banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Yaz aylarının gelmesi ile çevremizdeki piknik yerleri, mesire alanları hafta sonları insanlarla dolup taşıyor. 

 

Hoş ama insanın bulaştığı yerlere bakın, en ücra tepede, dağda, ağaçların dibinde, çeşme başlarında, o güzelim ormanlarda bir daha gitmeyecekmiş gibi çöpünü bulaştırmadığı yer yok… hem de tabiat ta yüzyıllar boyu kalacak plastik, cam şişe kola ve bira kutuları v.s.

Sorumsuzluk,  kirlilik almış başını gidiyor.

 Şehir   içine zerk ettiğimiz pislikler ise içler acısı…park alanları köşe başları atıklarımızla dolu;  küçük büyük herkes ayçiçeği ile   oturmuş   saatlerce   işi  gücü  bırakmış  çıt, çıt….    Bu görüntüler inanın İnsanın midesi bulanıyor.

 Mesele   zihniyet   meselesi ;açık alana çöpünü bırakan zihniyetle, fabrikalardan çıkan her türlü atığı doğaya bırakan zihniyet arasında bir fark yok…

Ava gidip de eti yenen yenmeyen hayvanlara kurşun sıkan kafa ile üç-beş balık tutmak için su kanallarını bombalayan kafa aynı.

Isınmak için sobasında lastik yakanla, fabrikasının bacasından zehirli gaz çıkaran fabrikatör kafa yapısı da  aynı.

Nereden tutsan elinde kalıyor…

Pekala, çözüm ne?

İnsanda başlayan ve insanda biten bir mesele bu…

Bu bir anlayış meselesi, iman meselesi, saygı meselesi, kalkınma meselesi, eğitim meselesi… Vesaire…

 

Çevre bilinci için şöyle bir tanım yapsak yerinde olur...

 

Çevre bilinci aileden, insanın zihninde başlayan bir olgu…  İnsanın yaşam şekli, inanç şekli, doğayla geçinebilme şekli, doğanının ne anlama geldiğini bilme ve ondan nasıl istifade edeceğinin şuurunda olma halidir.

 

Malum… Takip eden okuyucularım hafta sonlarını zirvelerde geçirdiğimizden haberdarlar… Bir dostum “bende gitmek istiyorum sizinle dağlara, zirvelere ama yürümekte zorlanırım keşke araç yoları olsa” demişti…

 

Ama kocaman bir hayır… Güzelim orijinalliği bozulmamış dağlara zirvelere   yol yapılmasına   şiddetle karşıyım …

 

Araçla  teknoloji ile  ulaştığımız   her yeri   kirletmişiz , yok etmişiz dağlar yaratılış gayesi ve doğallığında kalsın…  

 

3 bin metrelik Anamas Dağı tırmanışımızda zihnimde kalan   bir örnek...

 

2 bin kişi… Çoğu belde  ve ilçeden daha kalabalık  bir topluluk... Hepsinde   sırt çantası ve   hepsinde  aklınıza  gelemeyecek şekilde    paketli yiyecek ve içecekler…

 

Tırmanış boyunca ne  yolda  nede  zirvede  en  ufak bir  pet şişe  poşet vs    rastlamadım  tırmanışa gelenlerin hepsi çöpleri  kamp alanlarına  kadar getirip   oraya attıklarına  şahidim ve biliyorum.

 

Dedim ya bu   bir bilinç meselesi  bu doğa ile  barışık olma  meselesi ama öylesine umutsuzum ki… Öylesine kirliyiz ki…

 

Bu meselenin çözümü insanda başlayıp insanda bitiyor dedimya hani..!

 

Çevreyi bitirmeden başlasın temizlik anlayışı lütfen…

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.