“Bize bizi gösterecek aynamızı kırmışlar;
Bizi bize aydınlatacak lambamızı söndürmüşler.”der şair.
Bu mısralar hâlimizi ne güzel de özetliyor. Hatta çözümü de içinde barındırıyor. Kırılan aynaları tamir etmek ve söndürülen lambaları tekrar yakmak. Mes’ûliyet hissiolan herkese bu görev düşüyor. Bu vazifeyi yerine getirmeyen her bir kimse vebal altındadır.
Mustafa Özel’in“İstikbal Köklerdedir” isimli bir kitabını okumuştum. KÖKLER sözcüğü çok anlamlar ifade ediyor. Bana aynalarımızı ve lambalarımızı anımsatıyor.
Kökler denilince bambu ağacını hatırlamadan olamaz. Bu ağacın yetiştiriliş hikâyesini anlarsak kurtuluşumuz biraz daha kolay olacaktır sanırım. Şöyle ki:
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur: Bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı ulaştı?
Elbette hayır. Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelendi ve bambu ağacı bütün aldıklarını hep köklere verdi, derinlere indi. İşte o kökler olmasaydı 6/7 hafta gibi kısa bir sürede 27/28 metreye ulaşamazdı.
Bizim köklerimiz, aynalarımız ve lambalarımızdan biriydi Mehmet Âkif Ersoy.
Yıllardır Âkif’ten şiiirler ezberletiyorum. Bu Âsım bülümünü ezberleme fikrinin oluşmasında tetikleyici unsur Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümübaşkanı olan Prof. Dr. Selahattin TURAN bey oldu. 22 Ocak 2011 yılı idi. Konya’da verdiği konferansta öğrencilerine önce Âsım’ı akabinde de Jean Jacques Rousseau’nun Emile Bir Çocuk Büyüyor kitabını okumalarını tavsiye ettiğini söylemişti.
Ben de Âsım’ı okuma yerine ezberlemenin daha kalıcı ve uzun vadeli bir yatırım olacağı düşüncesi oluştu. Bunun için eski öğrencilerimden bir ikisi ile görüştüm, projemi anlattım. Onlardan olur alınca Âsım’ı ezberlemek üzere yola çıktım.
Neden Âsım? Çünkü bu bölümde kurtuluş reçetesi var. Bir insan ömrünün her alanını kapsayacak örnekler, hikmetler var. Karşılaşacağı her bir sorunun çözümü orada. Onu aydınlatacak, yol gösterecek.
Öğrencilere düşen görev ezberlemek, bana düşen görev onları her sekiz sayfada bir ödüllendirmek. Karanlıktan şikayet etmek yok, herkes bir mum yakacak. Öğrenci bulacağız ve ilgileneceğiz, diğeri de sponsor olacak. İş bir kişiden bitmiyor.
Birinci 8 sayfa 100 tl; ikinci 8 sayfa 110 tl; üçüncü 8 sayfa 120;dördüncü 8 sayfa 130 tl; beşinci 8 sayfa 140; altıncı 8 sayfa 150; yedinci 8 sayfa 160; sekizinci 8 sayfa 170; dokuzuncu 8 sayfa 180; onuncu 8 sayfa 190 lira.
Her sekiz sayfada 10 TL artmasının gerekçesi geçmiş sayfaları da vermek zorundalar, tabii unutulmaması için. Toplam 1450 TL. Evet benim de bir ÂSIM’ım olsun diyenler 1450 TL vermeleri yeterli.
Böylece üç-beş öğrenci ile başladık daha o zaman. Derken on-on iki öğrenciye ulaştı. Bu öğrencilere 80 sahifelik Âsım bölümünü bitirdiklerinde 1000 lira vermeyi taahhüt etmiştim. İlk anda haftanın dört günü beraber çalıştık. Onları devamlı dinliyordum. Hemen hepsi ilk ayda birinci 8 sahifeyi verdiler.
Ocak ayı başında strateji değişikliğine gittim. O da her 8 sahifede bir hediyelerini yani 100 TL vermenin daha iyi bir netice vereceğini düşündüm. İnsanın aceleci olma gibi, hemen neticeyi görme gibi bir fıtratı var. İlk etapta 9-10 kişi kısa bir tekrarla ezberledikleri yeri verdiler 100 TL aldılar.
Bunu duyan diğer öğrenciler “Biz de katılabilir miyiz, ezberleyebilir miyiz?” dediler.
“Tabii memnuniyetle.”dedim ve bu sayı bugün itibariyle 32’ye çıktı. Bunlardan 21’i ilk 8 sahifeyi verdi. 4’ü ikinci 8 sahifeyi verdiler. Diğerleri de farklı sayfalarda çalışmalarını sürdürüyorlar.
Tecrübelerim o ki onlar ezberledikten sonra bana gelmeleri değil de haftada birkaç kez bir araya gelip geçmiş ezberlerin dinlenilmesi ve manevi etkileşimin sağlanması gerekiyor. Ancak o zaman daha verimli oluyor. Böylesi bir çalışma yapıldığında Âsım bölümünün bir yılda bu öğrencilerden yarısından fazlasının ezberlemiş olacağına inanıyorum.
Âsım ile ilgili çalışmalar ve gelişmeler bundan ibaret.Allah’a emanet olasınız.”
(03 Haziran 2012, Harun Karakuş, Özel Enderun Lisesi, rehber öğretmeni)
Harun Bey’in mektubun kısaltarak sütunuma aldım. Sıra dışı bir öğretmen, sıra dışı bir metotla şiir ezberletiyor, hafızayı güçlendirme çalışması yapıyor ve bizi biz yapan değerleri öğrencilerine kazandırıyor. Kendisini tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Seydişehir’de İmam-Hatip Mezunları Dernek Başkanı Kemal Bey, yaz kursunda öğrencilere Yasin ezberletme çalışması yapıyor. Her sayfa 10 lira. Ödül sistemiyle birçok öğrenci Yasin-i Şerif’i ezberledi, hocam dedi Kemal Bey. On bin liranın üzerinde para infak ettiğini söyledi.
Ben de dondurma ikram ederek torunlarıma dua ve sureleri öğretiyorum.
Kimse çocuğum ders çalışmıyor, sure ve şiir ezberletemiyorum, kursa gönderemiyorum diye şikâyette bulunmasın. Eğitim metodunuzu gözden geçirin. Ödül iyi bir motivasyon metodu.
Beyin Vitamini: Peygamber Efendimizin Eğitim Metodu isimli İbrahim Halil Er’in nefis kitabı okumaya değer. Peygamberimizin(sav) ilme verdiği değer ve onu öğretme metotları hepimizin bilmesi gereken altın prensipler. İrtibat: 0312.286 18 83