Allahın izni ile temmuz sıcaklarında ikinci kez Ramazan Ayı’nı idrak ediyorum...
İlk Temmuz rastlantısı, henüz 11 yaşımda iken yani bundan 35 yıl önce gerçekleşmişti.
Erdoğan Köyü’nde el orağıyla ekin işlenip, kağnı ile sap çekilen o dönem, benim dağlarda “öküz güttüğüm” dönemdi...
Köyde, çoğunluğun oruç tutmadığı zamanlardı o zamanlar...
O zamanlarda oruç tutanların, ikindi vaktinden sonra kapı önlerindeki baygın halleri gözümün önünden hiç gitmiyor.
O haldeki durumlarına şahitlik ettiğim ancak şu an aramızda olmayan bütün köylülerime Allah’tan rahmet diliyorum.
2012 yılındayız. Allahın lütfü ile yine mübarek Ramazan Ayı’nı karşılamanın mutluluğunu yaşıyoruz…
Mevsimin en sıcak ve en uzun günlerini yaşadığımız bir zamanda karşılıyoruz Ramazan Ayı’nı. Hepimiz için çok zor bir imtihan… Caminin şadırvanına oturmuşsun, zaman ikindiye yakın... Musluktan Seydişehir’in meşhur buz gibi suyu şarıl şarıl akıp akmakta... Susuzluktan dudakların kurumuş, ciğerlerin yanıyor... İmtihan çetin… “Rabbim sadece senin için oruç tutuyorum. Yoksa bu suyu içmemi senden başka engelleyebilecek hiç bir gücü tanımıyorum” diyorum.
Evet, Müslümanlar için farz olan oruç sadece Allah için tutulmakta...
40 derece sıcakta İnşaatta çalışıp oruç tutanlar…
Güneşin altında, tarlada çalışıp oruç tutanlar…
Bu sıcakta direksiyon başında iken bile oruç tutanlar...
Sıcak memleketlerde oruç tutanlar….
Ve ne olursa olsun temmuz ayında oruç tutanlar….
Yapılan iş, Allah için olduktan sonra hiçbir şeyin önemi kalmıyor…
“Ey âlemlerin rabbi olan Allah’ım! Bizlere oruç tutacak iman ve sıhhat verdiğin için sana; binlerce, milyonlarca kez şükürler olsun!”
Tüm Müslümanların Ramazan Ayı mübarek olsun…