yapacaksınız? Yoksa TRT’ye haber spikeri mi arıyorsunuz? Kimsiniz siz?
-Hanımefendi, çoluk, çocuk, torunlar, falan nasıllar efendim?
-Allahimenssabirin... La havle vela kuvvete..... Beyefendi kimsiniz siz beni neden aradınız?
-Tayyar Bey Kardeşim, kaplıca ve ılıcalarımızda sizi misafir etmektir arzumuz. Sizi ve hanımefendiyi her şey bizden olmak üzere gezdirmek, size bir kıyak yapmak istiyoruz. Biz böyle kıyakları yapmadığımızda kendimizi huzursuz hissediyoruz... Biz akşam yatarız sabah kalktığımızda sizin gibi insanları kaplıcaları gezdirmeye götürmek için gördüğümüz rüyaların gereklerini yaparız... Aramamız bundandır.. Başkaca da bir amacımız yoktur. Bizi paramız sıkıyor, sıktıkça da böyle sizin gibi güzel dostlarımıza geziler, tatiller düzenliyor, bir nevi hayır, hasenat işleri icra ediyoruz.
-Yahu kardeşim... Benim bir özel hayatım var. Beni dünyaya geldiğime pişman etmeyin... Bu telefonu da kırdırtmayın bana... Telefoncularla anlaşmalısınız kardeşim siz? Kırdığım kaçıncı telefon bu? Bırakıverin beni kendi halime... Bırakıverin beni huzurumla başbaşa...Sizi bana Allah sayıyla mı verdi be Kardeşim? Silin beni hayatınızdan ...
Öttürüp durmayın şu makinenin zilini!